Farseer (Spoiler'lı Başlık)

İkinci kitabı bitirmeye son 200 sayfa… Yazar ısrarla Regal’e indirgemeye çalışıyor olayları ve bu da beni ters düşünmeye sevk ediyor. Ben Regal’den çok Chade’i şüpheli bulmaya başladım. Evet şimdi spoiler yemeden toz olmalıyım.

Başlıkta spoilerlı filan yazınca, mesaj sayısı da fazla olmayınca dayanamadım biraz bakınayım dedim :smiley: . Sanırsam ki 16-17 sene önce falan okumuştum seriyi, sizlerin mesajlarına göz atarken anladım ki hiçbir şey kalmamış bende. Regal in nası bi anne mesleğine sahip olduğuna dayalı küfürlerimi hatırladım sadece :rofl:

Çok güzel detaylı mesajlar paylaşılmış, elinize sağlık. Okuduğum dönemde beraber okuduğumuz arkadaşların benden daha çok beğendiğini, benim biraz eksikleri olan ama çok kaliteli bulduğumu hatırlıyorum. Aynı evrende devam eden başka bir serisi vardı Hobb un, Türkçeye kazandırıldığını görsek de bu bahane ile Farseer a da bi re-read yapsam diye geçirdim içimdem.

Hocam Fitz üçlemesi Tawny Man ve Fitz and the Fool’la devam ediyor. Liveship Traders kronolojik olarak Farseer ve Tawny Man arasında ancak Farseer’ı okumanızı gerektirmez. Umarım bu seri de Türkçe’ye kazandırılır ve burada tartışırız.

1 Beğeni

Evet siz yazınca hatırladım, benim de aklımda kalan Liveship Traders serisiydi. Okuyan arkadaşların geçmiş yıllardaki yorumlarına göre en kaliteli Hobb işi olarak kalmış aklımda. Okumaya devam ediyordum bir yandan başlığı, siz de beğeninizi dile getirmişsiniz geç gördüm yorumunuzu :grinning_face_with_smiling_eyes:

Bu tekrar baskıların satışından ilgili yayınevi çok memnun olur da belki bize bir Hobb külliyatı sunmayı düşünür diye temenni edelim artık biz de.

1 Beğeni

Farseer evreninin devam kitapları gelse bile Fitz’in devam hikayesini okumak konusunda çekincelerim var. Kadim Kanunlar sert bir seriydi. Yine de etkilemiyordu beni. Fakat Fitz’in hikayesi fazlasıyla kederli. Fitz görmek istemiyorum desem yeridir. Seriyi çok sevip de okumak istemediğim ilk roman olabilir.

2 Beğeni

Evrenin diğer kitapları da Türkçe yayımlanacak mı? Bir yerde böyle bir alıntıya denk geldim fakat bulamıyorum şu an.

Yayımlanacakmış. Forumda paylaşılmıştı. Evrenin tamamı için ümitliyim. Böylesine kaliteli bir serinin diğer kitapları da dilimize kazandırılmayı hak ediyor. Alfa, Farseer çevirisi konusunda çok başarılı bir iş çıkardı. Umarım böyle devam ederler.

1 Beğeni

Sonu çok oldu bittiye getirilmiş. Son kitabın neredeyse tamamı dağa yolculukla geçti şipşak ejderhalar ile kitap sona erdi. Soytarı’nın belirttiği "akıncılardan da büyük olan tehlike"yi merak etmiyor değilim. Regal’in defalarca kez ölmesi gerekirdi ama işlediği suçlar hep yanına kaldı. Ölüm şeklini hiç bu şekilde beklemiyordum. Hobb iyi unutturdu minnak katili.

