Emek mi? Yetenek mi?

Anladığım kadarıyla yeteri kadar çabalarsak Cem Yılmaz kadar komik, Stephen King kadar güzel hikayeler yazabilir veya Ronaldo kadar iyi futbol oynayabiliriz.

1 Beğeni

“Talent is cheaper than table salt. What separates the talented individual from the successful one is a lot of hard work.”
― Stephen King

2 Beğeni

Kralın ne kadar sistemli çalıştığını biliyorum, örnekleri çok az bu konuda ama güzel hikayelerle ( ilham ya da düşünerek) temel atılmadan neyin üzerine çalışılacak, bina neyin üzerinde yükselecek.

Açıkçası bu konuda da Jim Butcher, Brandon Sanderson ve daha nice yazarın görüşüne katılıyorum: İyi bir yazar en sıradan, saçma veya işlenmiş konuyu bile alıp harikalar yaratabilir. Kötü bir yazar en alışılmadık ve harika fikri bile berbat edebilir.

Yazamayan yazar klişesi mesela en iğrendiğim ve (affınıza sığınıyorum) kabız olduğunu düşündüğüm konudur. Lakin Paul Auster Kehanet Gecesi’nde ve Alex Miller Aşk Şarkısı’nda bu konuyu öyle maharetle işler ki ağzınız açık okursunuz. Bu maharet de benim bildiğim ve görebildiğim kadarıyla çok çalışmak ve deneyimle elde edilebiliyor.

Buna ben de katılıyorum, sadece emekle yani günde 10 saat düşünerek Sanderson’ın bulduğu fikirlerine ve onu işlerken ilmik ilmik ördüğü konu örgüsüne ulaşılacağını düşünmüyorum.

Bu forumda da eminim çok güzel öykü fikirleri olanlar vardır ama onu işlemek de yetenek olduğunu düşünüyorum. Kötü ve iyi yazar orada ayrılıyor.

İşte o yetenek dediğimiz nedir? Tanrı vergisi mi? Genetik yatkınlık mı? Günde 10-15 saat çalışarak elde edilmiş deneyim mi?

Genetik yatkınlık veya tanrı vergisi derseniz, benzer şekilde çok iyi bir sporcunun veya yöneticinin çocuğunun da iyi olması gerektiğini düşünmeliyiz (merhaba monarşi). Kafa-göz dayak yiyerek, yanılarak, hata yaparak, yapılan hatalardan ders çıkararak elde edilen deneyimler bence daha belirleyici. Günde 10-15 saat çalışmanın getirisi de aslında bu: daha fazla hata ve daha fazla doğru yapma. JK Rowling niye 15 kere yazdı giriş bölümünü? İlk yazdığı güzel değil miydi?

1 Beğeni

Siz 10 saat değil 20 saat çalışsanız da Sanderson veya King gibi yazamazsınız.
Bunun sebebi yeteneksiz olmanız değil. Çok farklı sebepleri var;
Türk olmanız, bu ülkede doğdunuz türkçe yazıyorsunuz. Türk yazarlar hedef olmalı. Sanderson’un okuduğu ilham aldığı kitapları okuma şansınız olmadı. Onun aldığı eğitimi almadınız, onun arkadaş çevresine ve ailesine sahip değilsiniz vs vs. Bunlar yetenekten bağımsız şeyler.

Yetenek ve emek dışında etkenler de var başarılı olmak için ama bunları değiştirmek çok zor. Çevrenizdeki insanlar, yaşadığınız şehir hatta ilçe, ailenizin durumu, aldığınız eğitim, bildiğiniz diller vs vs

1 Beğeni

Mükemmeliyetçilik olabilir, aynı giriş bölümünü o şekilde sadece o yazabilirdi. Stephen King Kara Kule gibi güzel eser yazdı ama o giriş bölümünü ne kadar denerse denesin yazamayabilirdi.

Birçok yazarın ilk kitabını okuyoruz ve ne kadar güzel olduğunu görüp şaşırıyoruz. Ama işin doğrusu, bizim ilk kitap olarak gördüğümüz o kitap aslında yedinci veya sekizinci hatta on beşinci kitabı. Öncekiler hep çöpe gitmiş. Bunu birçok yazar söyler. İlk kitaplarını da deneyim olarak gördüklerini söylerler. Birçoğu sonradan bu kitapların basılmasına bile karşı çıkar, beğenmezler.
Rowling’in mükemmeliyetçilik yaptığını değil, ilk taslaklarının berbat olduğunu düşünüyorum. Yaptığı hatalardan ders çıkararak, aynı kitabı 10 kere yazma deliliğinde ısrar ederek Harry Potter’ı çıkardığını düşünüyorum.

