Fantastik Edebiyatının Gidişi I Dünya vs Türkiye

Fantastik edebiyat dünyada ve Türkiye’de nereye gidiyor ? Yabancı olup basılmamış fantastik eserleri okuyanlar Türkiye’de bu edebiyatı nasıl görüyor ? Türk yazarların fantastiğe bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz ? Fantastik basan yayınevlerinin politikaları sizce nasıl ?

1 Beğeni

Güzel konu.

Bence fantastik edebiyat Türkiye’de bir yayın evinin tercih edeceği düzeyde değil. Yine de herkes elinden geleni yapıyor diye düşünüyorum. Herkesi mutlu edemediklerini, bazen de popülist davrandıklarını hepimiz biliyoruz ancak bana göre yapmaları gerekeni genelde yapıyorlar. Belki biraz daha şeffaf ya da açık sözlü olunsa, problemler en aza indirgenir.

Türk yazarlar konusunda ise çok bir şey diyemiyorum. Sadece bir tane okudum, onu da çok sevdim. Dilerim sayıları artar ama kolay bir iş değil. Bizlerin de çokça destek olması gerekir diye düşünüyorum. Ben yazar olsaydım, bir şekilde İngilizce’ye çevirtir, şansımı bir de yurt dışında denerdim.

Yurt dışında arkadaşlarım var, sık sık konuşuyoruz. Eskiye nazaran hem yazar ve kitap sayısı hem de kitaplara erişilebilirlik arttı. Şu anda aranıp bulunamayacak kitap yok gibi, baskısı olmayanlar hariç elbette. Bunun da ciddi etkisi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca sosyal medya üzerinden yazarlarla iletişime geçmek, kitap fuarları gibi sosyal aktiviteler de çok yararlı oldu. Tabi bu son durum fantastik özelinde değil, tüm kitaplar için geçerli.

Elbette son sözü, dizi/film sektörüne vermek lazım. Yüzüklerin Efendisi ve Taht Oyunları gibi yapımlar da, konu hakkında hiçbir fikri olmayanlar için büyük bir kapı araladı. Artık fantastik edebiyat çok daha bilinir bir seviyede bence. Önceden 1 2 en bilindik eser harici böyle bir tür olduğunu bile bilmiyordu bir çok insan. İzlediğim yayınlarda, Tolkien ve Martin e teşekkür eden yazar sayısı yadsınamayacak kadar fazla.

4 Beğeni

türkiyede bi yere gitmiyor her iki seriden biri yarım kalıyor. yarım kalmayan serilerde kitap başı en az 1
sene bekletiyor genel olarak.

@isos81 türkiyede fantastik seri okumak isteyenler acı çekiyor. türkiyede genel olarak zaten kitaba hala daha ilgi yok bide fantastiğe ilgi az olunca basılmıyor seriler hızlıca, okumak isteyenide küstürüyorlar. alttarafı 400 sayfa kitap için 1 sene beklemek koyuyor bana .

1 Beğeni

Son yıllarda gördüğüm trendler:

New Adult: Genç yetişkin ve yetişkin arasında kalmışlara hitap eden yeni bir etiket. Belki de genç yetişkinin kötü itibarından kurtulmak için yapılan bir pazarlama taktiği, bilemiyorum. Hiçbirini denemedim.

Litrpg: Rpg, mmo veya buna benzer sistemlerle çalışan dünyalarda yaşanan maceraları anlatan bir tür. Ready Player One en popüleridir galiba, filmi bile yapıldı. Genel olarak çerezlik bir tür çünkü bağımsız yazarlar tarafından yazılıyor. Eğlenerek okuduğum birkaç serisi oldu.

Progression Fantasy: Aslında litrpglerin çoğu da bu konsepte uyuyor ama progression fantasy oyun sistemi olan dünyalarda değil alıştığımız şekildeki fantastik dünyalarda geçiyor. Anime izleyenler için yapı olarak Naruto, Bleach gibi animelere benziyor dersem sanırım anlarlar. Bu türden Cradle’ı okudum ve bayağı beğendim.

