Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Serideki diğer kitapları inceledim. Her Şeyin Teorisi ve Antik Dünya benim de ilgimi çekti.

@alper ya arkadaşım beğendiysen sadece alacağım desene. Siteyi falan karıştırdın bende bakayım dedim gene kitap eklendi listeye :smile:

2 Beğeni

:slight_smile:

Takip ettiğim seriler dışında kitap almamaya çalışıyorum ama bu kitaplar gibi ilgimi çeken, okumak istediğim kitaplar çıkıyor karşıma.

1 Beğeni

Dün, Karanlık Kitaplık Serisinde yer alan Üç Sahtekâr’a başladım. Bitti bitecek. Kitap bitmeden bir şeyler söylemek istedim.

Öncelikle yazar Arthur Machen’in, hikayesindeki kurgusu ve gizemi ile harika bir iş çıkardığını söylemek gerek. Bunun yanında karakterlerin işlenişi ve öykünün anlatımı çok iyi. Birkaç yerde tüylerim diken diken oldu açıkçası. Kitabı gece okumak alacağınız zevki daha da arttıracaktır.

Sonuç olarak Üç Sahtekâr; Son zamanlarda okuyor olduğum en sıradışı kitap oldu. Farklı bir tarz arayanlar hiç çekinmeden başlayabilir.

19 Beğeni

Elie Wiesel - Gece

''Hayatımda tek bir kitap yazacak olsaydım o, bu kitap olurdu.
… Bu kitabı neden yazdım?
Delirmemek için. Veya tam tersine delirmek için.’’

Yazarın kendi yaşadıklarını (2. Dünya Savaşı) yazdığı gerçek yaşam öyküsü olan kitap böyle başlıyor. Yazılanlar kurgu olsaydı bile kabullenmem çok zor olacakken, bunların gerçek olması gerçekten insanlık için çok büyük bir ayıp :no_mouth:

Kitapta acının sadece yaşandığı yerde kaldığını, gelip sizi bulmadan insanların acıya, vahşete, zulme dur! demediğini ve olanları umursamadığını o kadar güzel anlıyorsunuz ki, diyecek bir şey bulamıyorum gerçekten mükemmeldi.

Küçücük çocukların kabullenişi: ‘‘Güzelce taranmış sarı saçları, kolundaki kırmızı paltosuyla küçük kız kardeşim Tzipora’ya bakıyordum: Yedi yaşındaki küçük kız. Sırtında onun için fazla ağır bir sırt çantası. Dişlerini sıkıyordu: Şikayet etmenin bir işe yaramayacağını çoktan anlamıştı.’’

Çocukların masum dünyalarıyla büyüklerini teselli etmesi, yazarın anne ve kardeşlerinden ayrılması sırasında yazdıkları:
‘‘Erkekler sola! Kadınlar sağa!’’
Sakince, kayıtsızca, duygusuzca söylenmiş dört kelime. Kısa ve basit dört kelime. Halbuki annemden ayrıldığım andı.

Bebeklerin vahşice öldürülmesi, insanların kendi anne babalarına yardım etmeyişleri (korkunun ne seviyeye geldiği) ve daha ötesi kitap gerçekten çok trajedikti. Daha fazla yazıp okuma zevkinizi kaçırmak istemiyorum. Eğer bu konularda çok hassas iseniz okumayabilirsiniz. Okunması (dil anlamında) oldukça kolaydı. Tek seferde bile bitirebilirsiniz. Mutlaka okuyun diyorum.

10 Beğeni

Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300 - 1600) Halil İnalcık

Halil Hoca’nın eserlerini hep beğenmişimdir. Bu kitap da beni şaşırtmadı, bilgi dolu güzel ve akıcı bir dille yazılmış bir kitap. Kitabın biçimi Türkiye’de kurgu dışı kitap yazmak isteyenlere ders niteliğinde okutulabilecek bir formda. Dipnotları, kaynakçası, dizini son derece muntazam.

