O kadar nazik olmaya calisirken linc yaptigimi dusunuyorsaniz affedin. Oyle bir niyetim yok. Kelsier linci de saka zaten.
Burada sadece Kralkatilinin Sissoylu ile alakasi olmadigini kanitlariyla aciklamaya calistim. Insan sevdigi seyi savunmasin mi?
Bu arada GoT yerine ASOIAF yada BVAS (buz ve atesin sarkisi) daha uygun olur cunku bazi okurlar dizi adini referans olarak gorunce yanlis anlayabilir, zira dizi cok derin yaralar acti okurlar uzerinde. Gercekten de George RR Martin cok farkli stile sahip, onun dunyalari fazla karanlik Sandersona gore. Benzer hikayeler beklemeyin bence demek istiyorum. Cunku hic bir zaman gelmeyecek.
Bende eğer yanlış anlaşıldığım bir şey söylediysem özür dilerim, kesinlikle sizin şahsınıza yönelik bir şey yok zaten olamazda çünkü sizi tanımıyorum. Aksine en başka Kral Katili için dediklerinize de harfiyen katılıyorum, doğru tespitlerdi ve mesajlaşma da bu ortak düşünceden başladı en başta.
Benim sitemim biraz formun genel gidişatına yönelik ve bundan açıkçası korkuyorum. Tabi ki geyik yapılacak tabi ki kitap alım-satım vs paylaşılacak ki zaten bende paylaşıyorum veya bende geyik yapıyorum. Sorun şu ki kitap inceleme, içerik tartışma vs olayı o kadar azaldı ki bu durum bence kötü. Tartışmalar olduğu zaman da karşılıklı direk savunmaya geçilmesi ve ya linç edilme ‘ne diyor bu ya’ denilme korkusu yaşamak ta yardımı dokunmuyor.
Formu ilk açtığınızda ki en üst başlıklara bakın örneğin; ne aldınız, yayın evleri soru hatları, okuma rehber sayfaları, kampanyalar, yeni kitap haberleri vs… Tabi bunlarda olacak o konuda bir itirazım yok ve yararlı şeyler bunlar ama araya sıkışmış bir kitap tartışma olayı kalmamış hiç. Bu konuda kendimi de eleştiriyorum, ben de ne yazık ki zamansızlıktan kitap okuyamadığım için bir katkıda bulunamıyorum. Derdimi inşallah bu konuda yanlış anlaşılmadan anlatabilmişimdir.
Ayrıca bugünkü Yüzüklerin Efendisi ve Yerdeniz gibi eserleri sevmediğini, abartıldığını söyleyen arkadaşı tebrik ediyorum. Düşüncesini gayet açıkça yazmış. Aslında buradan bir tartışma başlatmış arkadaş, neden sevmiyorsun? beklentin ne? ne eksiklik görüyorsun? ya da sadece zevk vermediğinden mi?
Kitaplar, filmler, diziler vs bizim ortak paylaşımımız. Sonuçta burası kültür platformu. Ayrıca da buraya önem veren yayın evi yetkilileri, çevirmenler var. Başka bir yerde bulunmaz bir şey bu.
Zümrüt Apartmanı tartışması diyorum ve başka bir şey demiyorum. Tartışma bir süre sonra rayından çıkarak insanların birbirlerine “Demek ki sen pedofiliyi destekliyorsun!” ithamlarında bulunmasına kadar gitti.
Konunun ağırlığını kaldıramadığımdan ötürü saçma şeyler söylemiş olabilirim, bunu kabul ediyorum.
Ben bu tip tartışmaların tekil konu üzerinden değil de “Hangi kitabı okuyorsunuz?” konusunda olduğunu düşünüyorum. Karşılıklı taraflar saldırgan olmayı bırakabilirse daha kaliteli tartışmalar da yapılabilir. Yazım diliyle yapılan bir tartışmada mimik, ses tonu gibi şeyler olmadığı için karşımızdakini o an içimizde köpürmüş olan hınçla okuyoruz. İçimizdeki hıncın ses tonu da o kadar ters ki karşı tarafı anlayamayıp saldırıyoruz.
Ben belki defalarca “Herkesin yaşam tarzı, hayattan veya kitaptan beklentisi farklı olabilir.” diye dedim. Bu kişinin kendi karakteristik özelliğine göre okuduğu eserde veya baktığı eserde -ya da hangi sanat dalı olursa olsun- değişiklik gösterecektir. Duygusal bir karakter dram hikayelerine tepki verecektir ve yüreği parçalanacaktır fakat acımasız bir kişi bu yapıtı başarısız bulacaktır. Herkesin hayata bakış açısı değişik.
Linç kısmı bir yana karşımızdakini ikna etme veya bir eserin güzel olduğuna dair onu inandırma çabamız sinir bozucu. Diğer açıdan ben falanca eseri abartılmış buluyorum diyen kişi de hatalıdır çünkü ortaya bunu atıp çekilir. Oysa falanca eseri ben abartılmış buluyorum çünkü bıdı bıdı sebeplerden ötürü bana çok dandik geliyor dese hiç kimse ona saldırmaz. Katılıp katılmadığını belirtmekte herkes özgürdür. Saygı duymak gerekir.
