Bilimkurgu ve Fantastik Kitaplar İçin Kitlesel Fonlama

@sunbae Zaten ben x yayınevinin alt satırında özellikle iyi bir yayınevi diye yazdım. Ve masrafları özellikle şişirdim sayılır. Hesaplama sonrası kar ve ek masraf içinde koydum. Yayınevleri büyük çoğunluk maaşlı editör ve grafiker çalıştırır. Ve bunu güzel kullanırsa kendisi için çok iyi bir prestij olur.
@murgul zaten bu fonlama da belimizi asıl bükecek olan konu dolar.
@MeanMachine Özelikle 1 olarak belirttim bu sadece ilk sorun sayılır devamını yorumlar sonrası konuşmamız gerektiğini düşünüyorum.

2 Beğeni

İlk ücret direkt dolar üzerinden belirlenip, yayınevi o parayı çarçur etmeyip dolarda tutarsa sıkıntı olmaz bence. Presstij diye bir site var çizgi roman satıyor. Yurt dışından İngilizce kitap getireceği zaman ön siparişi dolar üzerinden açıyor.
@sunbae Yayınevleri tek kitap üzerinden kar zarar etmiyor. Aynı andan 100 kitaptan 5000 TL kazansalar 500 bin TL yapar.

1 Beğeni

Dediğiniz mantık olarak doğru ama anladığım kadarıyla burada proje bitene kadar veya vazgeçilene kadar verilen o para kickstarter benzeri aracı sitede tutuluyor. O işleyişi hiç bilmiyorum ama orada beklerken dolara çevrilse belki olabilir.
Tam Türkiye’ye uygun değil ama o sorun şöylede atlatılabilir.
ciltsiz 5 dolar
ciltli 8 dolar gibi.

Ön satış gibi düşünmek lazım bence bunu. Kitap başı 3 dolar topladı yayınevi diyelim. Kitabın çıkma zamanı geldi. Yayınevi dedi kitabı atıyorum 60 Tl’den çıkaracağım. Sen bana 3 Dolar verdin. Şu an Dolar kaç Tl, diyelim 10 Tl. Senin bana kitabı alabilmen için 30 Tl daha ödemen lazım. Yatırınca parayı kitabı kargolarlar. Burada sorunlar.

  1. Yayınevi ne kadar güvenilir?
  2. Devam kitapları ne olacak? Sonuçta çevirilerek satılması gereken bir şeyi alıyorsun. Üçüncü kitapta hadi bana eyvallah değip gitmesin yayınevi.
  3. İkinci taksiti öderken nereyi baz alacak yayınevi? Fabrikadan çıkış, İnternet sitesi satış, DR mağazadan gidip satın alış? Sonuçta dijital değil gerçek ürün alıyoruz.

Bizim yayınevlerinin en büyük sıkıntılarından biri de şeffaf değiller.

İndie, editörlük ile kitapları bozmasaydı ben alacaktım. Çevirinin çok kötü olduğu ile alakalı bir sürü yorum var.

1 Beğeni

Yayınevi o konuda şöyle bir şey yapacak. En mantıklısı bu kampanya başladığında bir birim fiyat belirleyecek. Misal 5 dolar, ilk katılanlar şu an ki karşılığı 40 TL ödeyecekler. Başkası dolar 10 lira olduğunda yine 5 dolar karşılığı olan 50 lirayı vererek alacak kitabı.
Kampanya bitip kitap piyasaya çıktığında 5 dolar karşılığı kaç lira ise o fiyat üzerinden satışa çıkarılacak.
2- 1 bildiğiniz gibi şimdiye kadar konuştuğumuz dolar durumu. Her şeyin düzgün gittiğini varsaysak bile çeviriyi kim yapacak. İş Bankasının aldığını ve iyi bir çevirmene verdiğini düşünelim. Çeviri ne kadar mükemmel olursa olsun sonuçta çevirmen fantastik kurguya aşina değilse beğenmeme ihtimalimiz yüksek. Ayrıca sonuçta çevirmen, editör ve yayınevi tercihleri baskın olacak. Burada bile birimizin ak dediğine diğerimiz kara diyebiliyoruz. Witcher- akgezen gibi.
3- Kapak ve baskı. Herkesin kapak, resim ve görsel zevki farklıdır. Kimimiz Hay tarzı düz, sade, minimal severiz. Kimimiz daha cafcaflı renkli güzel resimli.
4- Seri olursa 2. kitabın akıbeti nasıl olacak dediğiniz gibi. Yeni bir kampanya mı? Yayınevi kendi basıp zaten az olan okuru küstürebilir mi?
Şimdilik bu kadar.

