Dedektif Sunay Kanmaz: Ataköy Cinayetleri 3. Bölüm: Katilin Notu

tumblr_nhyt58AeB81sin489o1_500-03

Ataköy Cinayetleri Tanıtım

Bir köprü hayal edin! Köprünün bir ucu sizi gri renkli kaosun ortasına sürüklerken, diğer ucu ağaçlarla bezenmiş, yeşil renginin verdiği huzura sürüklüyor… Evet, bahsettiğim köprü Şirinevler ile Ataköy arasında yer alıyor. Şirinevler her zaman hareketli, her zaman renkli ve her zaman kaos dolu… Ataköy ise sessiz, sakin, daha çok emekli insanların yaşadığı bir yer. Ama bir gece yarısı…

Bir gece yarısı huzur dolu sessizlik bir kadının acı feryadıyla yırtılır. Ataköy'ün huzuru o geceden sonra yerini büyük bir dehşete, korkuya bırakır… İlk önce kimse ne olduğunu anlamaz ama bilirler, büyük bir lanetin pençesinde olduklarını bilirler… Artık geceleri kimse evinde huzurla yatamaz hale gelir, çünkü gece yarısı sokaklarda acımasız bir katilin dolaştığını bilirler…

Bu korkunç gizemi aydınlatabilecek, son derece zeki olan katilin karşısında durabilecek tek birisi vardır… Dedektif Sunay Kanmaz. Keskin zekalı katille bir nevi satranç oynarlar, karşılıklı hamleler yapılır… Olaylar karışınca, bu korkunç oyun ölümün soğuk elleri üzerinde oynanmaya başlanır.

Korkutucu cinayetler, keskin zekalı bir katil

Bölümler aşağıda, yorum kısmında

1 Beğeni

Hikayenin 1. Bölümü Travmayı, en geç Cumartesi gününe kadar paylaşacağım :slight_smile:

Öykü isimlerine ek olarak Dedektif Sunay Kanmaz yazarsan hem ulaşılması kolay olur hem de markalaşma yolunda hızla ilerlersin=) Sabırsızlıkla bekliyoruz öykünü…

1 Beğeni

Yorumunuz için teşekkür ederim :slight_smile: Hikayenin başına Dedektif Sunay Kanmaz yazmayı düşünüyordum zaten ama unutuyordum :smiley: Başlığı düzelttim

1 Beğeni

Dedektif Sunay Kanmaz: Ataköy Cinayetleri 1. Bölüm: Travma

“Dün gece bulunan üçüncü cesetle birlikte cinayetlerin bir seri katil tarafından işlendiği kesinleşti” Ekrem endişeli bir ses tonuyla konuşuyordu “Dosyayı bana verdiler, olayla ben ilgileneceğim”

Sunay başını geriye yaslamış vaziyette, gözleri kapalı bir şekilde Ekrem’i dinliyordu. Yüzündeki anlamsız gülümsemeyi saklamaya çalışarak “Oysa ilk iki cinayetle, bir seri katilin ortada olduğu aşikardı” dedi… Ardından oturduğu eski koltuğun gıcırtıları eşliğinde yere eğildi, koltuğun altına zulaladığı gazeteleri çıkardı. " İKİ HAFTADA İKİ CİNAYET" Sunay gazetenin manşetini okuduktan sonra, manşetle ilgili haberi okumaya başladı.

“İstanbul’un en sakin semtlerinden biri olan Ataköy’de iki haftada iki cinayet işlendi. Kurbanların ikisi de orta yaşlı ve kadın. Ayrıca ikisi de sarı saçlı… Kurbanların ilk önce boğazı kesilmiş, ardından kalplerine bıçak saplanmış. Cinayetlerin sebebi hala bilinmiyor. Katil ise yakalanamadı. Yetkililer cinayetlerin bir seri katil tarafından işlendiğinden şüpheleniyorlar; Ataköy halkı korku içerisinde”

Sunay haberi kısaca özet geçtikten sonra, “Tüm haber siteleri, tüm gazeteler bu olayı yazıyor. Dün gece bulduğunuz cesette çoktan basına düşmüştür… İnsanlar korkacak, korkularını bastırmakta zorlanacaklar” dedi. Ekrem cebinden sigara paketini çıkardıktan sonra, umutsuz bir şekilde “Maalesef haklısın, insanlar büyük bir korkuya sürüklenecek ve haklılalar”

“Pekala! Ekrem, şimdi bana katil hakkında düşüncelerini söyle? Sence cinayet sebebi ne?”

“Bilemiyorum… Üç kadında sarı saçlı, orta yaşlı, 1.65 boylarında ama aralarında herhangi bir bağ yok… Hepsi sadece iki hamle almış; ilk önce boğazları kesilmiş, ardından kalplerine bir bıçak sokulmuş ve hiç boğuşma izi yok. Cinayetleri işleyiş tarzı onun imzası gibi ama kurbanlarını neye göre seçiyor anlamadım… Sen neler düşünüyorsun?”

