Düşmüyor

Merhaba:
Aşağıda yazdıklarımın arasında bazı kelimeler rahatsız edici olabilir. Hoşgörünüze sığınıyorum. Yaşanmıştır

“Anne, düşmüyor” dedi tuvaletteki çocuk. Önce odada karşılıklı iki çekyatta oturan iki kişi bir şey anlamadı, belki de duymadılar ki anlasınlar. İkisi de ellerinde telefon kendi dünyalarına dalmıştı. Yine de oğulları seslendiği için alışılmış bir şekilde cevap verdi anne,
“Ne düşmüyor oğlum” dedi tekdüze bir tonda.
“Kakam düşmüyor” dedi tuvaletteki çocuk.
“Dalga geçme anneyle” dedi kadın. “Nasıl düşmez”
“Düşmüyor, düşmüyor” ses bu defa kızgındı sanki.
“Tamam, çocuğum” dedi anne. Diğer çekyatta oturan kocasına bakarak ve ekledi
“Hadi hayatım bu defa sıra sende.”
“Ben bütün gün direksiyon salladım” dedi koca cevaben. Sesinde hafif sitem vardı.
“Biz de oturmadık her halde, temizlik, yemek, bulaşık, bir de çocuk, evin işi biter mi? Dedi anne. Onlar kafalarını telefondan kaldırmadan birbirlerine cevaplar yetiştirirken içeriden tuvaletten gelen ses biraz daha yüksek bir şekilde tekrar geldi.
“Anne, baba kakam havada duruyor düşmüyor” O zaman anne çocuğunun ne kastettiğini anlamıştı yo yoo anlamamıştı
“Ne demek kakam düşmüyor” dedi anne nasıl olduysa ilgisini telefonun renkli ekranından koparabilmişti.
“Biraz daha gayret edersen düşer” dedi baba hala gözü telefondan izlediği kısa videodaydı.
“Ne olur Oğlunla bir kerede sen ilgilensen” dedi anne
“Ben herkesten fazla seviyorum oğlumu ama yorgunum” dedi baba
“Sana sevmiyorsun diyen olmadı hem sevmek dediğin uzaktan olmaz” dedi tekrar anne.
“Hep böyle yapıyorsun” dedi baba ve söylene söylene yerinden kalktı.
“Hadi be çocuk bitiremedin bir türlü s.çmayı” dedi baba öfkenin getirdiği kabalıkla. Dört yaşındaki oğlunu uzun zamandır oturduğu klozetten kaldırdığında oğlunun doğru söylediğini anladı. Ardından poposundan sallanan bir yün ip gördü. Bir ucu hala içerideydi diğer ucunda da dışkısı sallanıyordu. Önce anlamadı ne olduğunu. Çocuğun dışkısı havada öylece sallanıyordu. Biraz geçince bastı kahkahayı.
“Hayatım gel, gel” dedi baba. Bir yandan çocuğu havada tutuyor diğer yandan gülmekten katılıyordu. Karısı yanına gelince durumu anladı. Oğlu, bir ara elinde makasla yün yumaklarından kalan iplerle oynuyordu.
“Bizim oğlan sanırım annenin yünlerinden bir kısmını yemiş” dedi kocasına kinayi bir şekilde. İnce yün ipin bir ucu içeride bir ucu dışarıdaydı. Kadın gülüyordu ama bir yandan da oğluna fırça atıyordu. “Sana demedim mi bulduğun her şeyi yutma diye.” İğrenerek de olsa ipi tuttu ve çıkardı baba. Kadın sifonu çekti, çocuk rahatladı annesi fazla kızmamıştı…” Bir dakika sonra kadın ve adam tekrar çekyatta oturmuşlardı. Bu defa yan yana aynı yerde oturuyorlardı. Tabii ellerinde cep telefonlarının olduğunu söylemeye gerek yok.