Yakmak yazınca sen aklıma bir sürü şey geldi. Buraya yazacaktım ancak başlık ile uyuşmadığı için Anılarımızı Anlatıyoruz konusuna yazmaya karar verdim. Unuttuğum bazı şeyleri hatırladım şimdi.
@mit Tereyağlı ekmek yapardık biz. Efsane oluyordu. Yağsız mısır filan patlatırdık, değişik bir aleti vardı. Sürekli sallamanız gerekirdi, en sonunda altı üstü bir mısır yiyeceğiz lanet olsun dediğimi hatırlarım.
Hocam bunun çok ilkel hali vardı dedemde. Her yerinde delikler vardı. Sürekli sallamanız gerekiyordu, hışır hışır sesler çıkartırdı. Bana eziyet gibi geliyordu.
Ben Yunanistan doğumluyum ilkokula kadar orada yaşadım. O zamanlar radyo önemliydi. Her gün İnce Memed okunan bir program vardı. İlk audiobook (sesli kitap) yani. Kitap sevgim daha 5-6 yaşlarında radyoda İnce Memed ile başladı. Yabancı ülkede Türkçe kitap dinlemek çok zevkliydi. İnce Memed o yaşta bir çocuk için ağır olabilir ama Türkçe konuşulmayan bir ülkede, Türkçe kitap dinleme fırsatı bulmuşken, bana fantastik gibi eğlenceli gelmişti. Heyecanla radyonun başında radyo programının başlama saatini beklerdim. Şimdi geri dönüp bakıyorum, ne radyo kalmış, ne kitap okuyan çocuk. Tablet ve telefonlar yararlı, kullanıyoruz, lakin dezavantajlarını da hatırlamak lazım.
Not: bahsettiğim yıllar çok eskiler değil, altı üstü 25 yıl öncesi
21 yaşındayım ama hissettiğim yaş sürekli değişiklik arz ediyor. Misal bazen 45 yaşında, bazen 15 yaşında hissediyorum. Ya da bazen daha farklı oluyor. Hayat garip.