Güzel ve Çirkin - Masal

                                     Güzel ve Çirkin

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken. . . Günlerden bir gün, dünyanın bir yerinde güzeller güzeli bir prenses yaşarmış. Bu prenses türlü zenginlikler ve lükler içinde hayatını geçirirken, birden saraylarının önünde bir elçi belirmiş ve söze başlamış: ‘’Ey güzeller güzeli prenses, güzelliğinizden ve zenginliğinizden sual olunmaz. Krallığımızda ki prensimiz ölüm döşeğinde bir umudumuz sizin gül yüzünüzde, bir alaka gösterip teşrif ederseniz fakirhanemize, belki bir hayat suyu olursunuz öleyazmış prensimizin kalbinde.’’ Prenses güzelliğini ve zenginliğini göstermek için ölüm döşeğinde ki prensin yanına gitmenin çok güzel bir fikir olduğunu düşünmüş. Apar topar toplanıp koyulmuş yola. Dizilmiş düzinelerce at ve altın, yakut, zümrüt kaplı yol arabaları yollara. Az gitmişler ve uz gitmişler, bir zaman alacak kadar dere tepe düz gitmişler.

Vardıkları zaman krallığa müthiş bir yoksulluk görmüşler, tarlalar, bahçeler, bağlar hasta prens gibi bitkin düşmüş hasat vermez olmuşlar. Köylüler aç ve yoksul gözleri parlayarak prensesin zenginliğine ve güzelliğine bakakalmışlar. Güzel prenses hemen emrini vermiş: ‘’Atlar için getirdiğimiz tahılın az bir kısmını hemen bu köylülere dağıtın, ama sakın dokunmayın yumurtalarıma, etlerime ve meyvelerime. Yoksa sürmez güzelliğim bir arpa boyunda.’’ Prenses ve atları yavaşça prensin kaldığı saraya yaklaşmışlar. Prenses sarayın kapısında yaşlı üstü başı toprak içerisinde bir kadın görmüş. Bu kadın cebinden çıkardığı bir elmanın yarısını saray muhafızına vermiş ve geri kalanını kendi yemiş. Prenses aklından ne çirkin bir kadın diye geçirmiş. Sonrasında kadın ve prenses prensin huzuruna çıkmışlar. Derken, kadın başlamış konuşmaya: “ Ben çok yaşlı bir kadınım. Hep ormanlarda kalırım, korku en büyük zehirdir bilirim amma ve lakin her şey bağlantılı, birbirine etkilidir derim. Canlanmadıkça tarla, bağ, bahçe doymadıkça bu halk yürümez prensin damarlarından bir lokma deva. Siz iyisi mi düşünün ölçün biçin, ben yine gelirim.” Saray huzurundaki asiller kızıp bağırıp çağırmaya başlamışlar. Hiç biri ne zenginliklerini ne de yiyeceklerini paylaşma istememişler. Prenses girmiş söze: “ Güzel ve zengin soylular hiç korkamayın, böyle yalanlara da kanmayın. Zenginliğimden ve güzelliğimden sual olunmaz, bana bir hafta verin sonra prensin hastalığından eser kalmaz!”

Gel zaman git zaman, biraz yalan biraz dolan, prensesin prensi iyi etmek için denemediği kalmamış. Prenses kara kara düşünürken yaşlı kadın saray kapısında yine belirmiş. Bu sefer saray muhafızlarına bohça çilek getirmiş. Usul usul tekrar saray huzuna çıkmış.” Evet efendiler ve hanım efendiler, gelirim dedim ve işte geldim. Size devayı sundum şimdi gidilecek yolu sunuyorum. Herkes en kıymetli on eşyasından birini köylülere verecek ve bu uğursuzluk rüzgarın bulutları dağıttığı gibi bu krallıktan gidecek. Fakat olurda asillerden biri kıyamazsa en kıymetli malına, sürecek bu uğursuzluk kıyasıya.” Çaresiz asiller en nihayetinde hak vermişler yaşlı kadına ama güzel ve zengin prenses başlamış toplanmaya ve demiş ki : “ Ben bu topraklardan değilim. Belli ki kıymetlilerimden kıymak zorunda da değilim. En iyisi ben gideyim.” Prensi iyileştirmek için elinden geleni yaptığını gösteren prensesin bu sözleri asilleri çok şaşırtmış. Yaşlı kadın sözü alıp: “ Dedim ki her şey birbiriyle ilişkilidir, senin de prensle bir hafta geçirdiğin bellidir, vermezsen tacında ki yakutu işlemez prensin bir daha sol kolu.” Ardından kadın usulca ormana geri yürümüş. Prenslerini çok seven asiller başlamışlar prensese yalvarmaya ama ne çare. Prenses düşünmek için zaman bir gece istemiş. Düşünmüş ki gece olunca herkesi uyutan uyku, herkesi uyuttuğunda usulca kaçarım. Bir daha da uğramam bu fakir ve hastalıklı yere.