“Bana kalırsa, katil 30 ila 40 yaş aralığında bir erkek. Tahminime göre 1.80 veya 1.85 boylarında, uzun sayılır. Gücünü kontrol edebilecek kadar spor yapıyor. Ayrıca, büyük bir ihtimalle yakışıklı… Ve çok aşık; cinayetlerin sebebi yaşadığı bir travma olabilir”

Ekrem yerinden fırladı. Evin içinde bir ileri, bir geri yürüyerek " Henüz kurbanları, olay yerlerini incelemedin; katil hakkında nasıl nokta atışı yapıyorsun?" dedi. Sunay yeşil renkli koltuğun, kahverengi kollarına ellerini vurarak konuşmaya başladı…

“Üç kurbanda sarı saçlı, 1.65 boylarında, üçü de birbirine benziyor. Sence katil tesadüfen mi denk getirdi bunları? Hayır! Geçmişte bir kadın yüzüne travma yaşamış ve travmanın sonunda cinayet işlemeye başlamış bir sürü katil var… Bunlardan en ünlüsü Ted Bundy. Kurbanlarını düz taranmış siyah saçlı kadınlardan seçerdi. Neden mi? Onu terk eden sevgilisine benzedikleri için! Tarihte bunun gibi birçok örnek var. Bizim katil kurbanlarını rastgele seçmiyor, belli bir profile uyan kadınları seçiyor… Bu da bize kısmen dahi olsa travmatik bir olay olduğunu gösterir. Kurbanlarını 30 ila 40 yaşları arasındaki orta yaşlı kadınlardan seçiyor çünkü ona travma yaşatan kadın şuan bu yaş aralığında, bu da bize katilin yaşı hakkında bir bilgi veriyor. Birinin boğazını kesmek oldukça zordur ama katil bunu tek seferde yapabiliyor, demek ki; gücü kuvveti yerinde, kurbanlarını öyle bir kavrıyor ki henüz boğuşmalarına izin vermeden işlerini bitiriyor. Katil yakışıklı bir adam; gecenin bir yarısı yanına yaklaştığı kadınları tedirgin etmiyor, onlarla konuşuyor, onları yakışıklılığı veya masum suratıyla etkiliyor ve en savunmasız hallerinde…”

“Tamam tamam. Şimdi ne yapacağız?”

“Travmatik sancılar yaşayan ama ardında hiç iz bırakmayan zeki bir katille karşı karşıyayız.
1.80 boylarında, spor yapıyor ve yakışıklı… Ülkede bu profile uyan bir sürü erkek var; onu yapacağı hatalar sayesinde yakalayacağız… Bunu söylemek çok acı ama katilin yeni bir cinayet işlemesini bekleyeceğiz”

2 Beğeni
  1. Bölümü yarın akşam veya Pazartesi günü paylaşacağım :slight_smile:

2. Bölüm: Ataköy’ün Dehşeti

Ekrem tekrar yerine oturduktan sonra “Şimdiden üç tane masum kadın öldü. Katil ardında hiç iz bırakmadı! O hayvanın bırak cinayet işlemesini, dışarıda dolaşmasını bile istemiyorum!” dedi. Sesinde merhamet, acı ve kin saklıydı; devam etti “Sunay, senin gibi duygularından arındırılmıış olmak isterdim”

Sunay sadece sustu, Ekrem’in yüzüne sertçe baktı. Aklından milyon tane düşünce geçiyordu ama arkadaşını kırmamak adına kelimelerini tartarak konuşmaya başladı “Ne sanıyorsun beni; duygusuz, kalbi olmayan, insanların öldürülmesinden zevk alan biri mi? Duygularımı göstermiyor olmam beni duygusuz biri yapmaz! Ölen üç masum kadın, onların ailesi, onların arkadaşları benim de içimi yakıyor ama öfkem… Eğer öfke duygum mantığımın önüne geçerse katili yakalayamam” dedi

İkisi de sustu. Karşılıklı oturuyorlardı. Ekrem ve Sunay yıllardır birbirini tanıyordu ama Ekrem hala Sunay’ın duygularını çözememişti. Sunay her daim buz kadar soğuk ve sert görünürdü… Ama gerçekler öyle değildi. Sunay sadece duygusuz rolüne bürünüyordu, bunu yapmazsa detayların içinde boğulacağını biliyordu… Sessizliği bölen Ekrem oldu

“Pekala! Katil neden tüm cinayetlerini Ataköy’de işliyor? Ardında iz bırakmayacak kadar zeki bir katil, neden kendini dar alanda sıkıştırıyor?” diye sordu.

