Fantastik Canavarlar sitesinde tamamını okumak için: Fantastik Canavarlar: Grindelwald'ın Suçları'nı Beğenenler Takımı! (Spoiler'lı İnceleme) – Fantastik Canavarlar
Biz Fantastik Canavarlar: Grindelwald’ın Suçları’nı beğenenler olarak, yorumlara baktığımızda azınlıkta kalsak da, söyleyecek birkaç sözümüz var. İşte bu defa filme olumlu tarafından bakan bir yazıyla –tabii ki spoiler içerdiğini de belirterek- karşınızdayız. Herkes gibi bu filmi kaç senedir büyük bir heyecanla bekliyoruz ancak filme gitmeden önce, gerek Rottentomatoes’da gerek ön gösterimi izleyen bazı eleştirmenlerin filmi… (DEVAMI…)
3 Beğeni
Spoiler spoiler spoiler
Filimde birtek başrol oyuncusu ile aşık olduğu kadın kütüphaneye gittiğinde sıkıldım . Onun dışında filmde pek çok mantık hatası ve baska şeylerin olduğu söyleniyor , doğrudur potterhead olmadığım için ben farkına varamadim ancak filim daha iyi olabilirdi mesela aşk olayları kisaltilabilirdi onu yerine Grindawal karakterine biraz daha derinlik katabilirlerdi biraz daha fazla aksiyon olabilirdi , Nicolas Flamel ( bunda koyayimda farların sevgisini kazanayım diye konulmuş gibiydi) biraz daha adam akili islenebilirdi mesela ateşli ejderhayi farklı bir yolla durdurabilirdi birde son olarak parisin büyülü dünyasına dair cok az şey gördük hiç değilse ateş kadehinde gördüğümüz fransız buyuculuk okulunu görseydik yada fransa ya ait kültürleri buyuylé filan harmanlandigini gorseydik . neyse efendim herşeye rağmen ben filimde sikilmadim atmosferi eglenmem için yetti
Ben de hikayeyi ve karakter işlenişlerini sevdim. İnsanlar İlk defa bir harry potter filminde olayların birçok karaktere bölünerek anlatıldığını izlediği için çok fazla karakter olduğu kanısında bence. Fakat tek bir bakış açısı ve bütünleşik olay işleyişi, harry potter serisinde tüm olaylar harry’nin etrafında dönerken işe yarasa da bu seride işe yarayamaz. Çünkü fantastik canavarlar, Newt ve yaratıklarının hikayesinden daha öte ve karışık. Her şeyin ayrı ayrı ve paralel işlenmesi gerekiyor. Filmin beni tek mutsuz eden yanı teknik detaylardaki farklılıklar ve uyuşmazlıklar. Sanırım biraz da kostümler. Hp serisinden biliyoruz ki büyücü cübbeleri sıradışı olmalılar fakat bu filmde ne cübbe var ne sıradışı kıyafetler. Tıpkı ilk film gibi uzun pardesüleri cübbe diye yutturmaya çalışmışlar. Fakat bunun tanrıçamız rowlingle alakası yok tabi. Hp filmlerinin kostüm tasarımcısı Jenny Temime’i geri getirmeliler. Yeni kadının kıyafetleri de güzel duruyor ama serinin ruhunu bilmediği çok açık.
Aslında filmde eğlendim, beğendiğim ve beğenmediğim yerler var tabii elbette ama asıl sıkıntının süre kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Film karakter yönüyle o kadar kalabalık ki 134 dakika herkesi ve her şeyi layıkıyla anlatmaya yetmiyor, bir yarım saat falan daha olsaydı bence hikayesi bu kadar sıkışmazdı.
Ne yalan söyleyeyim, ben de eleştirileri okuyarak ve beklentiyi düşürerek gittim filme. Bayağı da üzülmüştüm bu kadar az beğenilmesine. Filmi izlerken ruh halim bir anda tersine döndü, müthiş eğlendim. 
Eleştirilerin haksız olduğunu söyleyemeyeceğim, benim de katıldığım pek çok nokta var. McGonagall’ın filmde bu şekilde bulunması gerçekten saçmaydı örneğin. Ara ara kopukluğun yaşandığı, “burada ne oluyor” diye sordurtan kısımlar vardı. Credence’ı bilindik bi büyücü ailesine dahil etme durumu biraz zorlama geldi, üstelik ben de Rowling’in bunları kitap olarak yazmasını ve derinlemesine incelemesini tercih ederdim. Ne var ki rasyonel olarak bu eksikleri görebilsem de duygusal olarak filme ciddi anlamda bağlanmış durumdayım. Tekrar sinemada izlemeyi falan düşünüyorum hatta, ki hiç yaptığım bir şey de değil.
Benim için filmdeki en güçlü unsur oyuncular oldu. Normalde Johnny Depp’e pek bayılmam, Grindelwald olarak seçildiğinde de bayağı söylenmiştim. Bu filmde ettiğim lafları yutmak zorunda kaldım. Rolüne cuk oturmuştu ve cidden etkileyiciydi, örneğin konuşma sahnesinde basbayağı ürperdim. Eğer 20’li yıllarda yaşayan bir cadı olarak o konuşmayı dinleseydim ikinci kez düşünmeden Grindelwald’un safına geçerdim 
Jude Law konusunda bu incelemeye katılamayacağım. Fragmanda gördüğüm günden beri Dumbledore için muhteşem bir tercih olduğunu düşünüyorum, filmde de hayal kırıklığına uğratmadı. Resmen Dumbledore’dan beklediğim zeki göz parıltısını bile yapabiliyor adam, nasıl beceriyorsa. Müşfiklik ve delici bakış konusunda da bir eksiğini görmedim, ne yalan söyleyeyim. Ayrıca sayesinde gözümüz bayram etti. 