1 Beğeni

Yeni nesil fonlama sistemi: Kitlesel Fonlama

1 Beğeni

Ben bir tüketici olarak bu kitlesel fonlama olayına şiddetle karşı çıkıyorum. Bence sistemin kendisi kökünden ucube.

Kitlesel fonlamaya katılan bir bireyseniz eğer aslında yaptığınız şey bir risk almak. Ama ödülünüz yok. En iyi ihtimalle para verip karşılığında hizmet/ürün almış oluyorsunuz.

Girişimci açısından ise aşırı iyi bir deal; hisse vermeden kapital elde etmis oluyor. Ben girişimci olsam net bunu denerdim. Ama tüketiciler olarak nasıl böyle bir sistemi kabul ettik gerçekten anlamıyorum.

1 Beğeni

Kitlesel fonlamaya ana avrat sövmediğiniz kalmış :grinning: Hangi açıdan baktığınıza bağlı iyi veya kötü yanları var. Sizin kadar siyah değil bence bu yöntem, daha çok gri bir bölgede. Bu yöntemle parası olmayan ve fikri olan kişilerin projeleri hayata geçebiliyor veya tüketici olarak istediğiniz bir ürünü daha uyguna alma şansınız var. Piyasada hiç yer almayan ürünlerin projelerinin olduğunu da belirteyim.

Ayrıca bu yöntem dışarısında satın aldığınız herşey kapitalist düzen içerisindeki firmalardan geliyor, 100% onların insafına kalmış durumdasınız. Piyasada alternatif olması rekabet yaratır, rekabetin sonucu da genel olarak tüketici için iyidir diye düşünüyorum.

2 Beğeni

Ben bunu söylemiştim ama şimdi düşününce biraz sorunlu geldi. Yayınevinin telifini almadığı bir kitabı dolaylı olarak satması hukuki olarak sakıncalı olabilir. Bir de yüzlerce yayınevinin olduğu bir sektörde “bu kitabın telif haklarını almadım ama ön siparişe açtım” demek biraz mantık dışı. Başka bir yayınevinin bu kitap için devreye girmesine ne engel olacak? Başka bir yayınevi devreye girip kitabın telifini alabilir veya rekabet ederek telif ücretini arttırabilir.

İşin içinde telif olduğu için kitlesel fonlama oldukça zor bence.

Bir de şu an “boşta” sanılan bir çok kitabın telif anlaşmaları yapılmış olabilir hali hazırda. Örneğin Farseer Alfa tarafından basılmadan yıllar önce bile İthaki Yayınları Farseer’in telifini başka bir yayınevine geçtiğini söylemişti.

Ancak telifi alınan, çevirisi yapılan kitap 6 ay önceden 1 yıl önceden ön siparişe açılabilir, yurtdışında genelde 6 ay önceden ön siparişe açılıyor. Tabii çıkması kesin olan bir kitaba 1 yıl önceden satın alıp neden bekleyesiniz bilemiyorum.

1 Beğeni

Hahaha, hocam dediğim gibi, bence girişimci açısından bulunmaz nimet; tüketici içinse çok iyiymiş gibi gösterilmeye çalışılan berbat bir deal. Ana avrat sövmek değil derdim, tüketicinin ne kadar aleyhine bir sistem olduğunu vurgulamak.

Hocam hep böyle deniyor ama ben bu argümanı pek inandırıcı bulmuyorum. Tarihin hiçbir noktasında sermaye bu kadar ucuz olmamıştı. Ben hayatımda hiç parası olmadığı için iyi bir fikri hayata geçiremeyen insan görmedim. Bu konularda berbat olduğu bilinen canım ülkemizde bile en basitinden girin rastgele bir kuluçka oluşumuna, az buçuk işi bildiğinizi gösterirseniz 200k ateşliyorlar. Ateşleyecek fikir bulamıyorlar hatta, içerden aldığım duyumlara göre. Dünyadaysa az buçuk gelişmiş nerdeyse tüm ülkelerde düzgün yatırım fırsatından çok daha fazla kapital birikmesi var (bkz. negatif faiz oranları), insanlar cidden neye para yatıracağını şaşırıyor. En son okuduğumda venture capital yatırımlarının beklenen yıllık getirisi -%2 idi. Bu şartlar altında harika, feasible bir fikrin sırf para bulamadığı için gerçekleşemiyor olması bana pek muhtemel görünmüyor.

Ha ama kontrol tamamen sende olsun istersin, kâr paylaşma şartlarını beğenmezsin, bir sebepten due diligence sürecine girmek istemezsin o zaman okey, bu şartlar altında fikrine finansman bulamazsın, kitlesel fonlama tek çaren olabilir. Kredi kartından 50 tl ateşleyen adam senin defterlerini kurcalayamaz, ne yapıyosun diyemez, aslında tam olarak hiçbir hakkı da olamaz.

