Sanderson’dan ders almış olmasının gözümde hiçbir hükmü yok. Ders almıştır, ama uygulayamamış.
Tatsız tuzsuz bir kitap, katılıyorum. Olaylar ışık hızıyla oluyor bitiyor. Aksiyon bile hop diye bitiveriyor. Ona da ayrı gıcık olmuştum.
Valla buna katılmadan edemedim.
Fransız ihtilaline benzediği için ve Tarihi çok sevdiğim için ben severek okumuştum. Buyu sisteminin orjinal olduğunu ise nereden duyduğunuzu hiç bilmiyorum genellikle Alomansiye benzemesi yönüyle çok eleştirilmişti.
Birde bu kitap yazarın ilk kitabı olsun o kadar değilmi yani 
Dizi konusunda ise aynı fikirdeyim az bütçeyle çok iyi bir aksiyon dizisi çıkabilir.
Kadınlar Ülkesi - Charlotte Perkins Gilman
Kitap 3 amerikalı kaşifin kimsenin uğramadığı bir ücra yerde tamamı kadınlardan oluşan bir topluluğu keşfetmesi anlatıyor. Bu 3 kişi uzun süreliğine bu topluma misafir oluyor. Ve toplumun her şeyini karşıklı çoğunlukla onların dünyasını öğrenmekle geçiyor. Kitap baya akıcı ama aksiyon, macera bekleyenlere tavsiye etmem. Bir ütopyayı anlatıyor. Annelik duygusu içermektedir. 
Verdiği güzel mesaj ve düşünceler var.
Son kısımlarında sarıyor devam et 
Başlarda bende zorlanmıştım. Zelazny biraz okuması zor yazar.
Kralların Yolu / Brandon Sanderson
Mükemmeldi. Brandon Sanderson bütün serilerinin en iyi yanlarını bu kitapta toplayıp kusursuzu ortaya çıkarmış gibi. Gerçekten aklım almıyor bir insan bu kadar farklı tarzlarda bu kadar başarılı işleri nasıl ortaya çıkarır.
Sanderson bütün serilerinde olduğu gibi bunda da sizi karakterlerle bütünleştirmeyi başarıyor ve son 200 sayfasında aksiyona fazlasıyla doyuruyor. Diğerlerinden farklı olarak destansı anlatımıyla ve verdiği detaylarla da sizi evrenin içine çekiyor.
Kesinlikle okuduğum en iyi fantastik kitaplardan biri, biter bitmez ikinci kitaba başladım bile. Üçüncü kitabıysa şimdiden merakla bekliyorum.
Dördüncü denememin sonunda Otostopçunun Galaksi Rehberi’nin 60. sayfasını geçebildim. Bunu yapmak için bunun bir radyo programından yola çıkaram hazırlanmış bir kitap olduğuna kendimi hazırlamam gerekiyormuş sanırım. Bu kadar hızlı atlamalara/geçişlere bir nebze dayanabildim ve sonunda bağlayabildim. Zaten radyo dinlermişim gibi ilerledi bir süre. Neyse sonunda başardım.
İlk kitapta böyle olduysa ileride bırakırsın. Baltalı ilah karikatürü gibi olacak ama maalesef ilk iki kitaptan sonra felaket bir düşüşe geçiyor. Ben son kitapta kaldım ve iki aydır kitap yüzü açmadım bunun yüzünden.
Sırf bu kitap için hap alıyorum bak öyle deme bir türlü okuyamadım sonunda bir şeyler kapmaya başlamışken motivasyonum düştü bak yine :d
Motivasyonun düşmesin okumaya devam et. Ne de olsa bitirince bana hak vereceksin. 
Şaka bir yana bana bakma sen boşver. Zevksiz biriyim ben. 
Bu Ölümsüz’ü (Roger Zelazny) okudum.
Okuduğuma pişman oldum diyemem ama çoğu sefer ne okuyorum ben diye geriye döndüm. Konuya bir türlü giremedim. 120. sayfalardan sonra biraz mitoloji ağır basınca düzelecek umudum vardı ama yine sonlara doğru kafam karıştı. Ödüllü bir kitapmış ama beni sarmadı.
Parlayan Sözler / Brandon Sanderson
Normalde yorumlarımı kitapları bitirdikten sonra yazarım ama dayanamadım. Şu an 350. sayfalardayım ve ikinci kısmı bitirmek üzereyim. Sanderson sana tapıyorum ya.
Stephen King O yeni bitti, kitap kendini okuttu ben zorlamadım açıkçası. Okuduğum ilk King kitabıydı, zaman zaman gerse de korktum, tırstım diyemem. Kitabın sonlarındaki yaşanan bi’ olay beni acayip rahatsız etti. Spoiler olacak ama buna blur kullanmamayı tercih edeceğim.
11 yaşındaki çocukların cinsel ilişki yaşaması nedir ya? Hemde öyle böyle değil.
Edgar Allan Poe - Nantucket’lı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü (İnşallah doğru yazmışımdır ) bitirdim. Umduğumdan çok daha sürükleyici, merak uyandırıcı, heyecanlı ve temposu yüksek bir romandı. Daha uzun olmasını istediğim ender romanlardan oldu. Tadı damağımda kaldı desem yeridir. Önümüzdeki ay Jules Verne’in Buzlar Sfenksini de okuyacağım.