Sonra gece olmuş. Dolunay parlamış. Herkes yataklarında uyuyakalmış. Prenses usulca saraydan çıkmış ve gökyüzüne bakmış. Gökyüzünde bulutları bir file benzetmiş ve ayağı takılıp düşmüş. Başından düşen tacının yakudu, tacından sıyrılıp, yuvarlanıp, sallanıp yokuş aşağı tarlalara, bahçelere, bağlara karışmış. Üzüntüden kahrolan prenses madem yakutum gitti, yakutu köylülere verdiğimi söyler prensi kurtarırım demiş. Uyuduğu yere gere dönen prenses bir rüya görmüş. Bu rüyada bir karga ona insanların çektiği acıları, yoksulluğu ve açlığı bildirmiş. Acıyı ve yoksulluğu, açlığı kendi yaşamışçasına hisseden prenses ertesi gün başka bir insan olarak uyanmış. Zümrütünü köylülere verdiğini söyleyip alel acele kendi krallığının yolunu tutmuş. Diğer asillerde kıymetlilerini köylüler dağıtmaya başlamış. Kıymetlileri satıp karnını doyuran köylüler hemen tarlalara, bağlara ve bahçelere koşup şarkılarla toprağı iyileştirmeye başlamışlar.

Açtık doyduk
Toprağa sevgimizi koyduk
Aradık ve bulduk
Şükürler olsun en sonunda bizde mutlu olduk

Önce korktuk sonra coştuk
Güzel ve zengin prenses gitti sorduk
Yaşlı kadın paylaştı, şimdi bolluk
Şükürler olsun en sonunda bizde mutlu olduk

Severiz prensimizi, adını biz koyduk
Açtı gözlerini hepimizde bir mutluluk
Yorulmadık ürettik coştuk
Şükürler olsun prensimizi yeniden bulduk

İnsanların korkuları azalınca ve karınları doyunca bağ, bahçe, tarla iyileşince prens de iyileşmişti. Yaşlı kadının en değerli malı bir elma ve bir bohça çilek midir bilinmez krallık , elma ve çilek bolluğu yaşadı. Verilmiş her kıymetli eşya katlanarak geri geldi ve bollaştı. İyice iyileşen prens bir konuşma yapmak istedi. Halkın huzuruna çıktı. Dala konan yaşlı ve kara bir karga gözüne çarptı. Dedi ki “ Çok hasta olmama rağmen her şeyi görüp dinledim. Herkes beni baygın sanarken ben daha da işittim daha da gördüm. Ben hep güzel olan iyidir sandım ama gördüm ve işittim ki her zaman güzel olan iyi olacak diye bir kaide yok. İnsanların dış görünüşleri ve zenginlikleri onları iyi etmez. İnsanları iyi eden yegane durum, başka insanları düşünebilme kabiliyetidir, fedakarlığı ve paylaşmasıdır.” Daldaki karga uçup gitmiş. Paylaşmanın önemini anlayan kral ve asiller hayatları boyunca iyi ve mutlu yaşamışlar.

Sesli olarak dinlemek isterseniz: Karga'nın Masalları-Güzel ve Çirkin - YouTube

3 Beğeni

Ellerinize ve kaleminize sağlık. :heart: Güzel bir masaldı. Sadece paragrafları kısaltmanızı öneririm. Bu haliyle okumak biraz zor. Desteğim arkanızda. Yeni öykülerinizi bekliyorum. :sunflower::heart:

2 Beğeni

Çok teşekkürler :blush: :heart:

2 Beğeni

Ellerinize ve kaleminize sağlık.Güzel masal olmuş. :+1: :+1:

2 Beğeni

Çok teşekkür ederim :pray:

2 Beğeni

Gerçekten güzel olmuş. Eskilere gittim bir an. Kaleminize sağlık. :+1:

3 Beğeni

Çok teşekkürler :pray:

3 Beğeni