1 Beğeni

Ben de üçüncü kitaptan şikayetçi olanlar arasındayım. Seriyi çok sevmeme rağmen hayal kırıklığı yaratmıştı ilk üçlemenin son kitabı. Keşke biraz daha üstü kapalı anlatılsaydı. Her şeyin bariz olduğu bir genel akış vardı ve özellikle bazı yerler sakız gibi uzamıştı. Farseer’ın asıl başlığında üç kitap hakkında yaptığım yorumlar bulunuyor, oradaki görüşlerim hala geçerli. Ama İkinci kitap her yönüyle muazzam. O seviyeye çıkabilmiş seri sayısı çok çok azdır şahsen.

Son kitap o kadar yordu ki, bu sevinci doğru düzgün yaşayamadım.

Serinin devam üçlemelerinden birinde ana konuydu sanırım Soytarı’nın kastettiği şey.

Aaa bunu yeni gördüm. Başıma bir şey gelmeyecekse ben 3’ünü de baya seviyorum. 3’ü de kendilerine göre iyi niyetle yaklaşan gerekeni yapan adamlar. Burrich ile Verity’nin dünyaları bir değil, Chade ile de Burrich bir değil.

Verity bir veliaht. Bakış açısı buna göre şekillenmiş, öyle bakıyor duruma; krallığı düşünüyor. Krallığa faydasını maksimize ediyor.

Chade bir piç, hayatta kalmaya odaklanmış. Kendine hem hayatta kalabileceği hem de kardeşine yardımcı olabileceği bir yol bulmuş, o yolu yürüyor. Kendisiyle aynı durumdaki Fitz’e de ona göre davranıyor, kendi dünyasında hayatta kalması için eğitiyor.

Burrich işçi sınıfından; çalışkan, dürüst. Wit mevzusundan ötürü çok canı yanmış, hayatında da mutluluğu pek bulamamış. O da buna göre davranıyor, Fitz’i kendi dünyasında hayatta kalması için eğitiyor.

Ben üçüyle de bira içip (Burrich’e konyak ayarlardık sorun yok) muhabbet etmek isterdim gibi geliyor şahsen hocam :roll_eyes:

ek: Kitapta ne içiyordu hatırlamıyorum ama aslında Verity’de soğuk baharatlı şarap sever gibi bi vibe vardı sanki.

4 Beğeni

4 Beğeni

Hocam bakış açınıza katılıyorum. Aslında ikimizin görüşlerinde de çakışma gibi bir durum yok. Ben Fitz ağızıyla konuşurken, siz ise üst bakışlı bir değerlendirme sundunuz.

Verity ve Chade, Fitz’i her zaman kendi konumlarının getirdiği bazı zorunluluklar itibariyle kullandı. Bir adım geri çekilip baktığımızda onların da kendilerince haklı sebepleri var. Fakat ben Chade’in gerçek anlamda Fitz’i sevdiğini, onu oğlu gibi gördüğünü düşünmüyorum. İnsan, oğlu için her şeyi yapar. Gerekirse ideolojisini bile yıkar geçer. Chade, ikisi de aynı durumdan muzdarip olduğu için Fitz’e mutlak bir empati duyuyor.

Verity için hala kötünün iyisi olduğunu düşünüyorum. Konumunun yükü itibariyle haksızlık da etmek istemem.

Ama kendi ahlaki görüşüm olarak Burrich’in yaptığının kabul edilebilir bir tarafı yok. Aynı durumda kalmış olsaydım, Burrich’in geçmişine sahip olsaydım, yapmazdım. İddialı konuşmuş olacağım, ama yapmazdım. Belki ahlaki görüşüm kırıldı. Yaşanmadan bilinmez. Fakat ben kabul edilebilir bir taraf göremiyorum. Burrich, Molly’i kurtarmak için evlenmiş olabilir, ama devamını getirmek… bilemiyorum.

Molly bir anne olduğu için, çocuğunun iyiliği doğrultusunda hareket etti. O sahne… insanların muhakemesini sarsan bir sahne bence. Bence Molly, en az Burrich kadar kabahatli.

