Bugün Ben Şunu Öğrendim

Devamında ciddi bir batıl inanç beklerken bilimsel açıklama gelince şok anı yaşadım, ama şimdi iyiyim.

18 Beğeni

Sakin ol ve o tırnakları çatıya at şampiyon…:upside_down_face:

7 Beğeni

İthaki Yayınları Soru Hattı’nda Moorcock geçince bir bakayım şöyle dedim ve ne göreyim! İnanılmaz, müthiş ötesi bir Blue Öyster Cult şarkısı olan “Veteran of the Psychic Wars” şarkısının sözlerini yazmış. Neden böylesine beğendiğimi biraz daha anladım, ama birazcık.
Şarkıyı da paylaşmaktan kıvanç duymaktayım;

3 Beğeni

Her gören ağladı, kalbini bağladı Ankara rüzgarına
:joy:

2 Beğeni

Bende serbest çağrışımlar oluştu: Earth 2 dizisine hikaye önerisi gibi :rofl:

Tamam abarttım ve konuya çok alakasız bir noktadan başlayıp, Earth 2’de ne diye sordurduğumun farkındayım. Açıklayayım:

Earth 2 dizisi, bir grup insanın Dünya’dan uzak bir gezegende koloni kurma serüvenini anlatıyordu. Gezegenin yerlileriyle ve yeni gezegenin doğasıyla ilişkileri, kendi alışkanlıkları yüzünden çektikleri sıkıntılar falan anlatılıyordu. Senaryosu Gaia Teorisi’nden etkilenmiş gibiydi; gezegenler kocaman organizmalardır ve içindeki canlılarda onun parçasıdır. Yani teoriyi ben böyle anladım. Neyse, diziden bahsediyordum. İnsanlar, alışkanlıklarıyla yabancı gezegende uyum içinde yaşamaya çalışma arasında bocalıyorlardı işte. Genellikle sorunlar gezegenin doğal dengesine aykırı davrandıklarında patlak veriyordu.

İşte, benim algı tersten çalıştı :rofl: Kuş ve tırnaklar arasındaki ilişki, aklıma Gaia Teorisi’ni getirdi. Oradan da Earth 2’ye bağladım :sweat_smile:

1 Beğeni

Ya hani bir şey vardı, keşke nerede okuduğumu ya da izlediğimi hatırlasaydım…
Bir teori vardı ona benzettim, canlıların değil de nesnelerin bağlantılarından bahsederdi. Mesela kahvaltının ortasında durup ısırılmış peynir ve ısırılmış ekmeğe bakarsanız, sanki birer yapboz parçası gibi birbirlerine uyarlar diyordu.

Aynı bunun gibi…Ve evet enzim ve substratla örnek verdim :joy::joy::joy:
Neyse sabah sabah iyi zorladım bence beyin kaslarımı senin de yardımınla :smiley:

4 Beğeni

1-F=ma nın açılımını youtubda rastgele bi videodan öğrendim.
2-İranda da bizde ki gibi insanların arkasından su döküldüğünü öğrendim.

3 Beğeni

bu okul 2 sene daha uzuyormuş onu öğrendim

4 Beğeni

@estorn Heee, madem öyle ben de varım! Ben de herkesi bir gece Kütahya’ya beklerim. Aramızda Afyon’da bulunan yoksa da her türlü alırım bu maçı. 26 sene Ankara’da, 1 sene Eskişehir de, 7 aydır da Kütahya’da yaşayan biri olarak Kütahya soğuğu üzerine yatırıyorum paramı. Bir de dağa yaslanmış ki şehir, imanını gevretiyor adamın. :smiley: Neyse, hadi oradan diyenlere kış aylarında kapım açık, misafirim olabilirler.

Ha gitmeden,

Ankara rakım: 933
Eskişehir rakım: 788
Kütahya rakım 970

5 Beğeni

Afyon’da Temmuz ayının ortasında, gece vakti çılgınlar gibi üşümüşlüğüm mevcuttur. Tek suçu tatil beldesine giderken yolda mola vermek olan bir turisttim halbuki :frowning:

8 Beğeni

Bak buna ben de kefilim, hangi mevsim olursa olsun otobüs Afyon’da mola veriyorsa orada üşünüyor. Farklı bir denklem var galiba ortada.

