Önce, Topal Osman’ın Mendirek isimli hanında bir grup yolcunun oturmuş bu aralar hangi şarkıları, hangi grupları dinlediklerini konuştuklarına şahit oldum.
Hanın hemen yanında yer alan Kalamar Çay Bahçesi’nde ise anne baba ve iki erkek çocuktan oluşan tipik bir Karayipli denizci ailesi sinemada en son izledikleri filmin kritiğini yapıyordu.
Rıhtım’daki gezintime devam ettim. Gür bir meşe ağacının altına atılmış taburelerden ve minik ahşap masalardan oluşan şirin bir büfe gördüm. Ağacın genişçe bir dalına asılı tabelada el yazısı ile “Troller Giremez” yazıyordu. Güldüm. Bilemediğim bir enerjinin beni oraya doğru çektiğini hissettim. Her adımım bir öncekinden istekli, bir öncekinden kuvvetliydi. Büfenin müşterileri ahşap masalarda dağlar, tepeler oluşturmuş kitapları tartışıyorlardı. Yayılan samimi sohbetlerden ve kitap kokularından mest olmuştum. Şimdiden içim ısınmıştı buraya. Bir tabure çekip boş bir masaya oturdum.
Sonra da yan masada konuşulanlara kulak kesilmeye başladım. Bu aralar neler yazmakta olduklarından bahsediyorlardı. Birisi tarih soslu fantastik kitabına devam ettiğini söyledi, diğeri geçen hafta başladığı öyküsüne odaklandığını belirtti, öteki akademik bir makale üzerine uğraştığını ekledi, beriki ise bir anda bana döndü ve sordu:
“Siz beyfendi, bu aralar siz ne yazıyorsunuz?”
Hadi bu başlık altında son dönemde neler yazdığımızı konuşalım.
Ben, birikmiş blog yazılarımı yayımlamaya çalışıyorum, yarıda kalmış öykülerimi bitirme derdindeyim bir de eski öyküleri toparlayıp bir derleme yapmaya uğraşıyorum… Peki ya siz?
Ben şu aralar daha çok yazıp yazmamaya arasında gidip geliyorum, kararsızım yani. Öykü seçkilerini sevsem de sonraki temayla ilgili çok gelgitler hissediyorum. Aslında vaktim var ama beni engelleyen bir şeyler var gibi. Açıkçası sınava hazırlanırken bir de yazma eylemine geçmek sanki zihnimi ikiye bölüyor. Çünkü ikisine de kafamı çok takıyorum. Kpss’ den sonra yıllar önce başlayıp da hâlâ sonlandıramadığım romanıma devam etmek istiyorum. Bakalım zaman ne gösterecek?
Romanın ne hakkında? Plotu nedir? Çok anlatmadan biraz bahsedebilir misin? (Belki onun hakkında konuşmak seni fişekler )
Öykü Seçkisi’nin teması mı bu yaşadığın gelgitin sebebi?
KPSS ne zaman? Hayatımızı hep bir sonraki adıma göre ayarlıyor olmak ne üzücü. Okul hele bir bitsin, hele şu sınavı bir halledeyim, hele şu evliliği aradan bir çıkartayım, hele şu işe bir gireyim vs vs…
Tamam, biraz bahsedebilirim. Fantastik türdeki romanda günümüz dünyasından biraz daha eski zamana denk gelen bir dünya planladım. Çeşitli liderler tarafından yönetilen ülkeler var. Bir gün liderler toplantısında yaşanan suikastla ülkeler savaşa sürüklenir. Bu görünen yüzün arkasında ise uzak geçmişteki azılı bir liderin emelleri var. Kısaca böyle işte. Bir savaştan çok karakterler, onların ruhsal analizi ve kültürel etkileşimlerine daha fazla yoğunlaşarak yazmaya çalışıyorum. Yani savaş bahane biraz.
Hem evet, hem hayır. Çok farklı bakış açılarıyla yazılabilecek bir tema. O yüzden bir kararsızlık da var sanırım.
Temmuz’ da. Evet, sürekli bir düzene göre yaşamak zorunda olmak zor ama sayılı gün çabuk geçer diye pek takılmıyorum. Aslında belli bir planımın olması beni daha dinç tutuyor gibi.