Bugün Beowulf’a (YKY Kazım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi) başlayacağım.
Yenidendoğan Ejder’i okuyorum 🙋 Dünyanın Gözü ve Büyük Av’dan sonra Zaman Çarkı evrenine 3. Kitapta daha iyi adapte oldum
İran Masallarını (KaraKarga basımı) okudum.
12 masaldan oluşan, 2-3 saatte bitirdiğim, severek okuduğum bir masal kitabı oldu. Önsözdeki açıklamada masalların çıkış hikayeleri, hangi dinlerden etkilendikleri yazıyor. Sırasıyla masalları, içeriklerini ve kaç puan verdiğimi yazacağım.
Sabuncunun Oğlu: Yaşlı ve fakir sabuncunun oğlu olan kişinin kralını haşhaşi liderinden kurtarmasını anlatıyor. Puanım 9/10
Kedi ile Fare: İran’ın Kerman şehrindeki kedilerin ve farelerin olağanüstü savaşı anlatılıyor. Resmen bir görsel şölen var. Kediler atların üzerinden geliyor. Fareler şöyle böyle diye. İslam dini etkisi açıkça belli oluyor. Puanım 8/10
Kralın Hazinesi: Fakir işçi Abdül’ün yaptığı iyilikler sonucunda aldığı ödülleri anlatıyor. Kanal 7’de akşam üzeri kuşağı çıkan dini filmleri anımsattı. Puanım 7/10
Kral ile Balıkçı: Cem Yılmaz gibi hazır cevap bir balıkçının kralını karısını perişan etmesi anlatıyor. Çok kısa bir masal olmuş. Uzun olmasını tercih ederdim. Puanım 10/10.
Rüstem’in Yedi Badiresi: İçinde devlerin, büyücülerin, taht kavgalarının olduğu 1 sezon Netflix dizisi olacak kalitede bir masal. Çok beğendim. Puanım 10/10
Aç Adamın İnancı: 2 sayfalık kısa bir masal. Derviş’in yaşadığı bir kıssadan hisse. Puanım 6/10
Akıllı Tavşan: Kurdun öğlen yemeği olmaktan kurtulmak için plan yapan tavşanın hikayesi anlatılıyor. Puanım 9/10
Deveye Binen Tilki: Deveyi kandırıp aslana yem etmek isteyen tilkinin dumur olması anlatılıyor. Puanım 9/10
Çiftçinin Oğlu ile Sihirbaz: Yine içinde sihrin, büyünün ve cücelerin olduğu güzel bir masal. Ek olarak cüce sihirbaz ile Kian adlı oğlanın sihir atışması müthişti. Voldemort ile Hayri kardeşimizin savaşması gibiydi. Puanım 10/10
Yıldız Falcısı Ayakkabıcı Ahmed: Karısının zengin olma merakı ile falcı olan Ahmed’in şans yardımıyla olaylardan kurtulması ve kralın kızını almasını anlatıyor. Puanım 10/10
Emin ve Gulyabani: Zekası sayesinde Gulyabani’yi yenen Emin Bey’in hikayesi anlatılıyor. Masalın girşindeki Gulyabani çizimi efasane olmuş. Puanım 9/10.
Nuşirevan’ın Mezarı: Nuşirevan’ın mezarını ziyaret eden hükümdara verilen nasihatlar anlatılıyor. Puanım 9/10.
Hakkaride Bir Mevsim - Ferit Edgü
Yazım biçimi nedeniyle okuduğum çoğu şeye benzemeyen, şiirsel ama şiir olmayan, şiir gibi yazılan bir eser. Bir kültüre, bir dile yabancı olmanın harika bir anlatımı. Kimseyi ötekileştirmeden, kendi ülkende bile nasıl yabancı kalınacağına ve bu yabancılığın nasıl bir içe dönüş, kendini bulma yolculuğuna dönüşebileceğine dair ölümsüz bir kitap.
İşte bu gibi konuları Michael’dan, Walter’dan okuyamayız. Çünkü duyguların adı aynı olsa bile onları aynı şekilde yaşamayız. Bu kitap da bana bir kez daha bunu gösterdi.
Alfa’dan çıkan yeni baskısını okuyorum.
Bunun nedenini buldum sanırım. Akp’liler Kazım Karabekir’e olan sevgileri Atatürk’e besledikleri sevgiden(!) kaynaklanıyor. Sanki bu iki isim Kurtuluş Savaşı’nda farklı iki şey için savaşmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Ellerinde olan basın-yayın, medya teşkilatları sayesinde de geçmiş zamanı bir güzel değiştirip algı bozmaya devam ediyorlar.
Evet… sanki Karabekir paşa, Atatürk’ün alternatifi gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Balkan savaşları öncesinden itibaren belki Mustafa Kemal Atatürk’ün alternatifi Enver, Talat Paşa’lar sayılabilir ama Karabekir Paşa
Atatürk’ün alternatifi değildi.
(yazarı tarafından geri alınan gönderi, bildirilmediği takdirde 24 saat içinde otomatik olarak silinecek.)
Karanlığın Sol Eli okuyorum.