İsmini çok duyduğum yeni yazarlar: Martha Wells, Robert Jacksonn Bennett, Tamsyn Muir, Nicholas Eames, Josiah Bancroft vs.

1 Beğeni

Ben gidişatı pek beğenmiyorum ama çok da olumsuz değilim. Ara sıra dünyadan iyi örneklerde çıkıyor.
Benim canımı sıkan şey, bence artık seri kitap basılmamalı… Yazdırılmamalı… Bir hikaye tamamlansın gerekirse 3 leme olarak editlenip çıkabilir ama çoğunlukla tersi oluyor. Elemanın biri harika bir fikir buluyor ama bulduğu fikir sadece başlangıç aşamasında… Yazıyor ilk kitap şahane! Yok satıyor. Sonunu kendi de bilmiyor sonrası hüsran…
Bir de bu başlığa taktım neden I DÜNYA VS TÜRKİYE. Fantastik Edebiyatın Gidişi 1 , daha bunun 2 si 3 ümü gelecek. Yoksa 1. Dünya vs Türkiye mi… Öyle ise 1. Dünya neyi temsil ediyor :slight_smile:

| ayraç. Altgr ve - ye basınca çıkıyor.

Hocam yanlış anladınız sanırım.

1 dünya değil, 1 olarak gördüğünüz şey 1 değil, ayraç (pipe) o demek istedi arkadaş :slight_smile:

1 Beğeni

Öyleymiş ya benim hatam… SORRY

1 Beğeni

Yüzüklerin Efendisi filmleri ve Game of Thrones dizisi fantastik edebiyatın popülerliğini arttırdı.

Her ne kadar beğenmesem de Witcher’ın dizisinin çekilmesi de önem arz ediyor.

Yakın zamanda beklediğimiz Yüzüklerin Efendisi dizisi, Dune filmi ve dizisi, Zaman Çarkı dizisi, Vakıf dizisi ne kadar başarılı olacak takip etmemiz gerekiyor.

Avrupa’da İngiliz, Alman ve Fransız gotik yazarların fantastik edebiyatlarına temel hazırladığını bu yüzden çağdaş yazında bu nevden eserlerin garipsenmediğini düşünüyorum.

Bizde de bu yazarlara öykünüp gazetelerde tefrika edilen öyküler yazanlar oldu fakat halktan yeterli ilgiyi görmedi veyahut inandırıcı gelmedi. Aslında problem bizim hayal gücüne olan bakış açımızda. Olağanüstü yerleri, durumları, insanları ya hep mizah unsuru olarak ya da gerçekçi olaylara meze niyetine kullanmışız. Refik Halid’in Ago Paşa’nın Hatıratı 'nda Ankara’yı hicivli bir bilimsel-ütopya olarak resmettiğini Necip Fazıl’ın gençliğinde fantastiğin kıyılarında gezen hikayeler yazdığını hatırlıyorum. Bu işte en mahir Hüseyin Rahmi idi, Gulyabani’de bizim halk söylencelerinden ilham alan fantastik edebiyatımızın temel taşı olacak hamur vardı ama son bölümde kendi esprisini açıklayan arkadaş konumuna düştü gözümde.

Modern yazınımızda İhsan Oktay yüksek yüksek tepelere evini kurmuş, nargile içip aşağıdan geçenleri seyrediyor. Yedikuleli Mansur’u okudum. Mehmet Berk o tepeye öf pöf demeden çıkmayı aklına koymuş ki bu takdire layıktır. Tek eleştirim bazen Uzun İhsan’ın adımladığı yerlerde çok geziniyor.

Böyle böyle kendi kökümüz yine kendimizden çıkana dek ciddi fantastiğe ulaşmamıza daha var. Spekülatif edebiyatımızı başka toplumların beğenisine sunmadan evvel, kendi kültürümüzü ekmek gibi yoğurmak, roman tekniğinde cesur adımlar atmaktan ürkmemek hepsinden önemlisi umutsuzluğa kapılmamak gerek.

6 Beğeni