1 Beğeni

Suya yazı yazılsa okuyacağımız yazarlar diye başlık vardı. Bu benim için Stephen King, dediğiniz gibi olsa yazdığı her kitap bir öncekinden daha güzel olurdu ama bazı kitaplarını beğenmiyorum. Yine bununla birlikte deneyim üst düzeyde ama ilk yazdığı kitaplar daha iyi olabiliyor.

Biraz matematik diliyle konuşursak emek ve yetenek birbirinin tersiniridir. Türev ve integral gibi. Emek olmadan yetenek olmaz yetenek olmadan emek olmaz Mesela bir müzik enstrümanı, sanatçının yeteneği var ama ilk çalmasında mı virtüöz olmuş yoksa virtüöz olabilmesi için o aleti defalarca mı çalmış? O yeteneği parlatana kadar emekle çalışmıştır.Daha önceki örneklerde Ronaldo ve Messi’den bahsedilmiş. Messi Ronaldo’dan az biraz daha yetenekli olduğu için çalışmıyor mu? Hayır o da çalışıyor. Sadece biraz daha az çalışıyordur. Yani biri olmadan diğeri olmaz. Bence emek ve yetenek birisinden biri olmazsa her ikisi de %0’dır, ikisinden biri bile varsa ikisi de %100’dür.

Emek olmadan yemek olmadığını herkes bilir :slight_smile: ama bazı yetenekler vardır ki paha biçilemez. Öyleleri yüzyılda bir gelirler belki. Bunu sanat alanlarında daha çok görürüz. Bir müzik bestesi, bir resim, bir şiir veya bir kitap. Bazıları eşsiz olur. Yüzyıllarca da unutulmaz. Ama buna rağmen emeğin daha önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü çok yetenekli olup da o yeteneğini heba etmiş, unutulmuş insanlar da var. Sanırım yine aynı noktaya geldik :slight_smile:
Edit: Mimar Sinan gibisi bir daha dünyaya gelir mi acaba? Umarım gelir.

1 Beğeni

Oylamaya katılan ve değerli fikirlerini paylaşan arkadaşlara teşekkür ederim.Ben istatistik uzmanı değilim ama yaptığım basit hesaplara göre arkadaşların %58,05’i Emek ; %41,95’i de yetenek demiş. Tabii ki ikisi birbirinden ayrılamaz ama katılan arkadaşların biraz daha fazlası emek daha önemlidir demiş. Biraz ukalalık yapıp şöyle diyerek sözlerimi sonlandırayım. “Barikayı hakikat Müsademeyi efkardan doğar”. İyi akşamlar

Belki de gelmiştir ama emek sarfetmediği için görmediğimizi nasıl bilebiliriz ki?

Beethoven’ın, Mozart’ın hayatlarını okumuştum. Onlara yetenekli dememek mümkün mü? Adamların nasıl emek sarf ettiğini okuyunca şaşırmıştım. Dediğim gibi biri olmadan diğeri olmuyor. Şimdi okuduğum kitap tam da bunu anlatıyor. Birisi bir şey keşfemiş ama üzerinde çalışmayı bırakmış. Başka birisi bulanın kaldığı yerden devam etmiş ve keşfi o bulmuş gözüküyor. Yazarlar, ressamlar, sanatçılar hepsi böyle ki.

Evet belki de gelmiştir kim bilir…

Güzel bir noktaya değindiniz. Güzel bir fikir olup yeterince emek sarf etmediği için boşa giden yetenekler… Konuyla pek ilgisi olmasa da aklıma Edison-Tesla hikayesi geldi.

Emeğin önemini daha çok görmekle beraber, farklı bir noktaya değinmek istiyorum. İnsanlar ilgi alanı doğrultusunda ilerler, başarırsa bunda iyiyim diye düşünür. Bir yazar belki denese piyano çalmakta çok daha yetenekli olduğunu fark edecek. Çok fazla olasılık var ve biz kendimizi kısıtlıyoruz gibi geliyor. Bazen hiç ilgi alanımda olmayan bir şeyi deneyip aslında yapabildiğimi görünce mutlu oluyorum. Böylece o da ilgi alanıma giriyor.

3 Beğeni

Bu dediğin ile J. K. Rowling’in Güzel Bir Hayat kitabından bir alıntı geldi aklıma.
“Başka herhangi bir alanda başarılı olabilseydim, belki de kendimi gerçekten ait hissettiğim tek alanda başarılı olmak için gereken kararlılığı asla gösteremeyecektim.”

4 Beğeni