Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Fırtınadan Önce Fırtınadan Sonra Roma İmparatorluğu’nun Sonu ve Başlangıcı kitabını okuyorum. En son Usta ile Margarita’dan vazgeçip buna başladım. Daha otuzuncu sayfadayım ama gayet akıcı gidiyor.

Çizimler güzel kitabın baskısı da çok iyi. Hikayeye gelirsek bagımsız bir çizgi roman için idare eder. Konusu haçlı seferleri döneminde geçtiği için hoş olmuş.

Şimdi en basit örneği olarak ele alalım:Tolstoy ve Dostoyevski. Bu adamlar bunları yazarken depresyonda mı şimdi? Bunları yazdıkları için mi depresif gözüküyorlar? Depresif olduklarını kim karar veriyor? Depresif oldukları için mi karakter tahlillerinde bu kadar başarılılar?

Yetenek ve psikolojik rahatsızlıklar etken diyorum ben. İnsan duygularını, düşüncelerini bu kadar iyi çözümleyip, üstüne bu kadar güzel bir şekilde anlatmalarını en mantıklı o şekilde açıklayabiliyorum kafamda. Yetenek olmadan zaten böyle etkileyici yazamazlar, “insan”ı bu kadar iyi anlatmalarını da içinde bulundukları psikolojik durumlara bağlıyorum. Çünkü esasında kendilerini de anlatıyorlar. Kendim de biraz depresif bir kişilik olduğum için ekstra etkileniyorum sanırım bu ustalardan :pleading_face:

2 Beğeni

O zaman bu sonradan uydurulmuş bir hastalık olabilir mi? Yani “farkındalığın” adını depresyon koymuşlar.

1 Beğeni

Hiç bu açıdan düşünmemiştim, mantıklı geldi. Bizzat onları tanımak vardı da, şans işte yanlış yüzyıldayız…

Tamamen bakış açısı bence. Schrödinger’in Kedisi deneyi bence bu tanı için uygulunabilir, her ne kadar fizikle alakalı bir deney olsa da.

Sağlıklı bir kediyi hava alabilen bir kutu içine koyalım. Kutuda zehirli bir gaz şişesi bulunsun ve bu gazın şişeden salınmasını sağlayacak mekanizma, bozunma yarı ömrü 1 saat olan bir radyoaktif parçacık ile kontrol edilsin. Bu mikroskobik parçacığın davranışını ancak kuantum mekaniği ile ifade edebiliriz, fakat şimdi makroskobik bir sistem olan kedinin kaderi de artık parçacığın davranışına bağlanmış oluyor. Schrödinger’in iddiasına göre 1 saat sonunda kedinin canlı ve ölü olma olasılıkları eşit. Dalga fonksiyonunun anlamı ya bozunma oldu ve kedi öldü ya da olmadı ve kedi hayatta gibi uç iki olasılığı anlatmaktan ibaret değil. Schrödinger’in analizi doğru ise kuantum kuramı, (birisi bakıp durumu bu iki seçenekten birine indirgeyene kadar) kedinin iki durumunun yan yana bulunduğunu söylüyor.Yarı ölü-yarı diri. Schrödinger, bu kadar mantığa zıt bir kuramın düzeltilmeye muhtaç olduğu sonucuna varıyor. Buna karşılık birçok fizikçi (Hawking, Gell-Mann ve başkaları) bu problemin yapay olduğu görüşündeler.