Ben de Newt’un gençliğini oynayan kişinin gerçekten iyi bir iş çıkardığını düşünüyorum. Bunun dışında, karakterleri duygusal yönleriyle gösterme açısından çok başarılı bir filmdi. Newt ve Leta sahnelerinde, Queenie’nin (ilk filmdeki favori karakterimdi) Jakob’la tartıştığı kısımlarda, Dumbledore’un Kelid aynasına baktığı sahnede gerçekten duygulandım. Romantik sahneler de çok tatlıydı, herkesin zevkine hitap etmeyeceğini tahmin etsem de. Bir de Leta ölünce Newt’un Theseus’u tuttuğu kısımda gözümde Sirius’un ölümünün ardından Remus’un Harry’ye sıkıca sarılması canlandı 
Benziyordu bence.
Queenie’nin ikna olduğu kısımlarda onun gözünden başkalarının düşüncelerinin gösterilmemesi en rahatsız edici şey oldu benim için. Onu ikna eden fikirleri tam olarak görebilmek isterdim. Şu anda da görüyorum tabii, mantıklı da buluyorum; ama Grindelwald’un zihnini okuyup okuyamadığını merak ediyorum. Film öncesinde okuduklarım yüzünden Queenie’nin değişimine temkinli yaklaşıyordum, çünkü en sevdiğim karakterlerden biri ve yok yere harcanması çok kötü olurdu. Ama bence gerçekten mantıklı bir şekilde gerçekleşti bu değişim. Sadece birazcık daha detay gerekiyor.
Kostüm tasarımını ben de büyücülük dünyasının atmosferine pek uygun bulmuyorum ama şık olduklarını inkar edemem 
üstelik kostüm tasarımcısı da benim favorim. Gittikçe gözüm alıştı sanırım. Dekor, sanat yönetmenliği gibi şeyler de çok güzel kotarılmıştı.
1 Beğeni
Filme beklentilerimi en alt seviyede tutarak gittim. Hatta açılış sahnesinde vay be süper bir film herhalde diye düşündüm. Ama görüp görebileceğim tek aksiyon oymuş meğer. Filmi bitirmeden çıkmak zorunda kaldım. Bu kadar sıkılacağımı düşünmemiştim. Her şey tahmin edilebilir şekilde ortadaydı. Ve hemen açıklandı zaten. Dumbledor haricinde oyunculuk da göremedim. Jude Law süperdi. Johnny Depp tam bir hayal kırıklığı oldu benim için.
Açıkçası geçmiş üzerinden gidicem.
- En nefret ettiğim şey Newt’le Tina’nın kütüphane sahnesi. Aksiyon başlayacak ve sen orada fırsat bu fırsat düzeltmem lazım diyip konuya dahil oluyorsun e hani konu Lestrange geçmişiydi orada niye araya zorla sıkıştırıyosun onu be Rowling. (Örnek vererek ölüm yadigarlarında çok geldi ama bu kadar uzun sürmedi Nevile Luna sorması gibi basilisk dişiyle Hufflepuff kupası sonrasında Ron Hermonie gibi bunlar hep aksiyon sonrası veya çok anlık bu kadar uzatılmaz yani)
- Olarak sahne geçişlerinde hiç memnun olmadım çok kesmişler gibi geldi ara sahneler var var ama dvd sürümünde çıkar kesilmiş sahneler falan diye sırf çok uzun tutmayalım diyip gereksiz gördükleri sahneleri yine çıkarmışlardır.(tabi en çok hoşumuza giden sahneler oldular şahsen)
- Anka kuşunun Credence için değil daha çok Grindlewald için gelmiş olabilir bu kan büyüsü o konu hakkında pek bir bilgim yok sadece bir varsayım daha tam araştırmadım.(bu Harry’nin Voldemort’tan aldığı yılanlarla konuşması gibi düşündüm.)
- Film genelinde benimde katıldığım en iyi nokta herkes tarafından kendi içinde başlayıp biten bir hikayesi mevcut değil. Canım sıkıldığı zamanlarda HP filmlerinden birini açıp izleyebiliyorum. Her zaman kendi içinde bir hikayesi mevcut olduğundan öncesinde neler var sonrasında neler olacak düşünmüyorum. Bu seride ilk seride bir nebze onu yaşadım. İkinci filmde bunu göremedim.Gerçekten bu çok üzücü oldu.
(Yazım hataları varsa kusura bakmayın türkçem her zaman kötüydü.)
Lumos
Öncelikle filme gitmeden önce onlarca kötü eleştiri duydum ve okudum bu yüzden filme giderken hiç beklentim yoktu filmi izlerken hep ya bu ne biçim film çok kötü olmuş diyeceğim sıkıntıdan salondan çıkmak isteyeceğim sahneyi bekledim ama öyle bir sahne olmadı film etkileyici ve eğlenceliydi filme yapılan bu kadar kötü ve gereksiz eleştiriyi kabul etmiyor 3. Filmi heyecanla bekliyorum
1 Beğeni