2 Beğeni

Kelimelerle ifade edilemeyecek, termometrenin ölçemeyeceği (gerçekten, -30’dan sonrası termometrede yoktu) soğuklar için Hakkari - Yüksekova diyorum.

Rakım 2100.
En yakın deniz, Hazar Denizi.

2 Beğeni

Aşırı soğuk ya Kütahya. Bir de batıya yakın. Gerçi yaşadığım yerlerden alışkınım soğuğa ama karadeniz gibi çok yağmur da alıyordu bir ara. :expressionless:

3 Beğeni

Şirket battı, siz devamını unutun deseler de sabah kardeşimin, Darksiders 3 geliyor, biliyorsun değil mi? demesiyle süper sevindiğim, fragmanında hayal kırıklığına uğradığım ama oyuniçi vidyoyla yine sevindiğim durum. Strife❤ Ben

Lüzumsuz edit: Yeni oyun Strife değil, Fury’nin etrafında dönecekmiş.

1 Beğeni

Kapıyı üç kez kilitlerseniz daha kolay açılırmış. Çünkü kilidin dili (doğru tanımın bu olduğundan emin değilim) daha çok uzayacağı için levyeyle kırmak daha kolay hale gelirmiş. Uzun bir tahta parçayı, kısa bir tahta çubuğa kıyasla daha kolay kırabilmemiz gibi(Fiziğin hatırlamadığım bir konusunda eminim bununla ilgili bir açıklama vardır.). Bu yüzden en doğrusu iki kez kilitlemekmiş.

Fakat; leyveyle kimseye görünmeden ya da sesini duyurmadan çelik kapımın kilidini kırıp evime girebilecek hırsızın her şeyi almaya hakkı vardır gibi geldi bana :joy:

12 Beğeni

Japonca’da satın alındıktan sonra okunmamış kitap yığınlarını tanımlamak için bi kelime olduğu öğrendim; Tsundoku. Şu an için 50 ila 100 kitaptan oluştuğunu düşünüdüğüm bir tsundokum var galiba :sinir:

26 Beğeni

MP3’ümde yıllardır silmediğim tek müzik albümü TRON’a ait. Ne kadar çok sevdiğimi öğrendim.

1 Beğeni

Aslında bugün öğrenmedim ama yakın bir zamanda diyelim.
Lejyonerlik hastalığı, geçmişte Amerikan lejyonerlerinin yaptığı bir toplantıda ortaya çıkan ve zatürre benzeri hastalık yapan bir bakteriden kaynaklanmaktadır. Günümüzde daha çok hastane, otel gibi kalabalık ortamlarda rastlanıyor. Bağışıklık sistemi zayıf olanlar, yaşlılar ve sigara içenler daha risk altında. Ölümcül sonuçları bile olabiliyormuş.

En çok sudan bulaştığı söyleniyor. Özellikle kış döneminde müşterisi olmayan oteller, tatil dönemi yurtlar vs. yerlerde su uzun süre kullanılmadığında depoda bekleyen suda üreyen bakteriler odadaki ve banyodaki musluklar ilk açıldığında buharlı havayı soluyan kişiye bulaşabilmekte. Bundan korunmak için duş başlıkları, musluklar kireçten arındırılmalı, depodaki su yeteri miktarda klorlanmalı, tesisatta herhangi bir sıkıntı olmamalı, insanlar barınmak için gelmeden önce sıcak su en az 24 saat boyunca 70 derece verilecek. Bu sıcaklık varsa mikrobu temizliyormuş.
Şimdilik aklımda kalan bilgiler bu kadar.

6 Beğeni

Duncan Jones, David Bowie’nin oğluymuş. :open_mouth:

1 Beğeni

NOT: Mesajda geçen isimleri yanlış yazdıysam beni düzeltin lütfen.

Ursula K. Le Guin’in önem verdiği ve İngilizceye çevirdiği Tao Te Ching’in Bülent Somay ve Ezgi Keskinsoy tarafından Türkçeye çevrildiğini öğrendim.

3 Beğeni