“Çünkü” dedi Sunay " Katilimiz aslında sandığın kadar zeki değil! Kurbanlarını sadece Ataköy’de seçiyor, çünkü Ataköy’ü çok iyi biliyor. Eğer farklı yerlerde cinayet işlese yakalanacağını biliyor"

“Daha önce hiç Ataköy’e gittin mi?” diye sordu Ekrem

“Evet, gittim. Yıllar önce bir kadının pahalı bir kolyesi çalınmıştı, hırsızı yakalamıştım. Ataköy gündüzleri sessiz, geceleri daha da sessiz oluyor. Daha çok emekli insanlar ve onların çocukları yaşıyor”

Ekrem saatine baktı. Saat 14:56’ydı. Ekrem koltuğun üst tarafına bıraktığı paltosunu aldıktan sonra “Gitmem gerekiyor” dedi; evden çıkacağı sırada “Akşam olay yerlerinin ve kurbanların fotoğraflarını getirir misin?” diye sordu Sunay. Ekrem “tamam” dercesine başına salladı.

Ekrem evden ayrıldıktan sonra Sunay, çalışma masasının başına geçti. Siyah deri kapaklı not defterininin boş sayfasına “Ataköy’ün Dehşeti” diye başlık attı; altına ise şunları yazdı;

"Travma yaşayan, psikolojisi bozuk, insani duygularından arınmış bir seri katil; ardında iz bırakmayacak kadar zeki… İçine kapanık olması muhtemel. Sadece Ataköy’de cinayet işliyor. Cinayetlerini sıradan saldırılarla değil, kendi tarzıyla işliyor; ilk önce boğaza derin bir kesik, ardından kalbe bir bıçak darbesi"

Notlarını aldıktan sonra masanın başından kalktı. Üstünü değiştirip dışarı çıktı. Sunay eğer tek başına dolaşıyorsa muhakkak müzik dinlerdi, bu yüzden yanında her daim kulaklık dolaştırırdı; yine kulaklığını takmıştı. Sunay elleri ceplerinde kalabalığın arasına karışmıştı çoktan… Amacı son kurbanın bulunduğu yere gidip, yüzeysel bir şekilde inceleme yapmaktı. Yürerek giderse önünde 1 saatlik yol vardı; yürümeyi tercih etti…

Olay yerine geldiğinde etrafta habercileri gördü, hepsi akşama kadar çekimlerini bitirip ana habere yetiştirmeye çalışıyordu. Haberciler Sunay’ı görünce hemen tanıdılar. “Sunay Bey bu olayla da siz mi ilgileneceksiniz?” “Efendim, bir seri katille mi karşı karşıyayız?” Gibi sorulara maruz kalıyordu. Sunay bütün soruları cevapsız bırakıp etrafı incelemeye başladı. Sunay etrafında az sayıda bina gördü. Hala olay yerindr inceleme yapan memurları görünce

“Etraftaki kameraları incelediniz mi?” diye sordu babacan bir tavırla

_Memurların en genci “Etrafta zaten fazla bina veya dükkan yok; 4 kamera tespit ettik, onlarda burayı çekmemiş” dedi. _

“Pekela” deyip yanlarından ayrıldı.

Sunay gözlerini kısarak etrafına baktı “Burada bir şey bulamayacağım!” dedi ve oradan ayrıldı. Evine doğru yol aldı. Hemen çalışma masasının başına geçti “Ataköy’ün Dehşeti” adlı başlığın altına

“Katil Ataköy’ü çok iyi biliyor; nerede kamera olduğunu, nerede olmadığını, nerenin ıssız olduğunu… Her şeyi biliyor” yazdı. Ardından saatine baktı, 19:36’ydı. Ekrem’in getireceği fotoğraflar ona çok fazla ipucu verecekti; Ekrem’i daha fazla bekleyemeyerek cebinden telefonunu çıkardı.

"Alo. Ekrem bu akşam fotoğrafları getireceksin, değil mi?

“Şuan yan koltukta, bir zarfın içinde duruyorlar; yoldayım”

Yaklaşık yarım saat sonra Ekrem gelmişti. Sunay hızlıca Ekrem’in elindeki zarfı kaptı. Ekrem telaşla “Dikkatli ol! Onları geri götürmem lazım” dedi. Sunay masanın üzerine fotoğrafları dökmüştü çoktan… İlk önce kurbanların fotoğrafına baktı. Sarı saçlı, beyaz tenli kadınlardı. Boğazları çok derinden kesilmişti, Sunay “Bu nasıl bir öfke böyle” dedi. Her kurbanın ilk önce normal hallerine, ardından ölü hallerine baktı “Bir daha eskisi gibi gülemeyecek, aileleri ile sarılamayacaklar” dedi. Sunay buz gibi bedenin ardında oldukça duygusal bir insan saklıyordu; belkide bunun sebebi yıllar önce yaşadığı olaylar yüzüneydi… “Tamam” dedi Ekrem’e dönerek “Fotoğraflardan bir şey çıkmayacak!” Fotoğrafları tekrar zarfa koyduktan sonra

