Hepinizin zaman zaman yakalandığını düşündüğü bir hastalığa yakalandım
Zaman Çarkı serisini okuyorum geçen günlerde son kitapları da sipariş ederek fiziki olarak tamamladım. Okumadaysa 5. Kitabı dün bitirdim. Normal şartlarda 20 gün bilemediniz 25 günde bitirilebilecek bir seri olduğunu düşünüyorum ama elim o kadar gitmiyor ki. Resmen kitabı ve seriyi bitirmemek için kendime bahaneler buluyorum. Çünkü biterse ne yaparım? Diye düşünüyorum. Güç bela ikna edip elime bir kitabı aldığımda ise bölüm aralarına iş sıkıştırıyorum. Tek derdim kitapların ve serinin bitmeyip benimle uzun süre devam etmesi. Sürekli bir gün biteceğini düşündüğüm zaman hafiften yüreğim daralıyor. Bunu nasıl aşabiliriz?
Not: hayır arkadaşlar ödediğim yüksek meblağin yan etkisi değil.
Bunun tersini vakti zamanında Kara Kule için yaşamıştık. 2 ya da 3. Kitap için 16 yıl bekleyip üstüne ölümden dönünce de bitirmeden ölmesin diye duaya çıkanlar olmuştu.
Senin yerinde olsam; seriyi bir an önce bitirip unutmak için zamana bırakırdım. Ve sonra tekrar okurdum. Mesela benim unutmak için sabırsızlandığım kitaplar şöyle; 1984, Vadideki Zambak, Puslu Kıtalar Atlası ve Ejderha Dövmeli Kız. Bunları bir an önce unutup tekrar tüketmek istiyorum.
Aradan biraz zaman geçince tekrar okuyabilir ve fark etmediğiniz bir sürü şeyi fark edebilirsiniz. “Aaaa, demek burada buna işaret etmiş. Şurada nasıl da aklımızı bulandırmış.” gibi şeyler söyleyebilirsiniz. Zaman Çarkı için ikinci okuma böyle bir keyif içerir ama gelin görün ki ben de biter diye okuyamayanlardanım. Yine de bu düşünce beni hep ferahlatmıştır.
Evet söylediklerinizde haklısınız. Elimde olsa format atacağım kafama. Yıllar yıllar geçse dahi bir şekilde olayın akışını, bir şekilde şimdi ne olacak sorusunun yanıtına cevap bulabiliyorsunuz ve bu insanı üzüyor. Tabi düşünülünce elden gelen tek şey de bu. Doctor Who da 12.Doktor olan Capaldi bir sahne de “…Bitene kadar hiçbir şey hüzünlü değildir. Bittiğinde ise her şey üzücüdür…” minvalinde bir şeyler söylemişti. Onu hatırlatıyor bana.
Annem ben daha doğmadan önce Zaman Çarkını okumaya başlamış. Her kitap için 1/2 yıl gibi bir zaman bekliyormuş ve doğal olarak seriyi bitirmesi çok uzun sürmüş. Ve o kadar uzun zamandır daima kafasının bir köşesinde olan “Sonra ne olacak? yeni kitap ne zaman çıkacak?” gibi sorularının, o merakın, heyecanın kaybolduğunu söylemişti bana seriyi bitirdiğinde. Hala rastgele bir kitabı alıp okur. Onun için özel bir seridir. ( uyurken bana kitaptan hikayeler okurdu. Fantastik resmen kanıma işlemiş.)
Hem dedemin Hem de annemin o kadar büyük bir kitaplığı var ki onları okumaya başlasam bir daha hiç almak zorunda kalmayabilirim. Kitapların ve Edebiyatın değerini anlayan bir aileye sahip olmak büyük bir lütuf. Sanırım ben çocuğuma kendimin de ilk okuduğu fantastik tarzı seri olan Gölgelerin Efendisi’ni önerirdim.
Ben de hep heycanlı heycanlı yalayıp yutarım sonra da neden bu kadar çabuk okudum diye ağlarım. Araya çok zaman girmesinden pek hoşlanmıyorum kopukluk oluyormuş gibi hissediyorum.
Bu bende genelde şöyle oluyor. Hevesle bir kitaba başlıyorum, büyük keyifle o sayfalar atlanıyor ve bir bakıyorum çevrilecek sayfa sayısı azalmış… O an içimden şöyle diyorum “Pekala, artık yavaşla ve vedalaşacağın karakterlerin tadını çıkar” O saatten sonra 20 - 30 sayfa bol molalar ve araya bir ton angarya iş sıkıştırılarak bitiriliyor
İşte kritik soru bu Azımsanamayacak kadar çok insanda bu var, genelde de final görmüş serilere başlanıp çok sevilerek takip edildiğinde bu oluyor.
Zaman Çarkında bunu yaşayan 2 kişi tanıyorum ben de Online streaming yaygınlaştıktan sonra bazı final görmüş uzun soluklu ve kaliteli dizilerde de çok duyuyorum ( Friends-Office vs ).
Kendi adıma 10-12 sene önce biraz biraz yaşardım bu durumu. Artık hiç yok, yapmak isteyip de yapmaya yetişemediğim o kadar çok şey var ki böyle hissedeceğim bir yapım karşıma çıktığında hızlı bir şekilde tüketip bitirmekten keyif alıyorum. Hatta sonra sırada ne var moduna daha bir motive girebiliyorum.