Açıkçası onun da bitmesini istiyorum . Biraz renkler ve zevkler meselesine döndü olay.
Keşke aynı çevirmenle devam etseydi Hyperion. Kantarcının Neuromancer’ı çeviride baya kötüydü. İlk kitapla kalacak bende ne yazıkki.
Çevirmen çeviri haklarını Pegasus Yayınlarına satmış İthaki Yayınları çeviri haklarını da almak istemiş ama Pegasus satmadı. O yüzden baştan çevirmeye karar vermiş İthaki Yayınları. Neuromancer okurken sıkıntı çekmedim ben eski çevrilerini pdfden kontrol ettim 6,45 ve Altın Kitapların çevirileri çok kötüydü.
Altıkırkbeş telif bile almadan kitap basan firmaydı onları bu karşılaştırmaya koymak çok mantıklı olmaz. .
İlk cümle
The sky above the port was the color of television, tuned to a dead channel.
Sadece soruyorum televizyonda kanal değiştirirken “kanala mı çevirirsiniz”. Bir tv kanalından diğerine geçerken kanala çevirmek kullanan kaç kişi var acaba ülkede? “Ölü bir kanal” aynen kardeşim ölü kanal nedir bilen var mı? Bahsettiği şey yayın olmayan frekanstaki karıncalanma görüntüsü. Adam daha ilk cümleden çeviri yaptığı türe ne kadar uzak olduğunu gösteriyor aslında.
Cümle 2
“It’s not like I’m using,” Case heard someone say, as he shouldered his way through the crowd around the door of the Chat.
“It’s not like I’m using” cümlesinde “canım” içeren kelimeyi ben göremiyorum şahsen. Chat’i hadi japon barı diye “Çat” diye çevirdiğini kabul edelim ki bar’ın ismi “sohbet odası” göndermesi olan “Chat”'den geliyor. Hiçbir şey yapmayacaksan bile çevirmen notu düşebilirsin “Gönderme vaaaar” diye.
“It’s like my body’s developed this massive drug deficiency.”
Kabul edilebilir bir cümle.
It was a Sprawl voice and a Sprawl joke.
The Chatsubo was a bar for professional expatriates; you could drink there for a week and never hear two words in Japanese.
Chat ile ilgili yine aynı durum söz konusu ama onu geçiyorum. Ekspet diye bir kelime mi var? Açıklamayacağım burada ama Allah’ını seven “expatriate” ya da “expatriates” kelimesinin sözlük anlamına baksın.
Daha kitabın ilk iki paragrafı bunlar. Daha önce bir başyapıtı katletmek diye aynı kitaba başka bir çevirinin değerlendirmesi vardı. Ben bu çeviriye katletmek V2 diyorum.
Hatta bu kitabı Dost Körpe çevirse daha iyi olurdu bundan diyorum. Tanıyanlar bilecektir ne demek istediğimi.
Metis Bilim Kurgu güzeldi. Fantastik eselerde Metis, Laika ve Arkabahçe iyiydi. Hey gidi günler.
İthaki’nin çevirileri çoğu zaman kötüydü. Yıllar önce BİZ adlı eserde bunu gördük ve uzunca yazmıştım. Yine hey gidi günler.
Artık bahane yok. Yapay zeka bile saçma sapan çeviri hatalarını kolaylıkla bulabilir. Bir de tonla para alıyorsunuz artık, bir kitaba 300-400 veriyorsak o çeviri iyi olacak, hangi konu da olursa olsun işinizi iyi yapın lütfen.
Yazar ismine göre sıralı liste.
8 kitap ile listenin şampiyonu Ray Bradbury.