İçlerinde bulundukları durumu tabii ki anlıyorum. Fakat burada bence açık açık ihanet var. Yani o durumun boyut atlamasına, bir aşka dönüşmesine gerek var mı? Evlen, kurtar. Molly açık açık evlilikten önce Burrich’i kabul ettiğini gösterdi. Burrich de onun reddetmeyerek yolunu belli etti. Yaptıklarına ihanet derim. Oğlum gibi gördüğüm Fitz ölse, bunu yapamazdım ben. Midem kaldırmazdı açıkçası.

Üçüyle içki masasına otursam, bardak yarısını görmeden çarşı pazar karışır. Bu düşüncem hala geçerli.

Kitapta var mıydı hatırlamıyorum. Ancak ben de böyle bir etkileşim aldım. Ve Burrich bir içki ısmarlayacak olsa, aklıma Efes tombuldan başka hiçbir şey gelmiyor. Chade ise sonradan kafayı kırıp kendini alemciliğe verdi. O dönemlerde bulunabiliyorsa onun için önüne 3-4 shot tekila dizdiririz hocam.

Ulan şimdi böyle söyleyince, o masada kargaşa çıkarmadan oturulurmuş…

1 Beğeni

Burda biraz katıldım hocam, özellikle de Chade’in bir evlat gibi sevmediği konusunda. Aralarındaki ilişki dediğiniz gibi daha çok aynı dertten muzdaripliğin verdiği yoldaşlık sanki. Diğer yandan, Chade’den “baba gibi sevmek” konusunda ne bilmesini bekleyebiliriz ki? Adam çok güzel "amca"lık, mentorluk, yoldaşlık yaptı bence orası kesin. Ben o yüzden kızamıyorum Chade reyize.

Valla hocam yalan olmasın ilk üçlemeyi 2014’te okumuştum, burdaki detayların bir kısmını pek hatırlamıyor olabilirim, baştan belirteyim.

Bence burası baya tartışmaya açık hassas bir konu. Zaten Burrich’in de içi pek rahat değildi, Fitz’in sağ olduğunu öğrenince dünyası yıkılmıştı adamın. Biraz kişiden kişiye değişebilecek bir durum sanırım. Ben bunu o kadar mesele yapmamıştım şahsen. Aynı evde yaşıyorlar, birbirlerini bir ölçüde seviyorlar, Molly de insan Burrich de, Fitz’in öldüğünü düşünüyorlar zaten, ben çok yargılamamıştım o yüzden. “Molly’nin, Burrich’in domestik mutluluklar yaşamaya hakkı olmasın mı” şeklinde yaklaşıyorum olaya.

Ahahaha, değil mi :roll_eyes: Ama sanki Patience’ın bir yerde “yine konyak mı içiyor o şerefsiz?” dediği aklımda kalmış, o yüzden konyak demiştim. Yoksa net efes tombul insanı kendisi.

Hocam sorun kahvede diyebilir miyiz o zaman?

+1

Hocam ben devam kitaplarını beklediğim için senin kadar konuya hakim değilim. İlk üçleme nezdinde değerlendirmek gerekirse, benden onay çıkmaz bu ilişkiye. Sonra yumuşar mıyım bilmem. Aşk konusunda biraz Morpheus kılıklı olduğum doğrudur. Onun kadar uç bir şey yapmasam da (Yitirdiğim kadını zihnimde değil de ciddi ciddi cehenneme yollamak) katı kurallar var tabii. (Yıldız gözlümden gidersem belki kanınıza girerim.)

İkinci kitapta böyle bir olay vardı, hatırladım. Ama içki belirtiliyor muydu hiç aklımda değil. Bir de serideki favori kitabımdır kendileri…

Katılıyorum hocam. Uyku açarmış, zihni açarmış, enerji pompalarmış falan… Tüm kötülüklerin anası.

