Normalde çok fazla manga, webtoon, çizgi roman ya da onun gibi şeyler okuyan biri değilim. Fakat WLOP takma adlı Wang Ling’in Ghostblade (Hayalet Kılıç) adlı webtoon serisi hem konusu, hem yarattığı evren, hem de çizimlerin ve renklerin kalitesiyle ilgimi çekmeyi başardı.
Şu âna kadar 39 bölüm yayımlandı ve son bölüm bir yıldan uzun bir süre önce yayımlandı. Hâlâ yeni bölüm bekliyoruz. Seri, Tapas üzerinden ücretsiz yayımlanıyor. Serinin yaratıcısı Patreon, Tapas vb. yerlerden yapılan bağışlarla seriyi sürdürüyor.
Ghostblade’i bugüne kadar hiç okumamış olsanız bile WLOP’un ilustrasyonlarının bir yerlerde karşınıza çıkmış olması muhtemeldir. Hatta bu forumda da paylaşıldığını gördüm.
Peki bu seri ne hakkında? Aslında sadece intro bölümünü özet geçmek size bu evren hakkında bir fikir verecektir. Intro bölümünü anlattığım için de spoiler vermiş sayılmam. Fakat sonraki bölümleri anlatırsam spoiler vermiş olacağım, bu nedenle oralara girmeyeceğim. Peki intro bölümünde bize anlatılıyor?
Her şey çok uzun zaman önce Neraland’de insanların Tanrıça Nera’ya saygılarını göstermek için büyük bir kule inşa etmesiyle başladı. Tanrıça Nera insanların bu davranışından etkilendi ve onları ödüllendirmek için, kulenin tepesine başka bir dünyayla bağlantı kuran bir kapı yerleştirdi. İnsanlar bu kapıya Cennet Göz adını verdiler.
Diğer dünyadan kanatlı bir ırk Cennet Göz’den geçerek Neraland’e geldi. İnsanlarla güçlü bir ittifak kurdular. İnsanlara nadir elementler getirdiler, demirciliği öğrettiler, tarım yapmayı öğrettiler, onlara bir dil verdiler ve başka pek çok şey armağan ettiler.
İnsanlar, bu cennetsel dostlarına olan minnettarlıklarını göstermek için onları güzel bir isimle andılar: Melekler.
Fakat…
İnsanoğlunun zayıflığı çok geçmeden kendisini gösterdi. İnsanlar daha fazlasını istediler. Bir gün Guld adında bir adam, bir meleği kaçırdı. Ondan kendisi için daha fazla zenginlik ve güç talep etti. Fakat istediğini elde edemeyince meleği katletti.
Bu olayın haberi Meleklerin Kralının kulağına gidince Kral, insan denilen bu nankör ırkın yok edilmesini emretti.
Bu günler, insanlığın en karanlık günleriydi. Çok sayıda insan katledildi. İnsanlık yok oluşun kıyısına geldi. Kalan çok az sayıda insan, melek-savaşçılardan saklanabilmek için mağaralara kaçtı.
Fakat Ostin adında yarı insan yarı melek bir kahraman, insanlığın umudu oldu. Dünyanın her yerinden büyük savaşçıları bir araya topladı ve onları yeniden savaşmaya çağırdı.
Tek bir bayrak altında birleşen insan-savaşçılar zafer üstüne zafer kazandılar. Nihayetinde insanlık bütün savaşı kazandı ve düşmanını Cennet Göz’den geçerek kendi dünyalarına dönmeye zorladı.
Savaştan sonra Ostin, en güçlü 500 savaşçısını özel bir koruma birliği altında topladı. Onlara Tapınakçılar adı verildi. Onların görevi, kulenin çevresinde nöbet tutmaktı. Tapınakçılar tüm dünyada çok büyük saygı gördüler. Sonraki 200 yıl barış içinde geçti.
Asıl hikâye de işte 200 yıl sonra başlıyor.
Seriyi Türkçe okumak isterseniz Türkçe manga sitelerinde bölümlerin sadece bir kısmı var. İngilizce okumak isterseniz Tapas üzerinden okuyabilirsiniz. Linkini aşağıya bırakıyorum. Umarım bir gün biri bütün bölümleri Türkçeye çevirir.
Bu yazıdaki bütün resimler WLOP’un Artstation hesabından bağlantılandı.
Okumuş olan arkadaşların yorumlarını merak ediyorum.