Hoca’nın üslubunu son derece beğeniyorum, kimseye yaranma kaygısı gütmeden doğruları kaynaklarıyla birlikte okuyucuya sunuyor ve bunu yaparken kendi öznel fikirlerini tarihmiş gibi sunmaya da çalışmıyor. E zaten olması gereken bu değil mi? Maalesef ülkemizde bu şekilde pek olmuyor.

Osmanlı Devleti’nin devlet yapılanması, toplumu, o dönemdeki insanların inançları çok sade ve anlaşılabilir bir şekilde anlatılmış.

Ekonominin yapısı, ticaret, esnaf yapısı hakkında belgelere dayalı bilgiler verilmiş.

Medrese yapısı(Eğitim) hakkında yine son derece mühim bilgiler verilmiş, 1300-1600 yıllarında dahi eğitimin nasıl berbat bir durumda olduğu, eğitimden anlaşılanın dini eğitim olduğu ve dini eğitimde dahi Mısır ve Iran’daki gibi yüksek seviye bir dini eğitimin olmadığı, bunlardan son derece geri olduğu gösterilmiş.

Bu medrese yapısının pozitif bilimleri bırakın matematik, geometri, mantık, astronomi, felsefe gibi konulara bile nasıl düşman oldukları ve bunları medreseden nasıl attıkları belgelerle gösterilmiş. Kısacası güçlü merkezi yapının nasıl bağnaz bir bakışı benimsediği ve devlet ideolojisi haline nasıl geldiği çok güzel anlatılıyor.

Bektaşi, kalenderi şaman geleneğin izlerini taşıyan farklı yapıların şeytanlaştırılması, devlet tarafından düşman görülüp yok edilmeye çalışılması yine çok güzel ve kaynaklar ile anlatılmış.

Devletin kendi bağnaz inancını insanlara benimsetmek için her köyde camii inşa edip, imam göndermesi ve bu imamın bir ajan ve resmi ideolojiyi yayma görevi görmüş olması da kaynaklarıyla anlatılmış.

Bunları zaten anca Halil Hoca bu kadar açık bir şekilde anlatabilirdi, insanların şaman geleneklerine ve diğer inanç gruplarıyla iç içe hoşgörülü bir şekilde birbirlerine saygı duyarak yaşarken nasıl bu geleneklerden koparıldıkları ve reddenlerin de öldürüldüğünü kaynaklarıyla belirtmiş.

Sunni bağnaz islamın anadoluya devlet zoruyla nasıl yayıldığı, insanların türk geleneklerinden nasıl koparıldığını şaşkınlık içerisinde okudum.

Tarih okuyacaksanız Halil Hoca’dan okuyun.

Bu arada bu kitabı Halil İnalcık ingilizce olarak yazmış ve dünyada da tarih çevrelerinde ses getirmiş diyebilirim. Kitap sonradan türkçeye çevrilmiş.

Puanım 5/5

10 Beğeni

Acaba kitapta beyaz çakmak olayına değinmişler mi?

Jimi Hendrix,Janis Joplin,Kurt cobain ve sanirim bir kac kişi daha var. Hepsi 27 yaşinda ölüyorlar ve ceplerinde beyaz çakmak bulunuyor. Bu da tarihe beyaz çakmak laneti olarak geçiyor.

Beyaz çakmak olayından bahsetmiyor @Muhammed_Deger. Kitap, Jimi Hendrix’in çocukluk yıllarından, müzik kariyerinden bahsediyor. Kitapta bahsedilenler de Jimi Hendrix’in kendi tutmuş olfuğu notlardan oluşuyor. Ölümünden sonra derlenip kitaplaştırılmış.

1 Beğeni

@Muhammed_Deger. Kitabın arka kapağında altta şöyle yazıyor, paylaşmak istedim.

" 28 yaşımı görebileceğimden emin değilim, fakat bşr yandan da son 3 yılda o kadar çok güzellik yaşadım ki… Dünya bana hiçbşr şey borçlu değil."

2 Beğeni

Kumsalda kitabını okudum.