Ama burda bilinçli bir tüketici bence şunları crowdfunding yapan girişimciye sormalı: “normal” finansman yollarını kullanamıyor oluşunun geçerli bir sebebi var mı? Yoksa neden ben senin kontrol hevesini, milyarderlik hayallerini, due diligence’tan kaçınma sebebin her neyse onu finanse etmek isteyeyim ki?

Tabi ki dediğiniz gibi, başka türlü finansman bulamayan gerçekten iyi fikirler ve kalifiye ekipler olabilir, istisna olsa da. Bunlar da bence dertlerini çok iyi ve açıkça anlatmalılar ama ben hiç böyle bir şeye denk gelmedim açıkçası.

Bence bu fazlasıyla naif bir yaklaşım açıkçası. Bu şekilde başlayan girişimler sistemin dışında çalışıyor değiller ki; sadece ilk yatırımlarını hisse karşılığı değil de satmayı vaadettikleri bir ürün karşılığında alıyorlar. Burda sadece kimin pastadan büyük payı aldığı değişiyor aslında. O da en iyi ihtimalle. Daha muhtemel olan; kurumsal yatırımcının elindeki teftiş ve danışmanlık hizmetinden yoksun bireysel tüketicinin hisse karşılığı bile olmadan parasına çökülüyor.

2 Beğeni

3 kitap da çeviri olarak google translate den hallice olduğu icin kimse de okumamalı zaten. Universite öğrencisi çocuklara ucuza maal etmek için verilerek harcandı o kitaplar. Detaylı incelemem de mevcut forumda tabi çeviri incelemesininl silmediysem. Forumdaki 3 sayfadan çeviri anlaşılmaz bilirkişileri her halta zıplamayı bırakmadıkları icin girmiyorum bile foruma uzun zamandır.

@Fahrettin crowd funding ya da kickstarter projeleri zaten dolarla bağış toplama yerleri. Kampanyayı dolar üzerinden başlatırsanız zaten bahsettiğiniz kur sıkıntısı kendiliğinden çözülmüş olur. Ve bağışı tapan adam kaç dolar bağışlarsa bağışlasın 3 ay sonra sa aynı miktarda solar olacak. Yani benxe dolar bahane değil bu iş için.

Bu işe soyunacak yayınevi küçük olmamalı. Yani küçükten kastım paragözlülüğüyle eseri çöp etmemeli. Revelation Space gibi mesela. Birinci tekil şahsı üçüncü tekil çevirmiş adam yahu. Airlockda bekelemeyi kilitli havada beklemek olarak çevirdiği yerler var. MonoKL gibi yayınevleri olmalı.

Ben bu kadar keskin bakmıyorum. Tüketiciden saklanan bir şey yok, risklerin farkında. Özel talepler ve özel projeler hoşlarına giderse, normalden ucuza elde etmiş oluyorlar ürünü. Riski var evet ama herkes farkında olarak yatırım yapıyor.

Ben gördüm. :slight_smile:

Bir dönem angel investor’ları araştıran birisi olarak işin iç yüzünün böyle olmadığını düşünüyorum. Ateşleyenler var evet ama onların bir tek seni köle olarak almadıkları kalıyor verdikleri para karşılığında. :slight_smile: Türkiye’de genel olarak yatırımcıların iki yöntemi var (kendi gözlemleyebildiğim kadarıyla):

  • Sen hele bir harca, ben sana yüzde X’ini sonra fatura karşılığı öderim (KOSGEB mesela)
  • Proje iyiymiş, fonlama yaparım ama şirketin yüzde 70’ini bana verirsiniz ve yönetim kurulu başkanı ben olurum (Melek (?) Yatırımcı)

Feasible bir fikrin, yüzlerce infeasible fikrin arasında kaybolma durumu daha muhtemel geliyor bana.

Bunu illa milyarder olma projeleri gibi de değerlendirmemek lazım sanırım. Mesela en son takip ettiğim yazarlardan birisi, üçlemesi için bu sürece girdi ve vaadi de üçlemenin ciltli, özel illüstrasyonlu ve ek birkaç şeyler okurlara ulaştırılması idi. Funding başladığı gün ekstra fonlandı. Yani biraz arz-talep işini de görmeye yarıyor gibi. “Madem özel istekleriniz var, fonlayın ben de yapayım. Önce yaparsam ve almazsanız bana girmesin” gibi bir motivasyonu oluyor olabilir proje geliştiricilerin.