Bu işler fazlasıyla öznel ve kişisel hocam. Ben yargılamam, partnerlerinizle aranızda halletmeniz gereken bir konu bu hahah. Yıldız gözlü reyizin tasvip etmediğim hareketlerinden biriydi o, Nada reyize hep üzülmüşümdür :frowning: Ayrıca kusura bakmayın spoiler oldu size de, Spoilerlı tartışma olunca bambam giriştim :confused:

Eğer Fitz’in Patience ile ilk tanıştığı sahne o kitaptaysa benim de favorim ikinci kitap…

İlk kitap. Ama üçün beşin lafı olmaz, biz ikincisine favorin diyelim hocam.

1 Beğeni

Yorumlara şöyle bir baktım ve spoiler almamak için fazla bakmadım ama genel görüş sanırım Regal ve insanların ahmakça tavırları olmuş. Ben de birkaç şey söylemek isterim. Eğer seri sonunda fikrim değişirse düzenleyeceğim.

Öncelikle kendini yenemeyip okuyacaklar varsa yorumlarım ilk kitap dahilindedir. Yani ilk kitabı bitirdiyseniz okuyabilirsiniz rahatça.

Olaylara tamamen Fitz’in penceresinden bakıyoruz ve Fitz’in 13-14 yaşlarında olduğunu yaşanan olayların ciddi boyutu yüzünden bence ıskalıyoruz. O yaşlarda eğitimsiz ve örnek alabileceği hiç rol model olmayan bir çocuğun ahmakça olması bana normal geliyor.

Regal’in çocukça hareketlerini, ihtiraslarını ve ihanetlerini genelde şımarıklık olarak nitelendirebilirim. Nitekim ben cezalandırılmamasını da gerçekçi buluyorum. Bugün bile yaşadığımız düzende bariz ahmaklıkları olan herkesin konumunda durduğunu görebiliriz. Bizler elbette bu ahmak insanların asılmasını, yakılmasını, sürülmesini istiyor olabiliriz ama işler böyle olmaz hiçbir zaman. En azından kurgu bir eserde bu olsun isteği duyabiliriz ama yazar bize bunu sunmak zorunda değil. Bugün ülke yönetiminde bulunanlar dahil iş ortamında da birçok ölse de sorun olmayacak kişi sıralayabiliriz hepimiz ama hiçbirimiz kılıç kalkan kuşanıp onları deşemeyiz veya asılmalarını sağlayamayız. Gerçekler isteklere göre şekillenmiyor.

Serinin mekanikleri Osmanlı zamanlarındaki gibi kardeş katlini legal kılmıyor bence. Regal kraliyet soyundan ve Verity’nin ölmesi durumunda Regal ne kadar ahmak olsa da kral olacak. Tarihte de çok ahmak kral vardır zaten. Regal de ölürse krallık çaylaklara kalacak ve hızla ahmakları kontrol etmek isteyen daha zeki kişilerce sömürülecektir.

Sonuç olarak oldukça gerçekçi bir yönü var. Evet, ben de olsam Regal’in kafasını alır hemen adalet dağıtmak isterdim fakat kendi gözde şımarık oğlum olduğunda biraz diyet ödeyerek sorunu çözebileceksem veya daha basit yolla halledebileceksem öyle yapardım. Kimse kolay kolay veliaht oğlunun ölmesi durumunda tahtı devredeceği potansiyel kişiyi ne kadar ahmak olursa olsun katletmek istemez. Duygusal değil de devlet meseleleri açısından bakarsak Regal’in böyle tutarsız ve öldürmeye yönelik tutkusu aslında tahta geçtiğinde faydalı bile olabilir. Dengesiz, ahmak, aceleci, düşüncesiz ve kaliteli soydan geldiğini düşündüğü için diğer herkesi aşağılayacak deli bir kral olabilir pekâlâ. Gücü eline geçirirse istemediklerini kılıçtan geçirecek bir yapıda gibi göründü bana ki bu da bence gerçekçi. Tarihte böyle örnekler rahatça bulabiliriz.

9 Beğeni