Kitap tam bir bilimkurgu romanı sayılmasa da bu seride en beğendiğim kitaplar arasına girdi. Yazarın iki dünya savaşı görmesi ve mesleğinden dolayı çok gerçekçi bir ortam hayal etmesi harikaydı. Kitaptaki karakterler çok olunca bir an dedim nasıl bağlanacak diye ama karakterlerin sonunu okuyunca gözlerim doldu resmen.

Konusuna gelecek olursak; savaşlar nedeniyle ortalığa salınan radyasyon dünyayı öldürmek üzeredir. Bunun için bir gemi ekibi kuruluyor ve çaresini bulmaya çalışıyorlar ama yapacak bir şey kalmadığını anlıyorlar. Artık herkesin son zamanı olunca yapamadıklarını yapmaya başlıyorlar. Bir karakter araba yarışlarına katılıyor, bir karakter son gün olmasına rağmen beğendiği mobilyaları alıyor.

Son bölümde yaşanan bir diyalog vardı. Bu radyasyon bizim başımıza nasıl geldi? diye soruyor Yüzbaşının eşi. Adam ise 2-3 büyük ülkelerin dünyanın başına açtığı mesele diye cevap veriyor adam. Çok doğru bir cümle. Yakın zamanda olası bir savaşta da büyük ülkelerin arasında ezilecek milyarlarca insan olacak ve bunların çoğu da masum halk olacak. Neyse uzatmadan bitireyim. Çok beğendiğim, çok vurucu olan bir eser. Okunmasını öneririm. Puanım 11/10.

16 Beğeni

@Berkan23 teşekkürederim dostum.

Rica ederim @Muhammed_Deger

1 Beğeni

Gün Olur Asra Bedel - Cengiz Aytmatov

Kitabı okumak için bekletiyordum ama kitap için bilimkurgu denilince Gün Olur Asra Bedel kitabını okudum.

Bilimkurgunun öğelerinden yeni ve farklı bir fikir, uzay yolculuğu, yaşam olan gezegen, yabancı bir uygarlık ve tür, dünya toplumundan farklı toplumsal yapı vb vb var.

Bence yazar bunu kitap içerisinde anlattıklarını belirginleştirmek, hem farklı bir dünya da mümkün demek için hem de sistem eleştirisi yapmak için kullanıyor. Fakat eleştirdiği tek bir sistem değil, iki kutuplu dünyanın iki ucundaki sistemlerin temsilcisi konumunda olan SSCB ve ABD’nin varlıklarını soğuk savaşa bu düşman kamplaşmaya dayalı olduğunu, göstermek için yapıyor.

Tüm kitap boyunca akıcı bir anlatım var. Özellikle bozkır betimlemeleri öne çıkıyor.

400 sayfalık kurgu tek bir günün hikayesiyle, Kırgız efsaneleri, kültürüne, geçmişine , ailesine yabancılaşan, unutan yani Aytmatov’un deyimiyle mankurtlaşanlarılar, geçmiş yaşamlar, hatta yasak aşk (bir çok kitabında vardır bu, yazar biyografisi okuyanlar neden olduğunu bilecektir) ve bizim iki kutuplu dünyamızın alternatifi dünya anlatımıyla siyasal, ekonomik sistem/sistemler eleştirisiyle öne çıkıyor.

Son olarak; Aytmatov okuyun pişman olmayacaksanız.

23 Beğeni

image

Sineklerin Tanrısı uzun zamandır okumak istediğim bir eserdi ama çok popüler olduğu için okumayı sürekli erteliyordum, okumak şimdiye kısmetmiş. Issız bir ada, medeniyet kurma çabaları, insanlığın kötülüğe eğilimi gibi sevdiğim konuları içerdiği için kitabı sevmeye zaten meyilliydim bu yüzden konuların başarıyla işlenişi ve güzel olay örgüsüyle kitabı tamamen sevdim. Kitapta okurken anlamadığım bazı kısımlar vardı ama onları da çevirmenin yazdığı sonsözüyle kolayca anladım.

