Efendim, malumunuz; evvel zaman içinde, kalbur saman içindeymiş, bunu bütün çocuklarla bütün masal anlatanlar bilirmiş. Bu masala böyle başlamayı murat etmiştik. Lakin başımıza gelecekleri bilemedik. Tam ağzını gevşetmiştik ki tekerleme torbasının, bir feveran, bir vaveyla koptu ki sormayın. Çıkarmak için tekerlemelerden birini dışarı, elimizi atmamıza kalmadı; hepsi bir yerden çıkardılar başlarını. Birine uzansak diğeri boyun… (DEVAMI…)
İlk paragraflarda ilerlerken, masal tamlaması tarlasının tam ortasına düştük dedim kendi kendime.
Yani ne desem bilmiyorum ki, bu nasıl bir kaynaştırmadır, nasıl bir kolaj bu! Birbiriyle alakasız birçok şey iç içe ama bir o kadar uyumlu. Tatlı mı talı bir dil de cabası. Bu yaşta bana akşam akşam masal okuttunuz. Alacağınız olsun.
Masalları çok severim. Türk masalları da dahil Dünya masallarını olabildiğince elden geçirmişliğim var. Tam eski bir Türk masalının içindeyim derken gezegenler, galaksiler girdi işin içine. Bu sentezi çok beğendim. Cesur bir hareket olmuş, çünkü konsept itibariyle birbiri içinde erimeme ihtimali vardı bu iki ayrı dünyanın ama öyle olmadı. Soluksuz okudum hikayeyi bu sentezi deneyimlemek ve masalın sonunu getirmek için. Tıpkı gene eski masallarda olduğu gibi yıllara yayılan tekerlemelerle sonlandırılmış ve masala yayılan seviyeli mizahla okuması keyifli bir yapıttı. Emeğine sağlık.
Öncelikle bu öyküye içten bir özen gösterdiğini okuyanların rahat bir şekilde anlayabilecğeini söylemeliyim. Hikayelerimi türk mitolojisi temelli kurduğum bir dünyada anlatmaktan hoşlandığım ve bu bağlamda akademik litaretürü bile taradığımdan diğer okuyuculara “özen” olarak görülenin arkasında bir “araştırma” olduğunu görmek beni çok sevindirdi. Bu sevinci ise yazdıklarının ilgi alanıma yakın olmasından ziyade, yazma eylemini layıkıyla yapmayı önemli göen bir yazar ile karşılaşmış olmamdan kaynaklandığını da hemen buraya not edeyim. "
Atın iyisi dorudur, yiğidin iyisi de deli dolu. Güz kara, sert, güçlü ve adaletli yiğitlere deli derler, eskilerin ağzındaki deli dumrul ifadesi bu yüzden kullanılmaktadır. Bu sebeple yazdığın yüzümü güldürdü.
Sevgili @Dipsiz,
Güzel sözlerin için çok teşekkür ederim.Çok mutlu oldum.
Yerden göğe kadar haklısın. Öykü yazma aşamasında yapılacak araştırmanın önemine ben de inanırım. Ancak bu öyküyü yazarken, özel bir araştırma yapmadım; bütün bu bilgiler çocukluğumdan beri hafızamda birikti.
Okumayı öğrendiğim günlerden bu yana Türk masallarını okurum. Tekerlemeler başta olmak üzere detaylarıyla hatırlarım. Hepsinin tadı damağımdadır.
Deli Dumrul en sevdiğim Dede Korkut hikâyesidir.
Belirttiğin gibi Zümrüt-ü Anka Kuşu ile birlikte öyküde adı geçen bütün kişilerle yaratıkları, Türk masallarından biliyoruz.
Ne kadar hoş bir söz.
Türkçe, ne kadar güzel bir dil. Deli sözcüğünün delikanlıya kattığı anlama hayranım.
Bu nedenle, hikâyede Deli Dumrul’un geçenden beş, geçmeyenden on akçe almasını yiğitliğine hiç yakıştıramam ama vardır her zaman Dede Korkut’un bir bildiği.
İltifat için çok teşekkür ederim ama “geçenden beş, geçmeyenden on akçe kesmek” benim buluşum değil, Dede Korkut’un hikayesinde Deli Dumrul öyle bir kişi.
Sevgiler.
Masallar güzeldir, umut ettirir, iyiler kazanır ve kötülere/karanlığa karşı doğru ve erdemli olanı yapmak için yol gösterir. Bunu yaparken de süslü bir dile değil hayal gücüne başvurur. Bu ayki öykünde bu yüzden güzeldi.
Sevgiler
Dipsiz
Canım Gaye,
Çok teşekkür ederim. Değer kattın. Mahcup oldum.
Ben her okuduğumda düzeltilecek bir yığın şey buluyorum.
İyi ki de buluyorum.
Sevgilerimle.
İlk iki paragraftaki tekerlemelerle başlayan gülümsemem, Zümrüd-ü Anka’nın vejeteryanlığa kahkahaya dönüştü.
Bu ay bayağı bir öykü okudum ve kendim dahil büyük çoğunluğumuzun anti öğelerle masal anlattığımızı gördüm. Dolayısıyla senin masalın temaya gerçekten aradığı kanı verdi.
Çok eğlendim okurken, merakla da sonunu bekledim. Sonundaki mesajı da dozajında ve gerekli buldum.
Bu ay nadir denk geldiğim masal gibi masallardan. Gerçekten çok güzel, akıcı bir şey koymuşsunuz önümüze. Doya doya okudum ve çok beğendim. Ufak hatalar okumayı ufacık kesiyor ama onları da siz zaten on kere bulmuşsunuzdur.
Elinize sağlık.