1 Beğeni

Bunun için ayrı bir başlık açmak gerekiyor bence. Tolstoy vs Dostoyevski ya da Tolstoy ve Dostoyevski’yi anlamak. Forumda böyle bir eksiklik var :grin:

1 Beğeni

Başıma birşey gelmeyecekse eğer bir iki kelam edip gideceğim😬
Suç ve Ceza okuyorum. Daha doğrusu okumaya çalışıyorum. Baş karakterin psikolojik durumu, eserin edebi yönü vs. bunlara değinme gereği duymuyorum. Ama şunu sormadan da edemiyorum; bu kadar uzatmaya gerek var mıydı? Bitmiyor :fearful:

2 Beğeni

@mtears İlk defa mı okuyorsunuz yoksa daha önce başka kitaplarından okumuş muydunuz?
Klasik kitaplarda uzatma alışkanlığı var gerçekten. Sizin soruyu ben de soruyorum bazen kendi kendime :sweat_smile:

Şimdi de Ben Robot’a başlıyorum. Beklentim çok büyük bu kitaptan. Asimov’dan okuyacağım ilk kitap. Evet, biraz geç kaldım…

3 Beğeni

Dostoyevski kelime başına para aldığı için kitapları gereksiz uzamış. Öyle hissetmeniz normal.

2 Beğeni

Bu gerçek olamaz, kaynak?

3 Beğeni

Bu şehir efsanesi değil miydi yahu? Zamanında ben de duymuştum da, pek gerçekçi bulmamıştım.

Üniversite zamanları tarih okuyan bir arkadaşla tartışmıştık bu konuyu. 19 yy yazarlarını araştırıp bunun üzerine makaleler okuyan biri olduğundan inanması kolay oldu. Yoksa işte kaynak diyebileceğim bir makale yok şu an elimde.

Açıkçası Dostoyevski’nin kumar bağımlısı olup çoğu kitabını sırf borçlarını ödeyebilmek için yazması daha ilginç bir konu. Hal böyleyken kelime başına para alıp almaması çok önemli gelmiyor bana.

2 Beğeni

@raispecial Çok uzun yıllar önce başka bir yayınevine ait suç ve ceza okumuştum yine ancak o bu kadar uzun değildi.
Ben,Robot okuduğum ilk bk klasiği, ben çok sevmiştim. Umarım siz de zevkle okursunuz :blush:

@narpal İlginç bir bilgiymiş daha önce duymamıştım.

1 Beğeni

Bunun Balzac ve bir kaç Fransız yazar için daha geçerli olduğunu biliyordum ama Fransa dışında da mı böyle bir şey varmış?

Bence bu yazarlar için uydurulmuş bir rivayet. Trafik polislerinin kestiği ceza başına komisyon alması hikayesi gibi.

Kelime başına kısmı pek inandırıcı gelmiyor tabii, cevabı yazarken düşündüğüm şey biraz farklıydı ama belirtmeyi unutmuşum. :sweat_smile:

Eskiden okuduğum bir yazı, yanılmıyorsam bu dönemlerde kitapların tefrikalar halinde çıktığını söylüyordu. Bu yüzden yazarların tasvirleri, olayları uzatıp, daha uzun süre yayınlanıyor ve yazarlar da fazladan kazanıyordu.

Okuduğumda mantıklı bulmuştum ama tabii doğruluğundan emin değilim.

2 Beğeni

Her yazarın kendi dönemine göre karşılaştığı zorluklar var. Misal PDK hem yazar olarak hayatını devam ettirecek kadar para kazanmak hem de adını duyurabilmek için sürekli aklına ne gelirse kısa hikaye olarak yazmış. Şimdiki gibi reklamlarla iki günde “bestseller” olamıyorlar.
Her birini harekete geçiren içsel güdüler farklı. Kimisi Dostoyevski gibi kumar borcunu kapatmak için kimisi tanınmak için daha çok yazıyor. Ben bunu kötü bir şey olarak görmüyorum. Sonuçta yayınevi yazara yazdıkça para veriyorsa yazarda bazen uzatmaları oynamayı tercih edebilir. Yeter ki bunun için kendinden ödün vermesin.

3 Beğeni

Şimdi olsa neyse de o zamanlar o kelimeleri nasil saymışlar yahu? Bu uygulamanın yapıldığı herhangi bir ülke için geçerli yani bu. Külçe gibi kitap say say bitmez.