En sevdiğiniz görsel sanat hangisi? Resim, tezhip, çini, hat veya kaligrafi gibi.
Benim hat sanatına özel bir ilgim var. Hat sanatı kurallı ama iyi bir hattatın elinde kendine has, eşsiz bir esere dönüşebilen bir sanattır. Ben şahsen kurallar ve sınırlar içerisinde elde edilen eşsizliği daha değerli buluyorum. En sevdiğim hattat Hamit Aytaç’dır. Türkiye’deki bütün hattatların hoca silsilesi Hamit Aytaç’a uğrar. Hatta kimilerinin demesine göre dünyadaki birçok hattat için de bu geçerlidir. Ülkemizin çok kıymetli bir sanatçısıdır. Son olarak kendisinin bir tablosunu paylaşayım:
Genel olarak çok fazla görsel sanatlarla ilgilenmesem de bir ara tablolara çok merak salmıştım. Özellikle yağlı boyayla yapılan tablolar çok hoşuma gidiyor ve bazen dakikalarca aynı tabloya bakıp düşüncelere daldığım falan oluyor. Bu konuda yok denecek kadar kısıtlı bilgim var yalnızca beğendiğim tablolar şunlar;
Dali - Persistence of Memory
Greco - Toledo
Ernst - La Ville Entiere
Monet - Nimphee
Elbette Mona Lisa ya da adını hatırlayamasam da Van Gogh’ un çok ünlü bir tablosu vardı onun gibi sanat dünyası için çok önemli eserler de var ama dediğim gibi bu işin uzmanı değilim yalnızca beni etkileyen tablolar bunlar.
Genel olarak hepsine ilgisi olan nadir insanlardanım. Resim yapmaya yatkınlığım olduğunundan onun dışında pek diğer sanat ürünlerine yorum yapmam fakat özellikle sevdiklerim.
Çini, renklendirme ve özellikle gündelik hayatta mekanı banyo gibi yapmayacak biçimde kullanılırsa mütiş bir etki yaratıyor. Ayrıca ben düzgün tasarımların her zaman değerini koruyan nadir eserlerden olduğunu düşünüyorum.
En sevdiğim eseride bırakayım.
Metal işleme, özellikle bakır işleme taslar, kahve fincanları gibi şeyler çok hoşuma gider. Eski osmanlı dönemı silahlarındaki o ince detaylar aklımı cidden başımdan alıyor.
Ahşap süsleme, sedef kullanımı en sevdiğim olmak üzere özellikle camilerde ve eski yapılarda çok gördüğüm beni oldukça mutlu eden şeyler oluyor. Özellikle evlerin ahşaptan yapılması gerektiğini savunan biri olarak tarzları ve her bir eve karakter katması beni cezbediyor.
Mimari, her şeyi kullanıyor görsel sanatlar içinde ve bunları insanların yaşadığı alanlara dönüştürüyor. Özellikle ülke içindeki sivil mimari örnekleri çok güzel ve fazla bölgesel çeşitlilik ile orada yaşayan insanları o bölgeye uygun evleri düzgün biçimlerde tasarlayıp imkanları dahilinde hayata geçirebilmesi bana çok güzel geliyor.
Resim, elime kalem aldığımdan beri bir şeyler karaladığım ve bu yolla yavaş yavaş okuldaki resim derslerinin faydası ile birlikte kendini keşfetmem ve liseden sonra yapmayı unutup sadece izleyici olmam üzücü ama gerekli bir süreçti. Güzel sanatlar okumayı istemiş ama açlık korkusu ve aile baskısı gibi nedenlerle yanına pek yanaşamamıştım. Ancak bana en çok dokunan eserler.
Genel olarak diğer ülkelerin ressamları çok iyi işler çıkatsalar bile bizimkilerin elinde bi şeytan tüyü var. Eserlerine sanki hayat veriyorlar içine çekiliyorsunuz. Umarım ileride yeni sanatçıların daha iyi eserlerini görmek nasip olur.
Geçenlerde Rüstem Paşa Camii’ne gittik ama camiyle alakalı hiçbir bilgimiz yoktu. Ben hemen tablolara göz atmaya başladım tabii ve gerçekten camii her ne kadar önemli bir sanat eseri olsa da hat tabloları hiç hoşuma gitmedi. Estetik zevksizliğini geçtim hat sanatı kurallarına uygun yazılar bile değillerdi. Daha sonra gittiğim caminin Rüstem Paşa Camii olduğunu ve bu caminin çinileriyle ünlü olduğunu öğrendim. Öyle ki mihrabındaki desenler sadece bu camide varmış. Oysa ki çiniler hiç dikkatimi çekmemişti. O an biraz düşündüm ve en azından çini hakkında da bilgi sahibi olunup gördüğümüz yerlerde güzelliği hakkında yorum yapabilmek gerektiğine karar verdim. Ama doğruyu söylemek gerekirse hala çinilere odaklanamıyorum
Mesela gönderdiğiniz çini örneğinin üzerindeki hat yazısında bulunan hatalar benim etrafındaki o harika sanatı gözden kaçırmama sebep oluyor. Biraz mükemmeliyetçi bir hat sevdalısı olduğum söylenebilir
Herhalde Van Gogh’un “Yıldızlı Gece” tablosundan bahsediyorsunuz. Gerçekten benim de çok hoşuma gidiyor.
Van Gogh’un tablolarını kendine has renklerden tanıyabilirsiniz. Ben resim sanatının uzmanı değilim ama genellikle bir tablo Van Gogh’a aitse onu tespit etmem hiç de zor olmuyor. Bariz bir renk kullanımı ve fırça hareketleri var sanırım.
“Sinema görsel sanat değil miydi?” diye ikilemde kalanlar için şöyle bir güzelleme buldum, kafa karışıklığını giderip açıklama getirmesi adına. Bildiğimiz Plastik Sanatlar imiş bizde görsel sayılan.
Başlıkta “görsel sanat eseri” değil, “görsel sanat” sorulmuş; eserler (ilgili sanatın tercih edildiğini örneklemeksizin) ardı ardına yığılmadan bunu da belirtmek istedim.
Özetle, sinema görsel sanatlara dahil görünüyor. Şu halde, ben tercihimi elbette resim, heykel, mimari ve fotoğraf gibi sanatlardan zaten besleniyor olan ve bunun üstüne film müziği gibi bir melezi bizlere kazandıran sinemadan yana kullanırım. Van Gogh’a tüm gün bakar dururum ama statik, diğer yandan Barry Lyndon’un her sahnesi dinamik bir sanat eseri iken ve kulaklarıma Sarabande çalıyorken, bu en genç sanata sırtımı dönemem (film müziğinden kastım uyarlama değil elbette, özgün eserler: Lyndon’u resim sanatına örnekleme olması adına andım).
Evet, Yıldızlı Gece tablosundan bahsediyordum. Dediğiniz gibi Van Gogh’ un resimlerini ayırt etmek daha kolay oluyor. Sizin gibi bu tabloyu seven çok kişi var aslında ama nedense benim hoşuma gitmiyor. Attığınız 3. tablo çok daha hoş bana kalırsa
En sevdiğin hattat, Hamit Aytaç imiş. Şu linkte, Hamit Aytaç ile yapılmış bir röportaj bulunmakta. Yaşamının son günlerinde, bir hastane odasında yapılmış:
