duvarlarımı yalayan susku
kılcallarında esir sessizlik
ipeksi bir şiirin yumuşaklığında
ruhumun akışı duyulur incinmiş yankılarda
kaç yalnızlıkla sevişti sensiz odam
kaç kalem kırıldı ateşin korlarında
nazikçe sokuldu yaramaz bir fısıltı gibi
başucumda kırık bir aşkın kırıntıları
nefesimde süzülen anıların hırıltıları
tenimde yaşlanan gözyaşı kırıkları
acıttın yine beni
olsun yalnızlık dolabından
silüetinle giyindim yine gecemi…
…
hüznün kapısının önündeki
bekleme odasının arka çeperlerine bakan
anılar bahçesinin
içinden fısıldayan
sonbahar rüzgarındaki
fetbaz gençliğin
kırık lakırtıları…
Eylül 2005