Kitap | Yazar |
---|---|
Cesur Yeni Dünya | Aldous Huxley |
Maymun ve Öz | Aldous Huxley |
Su Adamı | Aleksandr Belyaev |
Hava Adamı Ariel | Aleksandr Belyaev |
Yıkıma Giden Adam | Alfred Bester |
Kaplan! Kaplan! | Alfred Bester |
Kıyamete Bir Milyar Yıl | Arkadi&Boris Strugatsky |
Pazartesi Cumartesi’den Başlar | Arkadi&Boris Strugatsky |
Tanrı Olmak Zor İş | Arkadi&Boris Strugatsky |
Uzayda Piknik | Arkadi&Boris Strugatsky |
Yokuştaki Salyangoz | Arkadi&Boris Strugatsky |
Ölüme Yazgılı Şehir | Arkadi&Boris Strugatsky |
Çocukluğun Sonu | Arthur C. Clarke |
2001:Bir Uzay Destanı | Arthur C. Clarke |
Cennetin Çeşmeleri | Arthur C. Clarke |
2010 İkinci Uzay Destanı | Arthur C. Clarke |
Kadınlar Ülkesi | Charlotte Perkins Gilman |
Kent | Clifford D. Simak |
Ara İstasyon | Clifford D. Simak |
Hyperion | Dan Simmons |
Postacı | David Brin |
Arcturus’a Yolculuk | David Lindsay |
Geri Giden Saat | Edward Page Mitchell |
Dune | Frank Herbert |
Dune Mesihi | Frank Herbert |
Dune Çocukları | Frank Herbert |
Dune Tanrı İmparatoru | Frank Herbert |
Dune Sapkınları | Frank Herbert |
Dune Rahibeler Meclisi | Frank Herbert |
Kara Bulut | Fred Hoyle |
İşkencecinin Gölgesi | Gene Wolfe |
Uzlaştırıcının Pençesi | Gene Wolfe |
Liktorun Kılıcı | Gene Wolfe |
Özerkin Hisarı | Gene Wolfe |
1984 | George Orwell |
Hayvan Çiftliği | George Orwell |
Dr. Moreau’nun Adası | H. G. Wells |
Zaman Makinesi | H. G. Wells |
Görünmez Adam | H. G. Wells |
Dünyalar Savaşı | H. G. Wells |
Tanrıların Tohumu | H. G. Wells |
Tehlikeli Görüler | Harlan Ellison |
Yer Açın! Yer Açın! | Harry Harrison |
Phlebas’ı Hatırla | Iain M. Banks |
Stepford Kadınları | Ira Levin |
Ben Robot | Isaac Asimov |
İşte Tanrılar | Isaac Asimov |
Andromeda Nebulası | Ivan Yefremov |
Uzaktan Kumandalı Kız | James Tiptree, Jr. |
Houston, Houston Duyuyor Musun? | James Tiptree, Jr. |
Bitmeyen Savaş | Joe Haldeman |
Koyunlar Yukarı Bakar | John Brunner |
Zanzibar İstifi | John Brunner |
Makine Yazı | John Crowley |
R.U.R. | Karel Capek |
Semenderlerle Savaş | Karel Capek |
Kallokain | Karin Boye |
Kızıl Mars | Kim Stanley Robinson |
Uzak Yarın | Leigh Brackett |
Tanrı’nın Gözündeki Zerre | Lerry Niven ve Jerry Pournelle |
Frankenstein | Mary Shelley |
İşte İnsan | Michael Moorcock |
Bir Kadın Astronotun Anıları | Naomi Mitchison |
Kumsalda | Nevil Shute |
Yakın | Octavia E. Butler |
Lilith’in Dölü | Octavia E. Butler |
Tohumdan Hasada | Octavia E. Butler |
Yüzyılın En İyi Bilimkurgu Öyküleri | Orson Scott Card |
İnsanlığın Çocukları | P. D. James |
Maymunlar Gezegeni | Pierre Boulle |
Resimli Adam | Ray Bradbury |
Fahrenheit 451 | Ray Bradbury |
Yakma Zevki: Fahrenheit 451 Öyküleri | Ray Bradbury |
Mars Yıllıkları | Ray Bradbury |
Güneşin Altın Elmaları | Ray Bradbury |
Dinozor Öyküleri | Ray Bradbury |
Şimdi ve Daima | Ray Bradbury |
Melankolinin İlacı | Ray Bradbury |
Ben, Efsane | Richard Matheson |
Zaman İçinde Bir Yer | Richard Matheson |
Yıldız Gemisi Askerleri | Robert A. Heinlein |