2 Beğeni

Belki gereğinden fazla sert bakıyorumdur ben de, ama buna katılmıyorum. Herkes risklerin farkında değil bence, birincisi konunun uzmanı değilseniz farkında olamayacağınız riskler var (Adamın yapacağını söylediği iş fizik kurallarına ters mi?). İkincisi yukarda belirttiğim gibi normalde kurumsal yatırımcının elinde olan inceleme imkanlarına sahip olamıyorsunuz (Adam verdiğiniz parayla altına “merso” mu çekiyor, yoksa yatırım mı yapıyor? ). Ha riskten kastımız kapalı kutudan dolandırılma çıkma ihtimali ise evet az buçuk aklı selim sahibi herkes bunun herkes az buçuk farkındadır, crowdfunding projelerinin akıbeti az buçuk belli. Ama bunu pek iyi bir şey olarak görmüyorum ben şahsen.

Burada bence şu ayrımı iyi yapmak lazım hocam: kaybetmekten gocunmayacağım yüklü miktar param olsa ben de neler neler yaparım, aklımda ne projeler var, hem de bazılarının feasible olabileceklerinden baya baya eminim. Ama kişisel olarak risk almayı seven bir insan değilim. Bu yüzden bu projelerin hiçbirini kendi paramla ya da kendi riskimle (kredi vs.) gerçekleştirmiyorum. Bu durumda bu projeler parasızlıktan mı ortaya çıkmamış oluyor? Yoksa kişisel risk/ödül tartımda yeterince iyi bulmadığım için mi yapılmamış oluyorlar? Benim gördüğüm kadarıyla bir projenin yapılmamasının ikinci kategoride olması çok çok daha yaygın.

Genelde böyleler evet. Ama fizibilitenin doğası gereği bence bunlar sorun olmamalı. Demek istediğim şu: mesela ciro üzerinden %10 reel kâr getiren iş bence başarılı ve feasible bir iş modeli sayılabilir. X 11’den büyükse direkt olarak breakeven yapan iş karlı hale gelmiş oluyor bile. Yani demek istediğim, kimsenin bence bütün riski sahiplenmek gibi bir sorumluluğu yok. Marş motoru görevi üstlenecek ufak bir faydadan ötesinde riskin biraz da iş modeline kalması normal. Tabi okyanus kaynatmak diye tabir edilen türde bir scale peşinde değilseniz.

Bu konu özelindeyse, sadece bağlantılarıyla nerdeyse yıllık bazda bütün şirketin değerinin yüzde 70’inden daha fazla fayda sağlayan insanları bizzat tanıdım, işleri ne kadar kolaylaştırabildiğine şahit oldum. Bence de çok saçma, ama iş dünyası maalesef böyle işliyor. Özellikle kurumsal firmalara satış yapacak bir işe girecekseniz bu tip insanlara cezanız neyse ödemeniz gerekiyor. Yoksa bir bakmışsınız yıllar geçmiş ama siz daha satış yapmak bir yana, doğru kişiyle tanışamamışsınız bile. Tabi eğer iş fikriniz böyle bir durum gerektirmiyorsa o halde bu tarif ettiğiniz çok kötü bir deal haline gelmiş oluyor, ama diğer yandan “melek” yatırımcınızın da böyle şartları isteyebilecek bir leverage’ı kalmıyor.

Bu konuya bir ölçüde hak verdim. Yani şöyle ki, bizzat bir firmanın iş modelinin fizibilite çalışmasını yapıp VC’lere sunmuşluğum var (sunumdan 2 yıl, ben ayrıldıktan 1 ay sonra falan officially unicorn oldular, ama bu başka bir konu hahah). Fizibiliteyi, hangi şartlar altında olur nasıl olur gösterebilmek aslında mümkün. Gösterirseniz para da buluyorsunuz gayet. Tabi doğru kişilere gösterememiş olabilirsiniz, unfeasible binlerce iş arasından size sıra gelmemiş olabilir ya da yeterince öne çıkamamış olabilirsiniz. Buna hak verdim. Ama ne kadar sık oluyordur emin değilim. Tabi şahsi görüşüm bu, ama bence o kadar sık olmuyordur.

Bu konuda direkt katıldım, “iş fikrimin riskini siz alın tutarsa ben milyarder olayım” crowdfundingiyle “yapılacak iş bu, yapacaklar bunlar, siparişler peşin, talep belli bi seviyeyi aşarsa bunu yapıcaz bunu vericez pamuk eller cebe” crowdfundingi farklı şeyler (aslında buna crowdfundingden ziyade talep toplama bile denebilir), bu ayrıma gitmekte fayda var. Ama “yeni nesil fonlama wow buzzword buzzword” muhabbeti edildiğinde genelde ilk türden bahsedilmiş oluyor, benim sinir uçlarıma dokunan da aslında bu.

1 Beğeni