Tecrit edilmiş yalnızlık rüşdünü ispatlayalı epey olmuştu. Kesif perdeler, tüm olan biteni, yaşamamış ve yaşanmamışlardan gizlerken, kendi içine katlanmış, utangaç bir ruh koca evde kaçacak delik arıyordu.
Yaşlı adamın bedeni, gerçekliğe yeniden biçim vermeyi adet edinmiş zihninin aşırılıklarına ayak uydurmayı bırakalı çok olmuştu. Dizindeki tozu, varlığını sakatlaması endişesiyle bir çırpıda uzaklaştırdı. Sehpanın üzerindeki fırçaya uzanarak dizinden aşağıyı bir güzel temizledi. Yavaş ve isteksizce derin bir nefes verdi. Ardından kısa bir soluk alarak ciğerlerini şişirdi. Elini sağa sola sallayıp söylendi.
“Tedbiri elden bırakacak değilim. Hepsini dışarı veremem.”
Yanındakiler hep bir ağızdan eşlik etti. “Elbette, bu israf olur. Ayrıca pek de riskli.”
Yaşlı adam birden ağlamaklı oldu. Sesi biraz dalgalı çıkmaya başladı. “Dizlerim ağrıyor.” Sonra düzleşmiş dişlerini kuvvetle sıktı. “Aldığım ilaçlar işe yaramadı.”
Yanındakiler hep bir ağızdan eşlik etti. “O halde yenilerini denemeliyiz.”
Gözleri, ölmek üzere olan ateş böcekleri gibi keyifsiz ışıyordu. “Onca şeyin ardından başarısız olmak istemiyorum.”
Yanındakiler hep bir ağızdan eşlik etti. “Uzun bir yolumuz var. Çok şey deneyebiliriz.”
Yaşlı adam yumruk yapıp sağ eline baktı. Hala parmakları kapanıyor ve sarkık derisi düzleşiyordu. Aynısını diğer elinde de denedi. Kafasını kaldırdı. Yüzünde, belli belirsiz bir zafer edası oluşmuştu. “Peki klon sayısı yeterli mi?”
Yanındakiler hep bir ağızdan eşlik etti. “Yenilerini, yine, yeniden yapabiliriz.”
Yüzünde oluşan memnuniyet, yozlaşmış sırların pas tuttuğu nemli duvarlara kadar sirayet edebiliyordu. “Bizi sevdiğimi biliyoruz.”
Yanındakiler hep bir ağızdan eşlik etti. “Bizi seviyoruz.”
Göz kapakları kasıldı. “Pek az insan böylesine derin bir sevginin kölesi haline gelmeden varlığını sürdürebilir.”
Yanındakiler hep bir ağızdan eşlik etti. “Köle değiliz.”
“Dizlerim ağrıyor demiştim! Dizlerim ağrıyor.”
Yanındakiler, bebekleri elden ele taşıyarak yaşlı adamın önüne dizdiler. Bebek olmalarının ötesinde de birbirlerine oldukça benziyorlardı. Sonra hep bir ağızdan eşlik ettiler. “B51, yeni ilaca alerjik reaksiyon gösterdi, elendi. B57, yüksek doz ilaç sonrası dayanamadı, elendi. B60, henüz ölmedi ancak nefes alışında ve kalp atışında düzensizlik var, riskli grupta. B62, bambaşka bir ilaç denemesinin ilk muhattabı oldu, hala hayatta ancak ağrı skalasında ciddi bir düşüş yok, denenebilir.”
Yaşlı adam elini sehpaya vurdu. Salyası damladı. “Daha fazla klon üretin! Ağrıdan kurtulmak istiyorum.”
Yanındakiler hep bir ağızdan eşlik etti. “Eskiler imha edilecek. Yenilere yol açılacak.”
Yaşlı adam kalbini tuttu. Beklenmedik bir sorunun baş gösterdiği her halinden belli oluyordu. Terlemeye ve daha sık nefes almaya başlamıştı.
Yanındakiler hep bir ağızdan eşlik etti. “Düzensizlik baş gösteriyor.”
Yaşlı adamın tüm vücudu kasılıyor ve kıvranıyordu. Oturduğu koltuktan yere düştü ve gözleri dehşet içinde açıldı. Son bir nefes ciğerlerinden uçup giderken dudağını yukarı iterek yakalamaya çalıştı.
Yanındakiler hep bir ağızdan eşlik etti. “A17. Ölüm tarihi 17 Kasım 2018. Öncekilere göre 1 yıl 7 ay 6 gün daha uzun yaşadı. Yeni rekor.”
Derin bir sessizliğin ardından içlerindei en yaşlısı öne çıktı, boşalan koltuğa kuruldu. “Bizi seviyoruz. Daha iyisini yapabiliriz.”
Yanındakiler hep bir ağızdan eşlik etti. “Bizi seviyoruz.”
Yaşlı adam koltuğa iyiden iyiye yerleşmişti. “Eskiler böyle durumlar için ne derdi bir düşüneyim…Tüm ölümler, yalnızlığın size eşlik ettiği ölçüde kalabalıktır. Umarım öte tarafta günahlarından arınabilir.”
Yanındakiler hep bir ağızdan eşlik etti. “Çok günah işledi.”
Yüzünde belli belirsiz bir ifade oluştu. Ne hissettiğine kendisi de pek emin değil gibiydi. “İnsan kendi karanlığına kördür. Doğru yoldan sapmak nasip olmasın.”
Yaşlı adam gülümsedi ve hep bir ağızdan eşlik ettiler. “İnsanın söyledikleri, söylemedikleri, bir de kendine söylemedikleri vardır.”