Ay Zalim Bir Sevgilidir | Robert A. Heinlein |
Yaban Diyarlarda Yabancı | Robert A. Heinlein |
Mevki Uygarlığı | Robert Sheckley |
İçeriden Ölmek | Robert Silverberg |
Işık Tanrısı | Roger Zelazny |
Bu Ölümsüz | Roger Zelazny |
Yol İşaretleri | Roger Zelazny |
Mümkünatı Yok | Sinclair Lewis |
Callahan Günlükleri | Spider Robinson |
Yenilmez | Stanislaw Lem |
Bir Mars Destanı | Stanley G. Weinbaum |
İnsandan Öte | Theodore Sturgeon |
Sürgün Gezegeni | Ursula K. Le Guin |
Anlatış | Ursula K. Le Guin |
Düşyılanı | Vonda N. McIntyre |
Leibowitz İçin Bir İlahi | Walter M. Miller, JR. |
Dünya’ya Düşen Adam | Walter Tevis |
Alaycı Kuş | Walter Tevis |
Neuromancer | William Gibson |
Yanan Krom | William Gibson |
Biz | Yevgeniy İvanoviç Zamyatin |
Bilimkurgu Klasikleri dizisine asla eklenmeyecek tek yazar olan Ray Bradbury mi yoksa aynı ismi kullanan başka bir yazar mı
Fahrenheit 451 bir tek ben mi sevmedim acaba
Listedeki favori yazarım Frank Herbert ve Roger Zelazny.
Ray Bradbury’deki şiirsel düzyazı ve hayal gücü erişilemez seviyededir. Bu listeye çok yakışıyor ama yazdığı her şeye bilimkurgu demek fazla genelleme yapmak olur. İyi ki bu kadar çok öykü yazmış. Okumak büyük şans.
Bradbury olmasaydı King olmazdı, Neil Gaiman (olmaz olasıca) olmazdı, Clive Barker olmazdı, bilimkurgu yazınında, ilham dünyasında varlığını bilmediğimiz koca bir boşluk olurdu.
Ray Bradbury öyküleri hep okundu hep okunacak. Nesiller atlayan bir yazısı var onun. Doğuştan bir hikaye anlatıcısı o. Yazdığı her şeyin bir özü var. O öz empati, zeka, yaratıcılık, ritm, şiir ve adını bilmediğim başka bir maddeyle dolu.
O zaman Fahrenheit 451 çevirisi mi çok kötüydü, cidden ben zevk alamadım. Ya da Fahrenheit 451 den daha iyi önerebileceğiniz bir eseri var mı?
BKK’de olan çeviri @Ozgur 'ün de çok sevdiği Dost Körpe çevirisi. Daha eski baskı olan çeviri ise Zerrin ve Korkut Karalıoğlu çevirisi. Forum da ya da forum dışı mı okudum hatırlamıyorum ama eski çeviri daha çok beğenilmişti.
Ray Bradbury kitapları - hikayeleri kendini kolay okutan eserler değil, alt metinleri ile çoğu zaman görünenden fazlasını anlatıyor Bradbury.
Kitabı okuyalı çok uzun zaman oldu, hatırladığım kadarıyla Fahrenheit 451 'de benim için öne çıkan birçok tema var. Örneğin bireyin yalnızlığı, otoriteye itiraz, tüketim toplumu, sansürcü ve baskıcı rejimler, medyanın iktidarın sözcülüğü rolünü oynaması, baskıcı rejimlerin bilgiye erişimi önlemesi vs.vs
Yazarı ya da kitaplarını sevmemiş olabilirsiniz ama bence bir sorun varsa mutlaka çeviridendir.
Kırmızı kapaklı olanı okudum evet. Büyük ihtimal sorun çeviri de, söz konusu ithaki olunca bundan daha da emin oluyorum
Yetişkin okur ve yetişkin yapıtlar için konuşuyorum.
Fantastik ve bilim kurguda ülkemiz için konu tekelleşme ya da rekabet meselesi değil malesef. Belirli sayıda bir kitle var. Büyük bir piyasadan ve burda kapışan paydaşlardan bahsedemiyoruz. Destek versenizde varolan okuyucu kitlesi bir rekabet oluşturacak çoğunlukta değil.
Geçmiş deneyimlerim bu alanda hep biri bu işin altına girer ve genellikle batar ya da el çeker oldu. Arkabahçe, Ankira, Laika gibi yayınevleri kapananlar arasında. El çeken örnekse daha çok. Aralarında en uzun herhalde İthaki oldu.
Yayınevlerinin inatla müşterilerine daha ucuz hizmet sağlamak için e-book kiralama (spotify gibi) işine girmemeleri anna, zlib, liber3, libgen gibi ortamların piyasanın içinden geçmesi ile sonuçlanıp ithakinin bile geleceğinden şüphe ediyorum. İki üç yıl içinde dünyada tonla ebook reader markası türedi ben rahat bir 15-20 tane sayarım. Büyük teknoloji tedarikçileri bile alana giriş yaptı. Hayırlısı diyorum.
E-Kitap okuyucularından ve E-Kitaptan vergi alınıyor, halihazırda fiziksel satışta KDV kalktı ama kitabın basıma kadar olan sürecinde vergiler mevcut. Bu 7 sene önce ki karar güncel de halen geçerli.
Kdv üreticiyi bağlayan bir konu değil. Üretici maliyetini etkilemez. Tüketici ve devlet ile arasında olan bir konu.
Ayrıca bahsettiğim satın alma modeli değil. Platform altında ürünü ve hizmeti kiralama. Zaten şu saatten sonra bu iş modeli varken kendi pazarını, markanı, satış ağını oluştur, direkt al-sat zor zaten.
Müzik, sinema, medya vs. sektörler (Spotify, Netlix, Youtube…vs) çıkışı bunda buldu ya da dayatıldı. Sesli kitapta geldi sayılır. Her sektör bu “subscription business model” işi ile ayakta kalacağa benziyor. Kaliteli demiyorum ama üreticinin pazar, altyapı, lojistik, aracı kurumlar vs. gibi sorunlarını çözmesi ile maliyet açısından avantaj sağlıyor.
Kısmen hak veriyorum size, piyasa büyük değil ama sandığımız kadar küçük de değil. Tahminimce sadece reklamlara göre alışveriş yapan büyük bir genç kitle var etki altında kalmaya müsait. Bkz Fahrenheit 451’in kitapyurdu satış rakamı 159 bin olmuş. Asimov bu ülkede bu kadar satmamıştır desek çok da abes olmaz herhalde.
Tekelleşme konusu bir gerçek, parasını verip almadığı telifi bile başkalarının almasına engel olabilen bir yayınevi piyasayı domine etmiştir benim gözümde. Misal BKK’yı ben hazırlıyor olsam çok daha farklı bir liste çıkartırdım, tabii ki çok daha az para kazanırdım orası kesin.
Laika’nin nasıl battığını inanın anlayamadım hiç, telif vermediği eseri neredeyse korsan basarak nasıl batar bir firma. Ankira ise kötü seçimlerin sonucu olarak battı, basacak kitap yokmuş gibi nostaljiye oynadılar. Arkabahçe’nin de fantastik piyasasına erken girdiğini düşünüyorum. Pegasus ve Epsilon nasıl bu hale geldiler fikir yürütemiyorum ama.
Dil bariyeri aşılmadığı sürece yayınevlerinin satış rakamlarının güvende olacağını tahmin ediyorum, bahsettiğiniz tipte abonelik sistemine dair fizibilite çalışmaları yapmış ve yeterince para kazandırmayacağı için gündemlerine almamışlardır muhtemelen.
Mesela böyle bir hedefleri olmadığına eminim. Daha fazla parayı nasıl kazanabileceklerine kafa yormayı tercih ediyorlardır.
TL;DR: Öcü gibi gösteriyorum biraz ama kötü çeviriden, kötü editörlükten, olmayan son okumadan, basılmayan devam kitaplarından öyle bezdim ki büyüklerden kolay kolay alışveriş yapmamayı tercih ediyorum. Küçük yayınevlerine ise biraz palazlanana kadar daha duygusal bakıyorum.