“Ee ne yaptın bugün” diye sordu Ekrem

“Dün gece cesedini bulduğunuz kadının olay yerini incelemeye gittim ama bir şey bulamadım”

“Kayda değer bir şey bulunsaydı sana söylerdim zaten”

Katil hakkında çok az bilgiye sahiplerdi. Sistematik bir seri katil Türkiye’nin alışkın olmadığı bir şeydi; insanlar dehşete düşecekti. Ekrem “Eve gitmekle uğraşmayayım, bu akşam burada kalabilir miyim?” diye sordu. Sunay “Bazen çok saçma şeyler soruyorsun” dedi.

22:48 gibi Ekrem’in telsizine bir cinayet anonsu düştü. Sunay ve Ekrem dikkatlice anonsu dinlemeye başladı. Ataköy’de yine ceset bulunmuştu… Sunay ve Ekrem hemen evden ayrıldılar

2 Beğeni

Konu kıyısından köşesinden Ataköy / Şirinevler, tek köprüyle ayrılan iki ayrı medeniyet temasına bağlanacak mı çok merak ediyorum. :slight_smile:

1 Beğeni

Dedektif Sunay Kanmaz: Ataköy Cinayetleri 3. Bölüm: Katilin Notu

Ekrem arabayı olabildiğince hızlı sürüyor, Sunay gözünü kırpmadan dışarıyı izliyordu. Ölümün soğuk sessizliği arabanın içindeydi. Acımasız bir katil dört masum kadının hayatını çalmıştı… Her zaman olduğu gibi sessizliği Ekrem bozdu.

“Daha dün yeni bir ceset bulmuştuk… Katil haftada bir cinayet işlerken, iki günde iki cinayet işledi. Ne yapmaya çalışıyor?” diye sordu.

Sunay gözlerini pencereden ayırmadan “Öldürmenin tadını aldı, öldürmenin onu rahatlattığını keşfetti… Bu ona hata yaptıracak” dedi, ardından devam etti “Olay henüz yeniyken inceleme yapacak olmam büyük şans”

Ölüm sessizliği yeniden çökmüştü. Ekrem arabayı biraz daha hızlandırdı. Yaklaşık 45 dakika sonra olay yerine gelmişlerdi. Olay yeri tamamen karanlıktı, sokak lambası tam olarak aydınlatmıyordu. Kuytu sayılabilecek bir yerdi, görünen ağaçlardan başka bir şey yoktu… Etraf polis şeridiyle kapatılmıştı, görevlilerin haricinde kimse şeridin arkasına geçemiyordu. Ekrem ve Sunay hemen arabadan indiler. Meraklı insanların oluşturduğu kalabalığın arasından şeridin diğer tarafına geçtiler. Olay yeri inceleme ekibi çoktan delilleri toplamaya başlamıştı. Ekrem ve Sunay’da eldiven taktıktan sonra cesedi incelemeye başladılar. Sunay dikkatlice kurbanın vücudunu inceliyordu “Görünürde darp yok” dedi. Ekrem heyecanla “Sunay kadının saçlarının arasına bak!” diye haykırdı. Sunay hemen denileni yaptı. Kurbanın saçları arasına tel tokayla bir kağıt sıkıştırılmıştı. Sunay dikkatlice katlanmış kağıdı yerinden çıkardıktan sonra açtı. Ayağa kalkıp notu okumaya başladı.

“Dedektif Sunay Kanmaz senin büyük bir hayranınım. Bu akşam ana haberlerde seni görünce kendimle gurur duydum. Dikkatini dağıtmamak adına hemen bir cinayet daha işlemek istedim… Tabii bir de nefes almak kadar ihtiyacım haline geldi öldürmek. Bundan sonra seninle bir satranç oyununa oturacağımız için sevinçliyim”

Sunay notu okuduktan sonra bir şey demedi, sadece gülümsedi. Ekrem buz gibi suratıyla “Hayvan herif!” dedi. Sunay cebinden telefonunu çıkarıp mektubun fotoğrafını çektikten sonra “Mektubu yanımda götürmeme izin vermezsin herhalde, bu yüzden fotoğrafını çektim” dedi, ardından devam etti “Sanırım burada benlik bir iş yok. Ben eve gidiyorum” dedi. Ekrem telaşla “Hiç bir şey demeyecek misin?” diye sitem etti. Sunay “Yarın sabah bana uğra” dedi ve Ataköy’ün karanlığında kayboldu.

3 Beğeni