Mesela ben Locke Lamora’yı seviyorum. Sıkıcı bulduğum yanları var ama kurgu bakımından gerçekten ters köşeleri bol olan, karakteri cin fikirli kimseler olan bir kitap fakat @Ufuk beğenmedi ve devam da edemedi. Gayet güzel fikirlerimizi çarpıştırdık. Keza @alper ile Turuncu Kitaplar konusunda da ters düşüyoruz ama ikimizden biri diğerine asla saldırıp öfke yağmuruna tutmuyor. Nitekim benzer tartışmalar Ursula için açtığım inceleme konusunda da oldu. Belgariad da olabilir. Ben bu forumda çokça kitap üstüne tartışma yaptım ama kimsenin kırıldığını sanmıyorum. Herkes birbirine sonunda saygı duyduğu sürece tartışmalar olur. Aksi halde bir yere gelemeyiz. Benim asıl garip bulduğum burada yüzlerce kitap okumuş, belli bir yaşa gelmiş insanların tartışmayı nasıl bilmediği. Elbette öfkelenebiliriz ama yazım dilinde karşımızdakine ekstra anlayışlı davranmalıyız çünkü belki de karşımızdaki insan çok dingin bir şekilde mesajlarını yazmış olabilir. Tartışmaların kişiselleşmesi ve ikili sürtüşmeler bizim huzurumuzu bozan.
Bunu kendimce açıklıyorum ama buraya yazmayacağım. Yine de bu tip mesajlar araya girmese bile kusurlu. Yukarıda da dediğim gibi sebeplerini söyleyerek bunu ifade etse çok güzel tartışmalar döner. Özellikle kendi başlığı olan eserlerde ben böyle tartışmalar olsun isterim. Okuyacak olan kişiler ona göre hareket edebilir.
Bu yorumunuzu okuyana kadar bu kitabı buraya yazmam gerektiğini fark etmemiştim. Kesinlikle katılıyorum. İlk olarak kitabı kesinlikle çocuklar okumamalı. Kişiden kişiye farklı etki edebilir ama ben Alice’i çocukken okusaydım bir daha elime kitap almayabilirdim. İkinci olarak da neden bu kadar sevildiğini hala anlamıyorum.
Belki 10-12 yaş bir kitle için yazıldığı ve herkes tarafından sevildiği için o balon hiç gökten aşagı indirilemiyor.
Bu başlık cidden zıvanadan çıktı ya.Gıcıklık olsun diye mi en değerli eserler bile gömülüyor anlamıyorum.Her kitap farklı kitle,yaş,duygu yapısı ve hatta ve hatta o bölgeye özel yazılmıştır.Bu başlığa artık bakmamaya karar verdim.Gerçeklikten uzakta yorumlar yapılıyor.
ve ayrıca yazıldığı dönemi de unutmamak gerekiyor. Örneğin Guliver’in gezilerini biz bugün çocuk ya da macera romanı olarak okuyoruz ama roman politik hiciv romanıdır.
Lewis Carroll’ın (gerçek adıyla Charles Lutwidge Dodgson) “Alice Harikalar Ülkesinde” adlı yapıtı yayımlandığı 1865 yılından beri okunmakta, sayısız dile çevrilmekte (yalnızca Türkçe’de otuzdan çok değişik baskısı var), popülerliğini hiç yitirmeden dünya yazınındaki yerini korumaktadır.
Böyle bir yapıtı “balon” olarak nitelemek içim sağlam kanıtlar sunmak gerekir. Kişi olarak beğenmeyebilirsiniz o başka… Beğenmemek başka şeydir, “balon” olarak nitelemek başka şey…
Çıktığı zamana göre yenilikçi olabilir, türe birçok trope kazandırmış da olabilir ama bana okurken “vay canına” dedirtmedi(çıktığında okusaydım veya ilk kitaplarımdan biri olsaydı dedirtirdi). Fantastik/bilim-kurgu okurken de aradığım tam olarak o. İlk 2 kitabını okudum ve asıl şikayetim çok kısa ve yalın olmaları. Temalar güzel (ilk kitaptaki taoizm, ikinci kitaptaki cinsiyetçilik gibi) ama keşke 100 sayfa değil de 300-500 sayfada daha doyura doyura anlatsaymış bu hikayeleri.
Uzunluklarına göre güzel kitaplar ama kimseye “mutlaka okumalısın” demem.
Bence Adolf Hitler’in Kavgam kitabı balonun önde gidenidir. İlk basıldığı zaman okunmayan kitap, yazarının narsist bir kişiliğe sahip olması nedeniyle kitabı okunmadığı için çıldırıp soykırım yapmasıyla anca popüler olabildi.
Tüm önemli eserler eserler balonmuş bu başlığa göre. Biraz da ben trolleyeyim.
Gördüğüm kadarıyla bu başlıktaki en büyük “balon”, insanlar.
Daha, klasik mertebesine ulaşmış bir kitabı eleştirecek doğru düzgün 2 cümle kuramıyorlar ama balon olan kitaplar, tabii yerseniz.
Keşke bu forumda, en azından belli bir seviyede eleştiri kültürü olsa.