Bir çizer olarak, yetenek dediğimiz şeyin aslında sıkılmadan bir konuya odaklanabilmek olduğunu düşünüyorum. Ben sıkılmadan sürekli bir şeyler çizerken diğer insanlar ben bunu yapamıyorum diyerek bıraktılar. O esnada ben de yapamıyordum ama yapmak istediğim için uzun süreler sıkılmadan çalıştım. Şimdi yetenekli oldum
Sonuçta hepsinin toplamı %100 ettiği için hiçbir şey farketmez. %90 emek %10 yetenek de, %10 emek %90 yetenek de sonuçta aynı kapıya çıkar. Yeteneği az olanın yeteneği çok olana göre daha çok emek sarfetmesi gerek o kadar.
Önemli orlan emek ve yeteneğin oranları değil, onların birleşiminden ortaya çıkan sonuçtur. Çünkü bir sanatçının değerini ne kadar yetenekli olduğu veya ne kadar emek harcadığı değil, ortaya çıkardığı eser belirler.
İşte bende onu soruyorum. Ortaya çıkan eserin ne kadarı yetenektir ne kadarı çalışmadır emektir. Oranlarda öylesine verdim. Doğal olarak kimse benim eserimin yüzde otuzu alınteri yüzde yetmişi yetenektir demez.
Bu sorunun öyle net bir cevabı yoktur. Ne sadece emek, ne de sadece yetenek ikisi de yeterli değil. Kaliteli bir ürün ortaya koymak için ikisi de olmalı ama bunun bir oranı olamaz. İkisi arasından hangisi daha ağır basar dersen ben yetenek derim. Çünkü yeteneğin olduğu zaman çok az emek vererek belirli bir kalitede ürün verebilirsin ama çok az yeteneğe sahip olduğun zaman ne kadar çabalarsan çabala kalitesiz bir ürün ortaya çıkar.
@Waxillium’un aklına Messi ve Ronaldo gelmiş mesela. İkisi de yetenekli topçu, ama Messi biraz daha yetenekli. Ronaldo bu aradaki farkı kapatabilmek için çok daha fazla çalışıyor. Ama mesela ligimizde oynayan bir topçu ne kadar emek verirse versin ne Messi ne de Ronaldo olabilir, çünkü onlar kadar yetenekli değil.
Ben de sizin gibi, yetenek olmazsa emeğin yeterli olmayacağına inanıyorum. İnsanlar eğer yeteneklilerse her zaman dikkat çekip değer görürler. Ama yetenek olmadan ne kadar çaba harcanırsa harcansın, insan kendini tekrar etmeye devam edecektir. Bir eşiği aşmak için belirli bir yeteneğe sahip olmak şarttır.
Mesela %100 emekle sallıyorum polisiye alanında güzel eserler verilebilir. Ancak buna yetenek eklendiğini (%1 de olsa) o yazar türü bambaşka bir yere taşıyabilir.
Ne fark eder?
%100 yetenek olsa sizin için ne değişecek?
%100 emek olsa sizin için ne değişecek?
%50 yetenek, %50 emek olsa sizin için ne değişecek?
Herhangi bir sanatla uğraşan bir insan için, özellikle de yolun başındaysa, o sanatın içindeki yetenek payının ne kadar düşük olduğunu düşünürse “bence” onun için o kadar iyi olur. Kimse doğuştan yazmayı bilmez. Öğrenir. Kendini bu konuda eğitir. “Benim bu konuda emeğimden çok yeteneğim var,” dedikçe megalomaniye saplanan çok kişi var. Yaptıkları hataları görmüyorlar. Göremiyorlar, çünkü bu işi yaptıklarına ve etrafındaki insanların beğenisine mazhar olduklarına göre “yetenekliler”. Hem kim onlara yeteneksiz olduklarını söyleyebilir ki? “Ben yetenekliyim, o halde diğerleri kadar emek vermeme gerek yok,” diye düşünen çok kişi var. JK Rowling ilk kitabının ilk bölümünü on beş kez yazdığını söylüyor. Peki ya sadece ilk bölüm için mi bu kadar uğraştı? Ateş Kadehi’nin dokuzuncu bölümünü kaç kere baştan sona tekrar ve tekrar yazdığını hatırlamadığını söylüyor. JK Rowling yeteneksiz mi? Neden bu kadar çok emek sarfediyor olabilir?
Deli gibi çalışmanıza ve emek vermenize engel olacak her türlü düşünce bence sizin zararınızadır ama elbette siz bilirsiniz.
Denklemin iki parçası var: Emek ve Zeka. Emek vermeden bir konuda yetenekli olamazsınız. Zeka ise bu konuyu daha çabuk, daha az emekle kavramanızı sağlar. Çok iyi bir yazar Matematiğe emek verirse çok iyi bir Matematikçi de olabilir.
Yeteneğin tanımını yapmak lazım sanırım. Emek verilerek bir konuda elde edilen kabiliyet veya yatkınlığa yetenek diyorsanız, burada sorun yok. Emek verildikçe herhangi bir konuda insanların gelişeceğini ve daha yatkın olacaklarını inkâr etmiyorum. Tam aksine bunu savunuyorum.
Ancak yeteneği, genetik veya tanrı vergisi yatkınlık olarak tanımlarsanız burada çok büyük bir sorun oluşuyor bence. Kendisinin doğuştan belli yatkınlıklara sahip olduğuna inanan birey söz konusu beceriyi geliştirmek için gerekli emeği harcamıyor. Buna gerek duymuyor. Neden duysun ki? O gerekli emek harcanmadığı için de söz konusu beceri sadece ziyan oluyor.
Yeteneğin olduğu ama emeğin hiç olmadığı durumlarda bile kişi, yeteneği harcanacak da olsa gayet dikkat çekip ön plana çıkabilir. Belki potansiyeline yaklaşamaz ama yine de ortalama üzerinde olacağı ve bunun için bir bedel ödemeyeceği için kârdadır.
Tam tersinde ise, belirli bir yeteneği olmadan insan ne kadar çabalarsa çabalasın, bir bariyeri aşamayacak, kendini tekrar edecek, harcadığı emeğin karşılığını alamayacaktır. Gelişebilmek için eksikleri kavrayıp giderebilmek gerekir. Bu da belirli bir yetenek ister. O yetenek olmadan çok çalışmak malesef harcananın karşılığını alamamaktır.
Yetenek sadece yatkınlık değil, bazen kavrayabilmek, bazen odaklanabilmek olabilir.
Çalışmadan sadece yeteneği sayesinde başarılı olabilmiş 1 kişi bile olduğunu sanmıyorum.
En başarılı insanlar (tabirim için kusura bakmayın) ama “eşek” gibi çalışan insanlar oluyor.
Bunun aynısını Cem Yılmaz ve Aziz Sancar da söylemişti. Aziz Sancar’ın “zekaya inanmıyorum, çalışmaya inanıyorum.Bizi birbirimizden ayıran çalışmaktır.” gibi bir sözü var.
Bırak başarılı olmayı çalışmadan yeteneği ile bir yerlere gelmeyi bekleyenler uyuşturucu, alkol vs. bataklığına düşüyor, depresyondan kurtulamıyor genelde.
Sıfırdan çok yükseklere çıkan insanların hayat hikayelerini okuyun günde 10-15 saat çalışmış hepsi.