Başlık güzel Ufuk, ben de aynı olayı yaşasam senin gibi o troller giremez yazısına büyülenmişçesine yönelirdim.
Seçkinin yeni teması bir seyler düsünüyorum. Bir de yarım bıraktığım, ikinci romanımla ugraşıyorum.
Yazmak güzel şeydir, basılmasak da okunmasak da
Basılı değil Ufuk fantastik bir evrenim var da ikisi de orada geçiyor. Başkarakterim yaşadığı yerden sürülüyor sonra savaşçı oluyor. Yolunun kesiştiği herkes belaya bulaşıyor dahası bu adam çok karanlık bir gücün kaynağı çıkıyor. İki kitap da bu konu etrafında. Büyük yayinevlerine bastıramadık yayın peşinde koşuyorum
Eski forumdaki bazı yazılarımı buraya aktarmak için tekrar gözden geçiriyorum.
İnceleme yazımı devam ediyor.
Hikâyeciliği kavramak için başlayıp yarım bıraktığım öykünün taslağını bitirip hikâyeyi tamamlamaya karar verdim. Ama ne zaman bitiririm, onu kestiremiyorum işte.
Vakit buldukça, forumdaki başlıklara musallat olmaya(!) devam ediyorum.
Okuduğum kitaplara farklı açılardan yaklaşıp ara sokaklarda gölgede kalmış karakterlere öyküler yazmayı severim, şu sıralar da yine kalabalık bir sokağın karanlık bir köşesinde, oturduğu küçük tabureden dolayı hikayesi pek göz önüne çıkmayan birkaç karakterle ilgileniyorum
Bu yöntem oldukça keyifli olsa gerek. Bunu yaparken yazarın diline bağlı kalmaya çabalıyor musunuz yoksa kendi dilinizden mi yazıyorsunuz o karakterlerin hikayelerini?
Kitaptaki çok öne çıkmış tavırları hariç değiştiriyorum, yeni anılar ekliyorum, bazen de kitaplarda ana karakterin bakışında görülmeyen detaylar ekliyorum, karakterin yansıyan dünyasıyla iç dünyası arasına farklar koyuyorum, derinleştiriyorum, yeri geliyor yazara sadık bir şekilde daha detaylı bir öykü kuruyorum… Kaleme sınır koyulamayacağını düşünüyorum bu yüzden de en korkunç karakteri bile sempatik bir ruh haline bürümüşlüğüm var😂 Evet gerçekten çok keyifli, denemenizi tavsiye ederim.
Geçen sene tamamladığım ilk roman çalışmamın üstünde çalışıyorum. (Sanırım hiç bitmeyecek bu editlemeler ) Aynı zamanda devam çalışması olan ikinci kitap ile ilgili taslak ile ilgileniyorum.
Kafa dağıtmak için küçük öykü çalışmalarına zaman ayırdığım da oluyor.
Genelde korku ve gerilim yazmak için dinlerdim ruhumun sesini, şu sıralar kendi tarzımın dışına çıktım. Çıkmaz Sokakta Tiyatro adlı kısacık bir hikayeye başladım ve konusu korku değil
Aslında vaktim var ama beni engelleyen bir şeyler var gibi. Açıkçası sınava hazırlanırken bir de yazma eylemine geçmek sanki zihnimi ikiye bölüyor. Çünkü ikisine de kafamı çok takıyorum. Kpss’ den sonra yıllar önce başlayıp da hâlâ sonlandıramadığım romanıma devam etmek istiyorum. Bakalım zaman ne gösterecek?
Bir savaştan çok karakterler, onların ruhsal analizi ve kültürel etkileşimlerine daha fazla yoğunlaşarak yazmaya çalışıyorum. Yani savaş bahane biraz. 
fantastik bir evrenim var da ikisi de orada geçiyor. Başkarakterim yaşadığı yerden sürülüyor sonra savaşçı oluyor. Yolunun kesiştiği herkes belaya bulaşıyor dahası bu adam çok karanlık bir gücün kaynağı çıkıyor. İki kitap da bu konu etrafında. Büyük yayinevlerine bastıramadık yayın peşinde koşuyorum
Bazılarında tek cümle var sadece, bazıları da sayfa sayfa yazılı ama bitmedi.