Bu, Gürültünün Kaynağı

Bilim-kurgu antolojileri tadında yazdığım kısa hikayeleri bu başlık altında derleyeceğim.
İyi okumalar…

.

Hikaye 1 - Bu, gürültünün kaynağı

Kafasının tepesinde yüksek sesle çalan alarmı, ona sinir bozucu gelmiyor artık.
Yavaşça gözlerini açıyor. Gördüğü rüyadan uyandığı düşüncesi onu biraz mutsuz ediyor. Gözleri tamamen aralandığı an, uykunun orada bıraktığı izlerin hızla yok olması hayret verici.

Az önce uzandığı yatağın üstüne ayaklarıyla çıkıp iki elini birden tavana yaslıyor. Ve tavanı yukarıya doğru ittirmeye çalışıyor. Sembolik bir şekilde onun kapana kıstırılmış olduğunu hissettiriyor bu görüntü. Dünyanın ters bir şekilde olduğunu hayal ediyor. Başını tavana kaldırıp sonrasında daha da arkaya doğru yatırırken, aynı zamanda elleriyle tavanda ilerlemeye çalışıyor. Bu sefer de, ancak fizik kurallarını reddederse uzaklaşabilirmiş gibi bir görüntü…
Nitekim gördüğü rüyalarda da aynı soyut olay örgüsünü yaşıyor her seferinde. Bilinçaltındaki toplum, vicdan, aile, kültür ve sorumluluk kavramları fark ettirmeden tehlikeli bir şekilde yoruyor onu.

Vücudunu iyice esnettikten sonra yataktan inip banyoya yöneliyor ve çekmecede bulduğu bir pamuk parçasını ıslatarak dudaklarına sürüyor. Sonra başka bir tanesini alıp gözlerinin kenarlarına, burnuna ve yanaklarına dokundurarak bütün yüzünü siliyor böylece. Hareketlerine bakılırsa ne yaptığını biliyor gibi görünüyor. Bu, ya her gün yaptığı rutinin bir parçası ya da gördüğü rüyadan bir haber almış olmalı.

Dışarıya çıkıyor. Binalar o kadar iç içe geçmiş ki, adeta şehir dört bir yandan ittirilerek kendi içine hapsedilmiş gibi. Ya da gerçekten bir devin avuçlarının arasındadır burası. Seri ama bozulmayan adımlarla ilerliyor. Çalıştığı yere vardığında pek fazla süre geçmemiş oluyor. Hiç kimseyle konuşmadan kendi makinesinin başına geçip sanki saatlerdir buradaymış gibi hızlı bir tempoyla barkodlamaya başlıyor gelen parçaları. Önüne gelen her şeyi kabul ediyor. Hiç soru sormuyor, hiç sormuyor, hiç soru sormuyor. Yüz elli yedi, yüz elli sekiz, yüz elli dokuz. Şimdiden yüz altmışıncı parçayı tamamladı.

Bugünkü performansı dün ile tıpa tıp benzerdi. Böylesi bir düzen beni her seferinde şaşırtmıştır. Evine dönüyor. Dün ne olduysa bugün de aynısı oldu. İşten döndü, kıyafetlerini değiştirdi, her yerini sildi ve tekrar yatağına yattı. Tıpkı diğer sıkışmış binalardakilerin yaptıkları gibi.
Günlerin bir önemi yok. Burası soru sormayanların düştükleri yer. Ters evrime kucak açıp üretilmiş hale gelenlerin bulundukları yer. Bu, gürültünün kaynağı. Bu, gürültünün kaynağı.
‘‘BU, GÜRÜLTÜNÜN KAYNAĞI!’’
Yatağında uzandığı sırada bir anda aydınlanma yaşıyor ve ayağa fırlıyor. Gözleri fal taşı gibi açılmış, hayretle etrafına bakınıyor. Kafasının içinde aniden meydana gelen bu elektriklenme sonucunda ağzından ve burnundan oluk oluk kanlar gelmeye başlıyor. Düz bir hat boyunca beyninin en önüne kadar uzanan uyuşukluk hissinin başının arka tarafından beslendiğini fark edince elini ensesine atıyor. Eline gelen mavi ve yeşil renklerinde 4 büyük kablo kafasına geçirilmiş. Ensesindeki yuvadan kabloları çıkarıp bir kenara fırlatıyor. Mekanik kafasının içinde ışık hızıyla dönüp duran sorular git gide devresini yakarken hareketleri takılmaya başlıyor. Büyük bir şaşkınlık ve korkuyla karışık çıkardığı seslerdeki elektronik kaymalar, içinde bulunduğu durumu daha da garipleştiriyor. Yıllardır yapmadığı şeyi; sorular sorup isyan etmeyi şimdi deniyor, ama denedikçe gücünün tükendiği görülüyor. Bu mücadeleyi verirken yaptığı hareketler uzaktan bir pandomim sanatçısını andırıyor. Evinin camından içeride olup biteni görenler tepkisiz bir şekilde izliyorlar onu. Onlar da tıpkı kendisi gibiler. Ve bu kısa süreli duraksamaları bile sistemin hemen ilgisini çekiyor. Tam da yerinde gelen bir güncellemeyle herkes eski haline dönüyor. O da bir anda olduğu yerde hareketsiz kalıyor. Yüzündeki şaşkınlık ve korku ifadesi hala değişmedi. Onun bu görüntüsü, gerçek çaresizliğin zirve yaptığı kısım. Sonunda yüzü eskisi gibi ifadesizleşiyor. Duygusuz, hissiz bir şekilde tekrar yatağına geri dönüyor ve usulca şarjını ensesine takıyor.
Yarın ilgileneceği parçalar için güç toplaması gerekli.
-…
-…-…
-…-…

1 Beğeni

Bilim-kurgu antolojileri ne demek? Bilim-kurgu antolojisi tadında dediğinizde ne demek istiyorsunuz?

Black Mirror, Inside No.9 gibi bilim-kurgu antoloji serileri şeklinde olduğunu kastetmiştim.
Benzer türde eserlerin bulunduğu bir seçki.

Aklınızda TV yapımları varken öykü yazdığınız için frekanslar karıştı sanırım.

Bilim-kurgu antolojileri edebiyatta genellikle farklı yazarların öykülerinin bir araya gelmesiyle oluşur. Aynı yazarın öykülerinin derlemesine antoloji değil, öykü dosyası veya öykü kitabı denir. (İstisna olarak: Yazarın daha önce basılmış öykülerinden bazıları seçilerek bir antoloji derlenebilir ama bu seçme işini bir başkası yapar) Neden öykülerim demektense antoloji tadında öykülerim dediğinizi anlayamamıştım. Hâlâ da pek anlaşılır bir ifade olduğunu düşünmüyorum.

1 Beğeni