Kitabı okurken tek pişmanlığım kitapta bahsedilen “Mercan Adası” kitabını daha önce okumamış olmam eğer okusaydım iki kitabın karşılaştırmasını da yapabilirdim, neyseki çevirmen kendisi karşılaştırma yapmışda az çok aralarındaki farkları öğrenebildim.

18 Beğeni

Minâ Urgan farkı. (20 karakter)

2 Beğeni

Rıfat Ilgaz-Hababam Sınıfı

Kitap, hepimizin filmlerden bildiği Hababam Sınıfı’nın maceralarının anlatıldığı öykülerden oluşuyor. Neredeyse her öyküde, Turhan Selçuk’un çizdiği ve öyküyle alakalı karikatürler var (kapaktaki gibi). Yalnızca haylaz ve aklı insanlara kötü şakalar yapmaya çalışan bir grup öğrenciyi anlatmaktan öte, yaşını almış hocaların gençlere karşı takındığı olumsuz ve “Ben bilirim, siz anlamazsınız” tavırlarını, dönemin idarecilerini mizahi bir dille eleştiriyor.

Çoğu öyküyü gülerek okudum. Anlatım oldukça sade. Gülmek, eğlenmek ve biraz da düşünmek için okunması gereken bir kitap; edebi derinliği fazla yok -ki Rıfat Ilgaz’ın amacı da bu değil-. Yazarın daha edebi yazılarını okumak isteyenlere Karartma Geceleri ve Halime Kaptan gibi romanlarını öneririm.

Omuzlara alınıp dersi kaynayan Paşa Nuri’yi, kül yutmadığını iddia ederken sırtında kopya kağıdı taşıdığını fark etmeyen pek muhterem hocaları, arkadaşlarının sahte mektupla şaka yaptığını anlayamayacak kadar aşktan gözü kör olup kolalı gömlek ve ütülü pantolonla Taksim’de hayali bir sevgiliyi bekleyen öğrencileri izleyip sevdiyseniz, bir de okuyun ve filme ne kadar başarılı aktarıldığını görün derim.

17 Beğeni

Otostopçunun Galaksi Rehberi
Eleştirim yok bu baş yapıta.

1 Beğeni


Stanislaw Lem, tarzını çok sevmeme rağmen nispeten az okuduğum bir yazardır. Solaris, Aden, Yenilmez ve Gelecekbilim Kongresi’nden sonra okuduğum beşinci Lem kitabı Siberya oldu. Biraz önce tarzını çok sevdiğimi söylemiştim ama okuduğum her kitabından sonra “bu adamın tarzı ne ki?” diye kendime sormadan edemiyorum. Siberya için de aynı durum geçerli. Bundan sonrası sürpriz bozabilir!
Kitap, Trurl ve Klapaucius adında iki mühendisin başından geçen birtakım hikayeleri konu alıyor. Bu iki mühendis çok iyi arkadaş olsalar da sürekli atışmaktan geri durmuyorlar. Bu yanıyla bizdeki Hacivat ve Karagöz’e benzetilebilir. İlk üç öyküde karakterlere ve yazarın diline alıştıktan sonra “Trurl ve Klapaucius’un Yedi Yolculuğu” başlıyor. Burada Binbir Gece Masalları’nda yer alan Sinbad’ın Yedi Macerasına gönderme yapılıyor.
İki kafadar Sinbad gibi ülke ülke gezip bol bol para kazanma derdindeler. Tabii bu olaylar Lem’in kurguladığı fantastik gezegenlerde geçiyor. Her öyküde bilimkurgu masalsı bir anlatımla süslenmiş altında ise sağlam felsefi ve politik göndermeler var. Yazarın daha önce Solaris ve Yenilmez gibi kitaplarını okuyanlar için bu tarz çok farklı gelecektir. Dil olarak "Gelecekbilim Kongresi’ne benziyor. Onu sevdiyseniz bunu da seversiniz muhtemelen.

11 Beğeni

Tam 229. sayfaya kadar yazmamaya direndim, ama artık dayanamıyorum.

Emniyet Müdürlüğü yapmış ve Öğretim Görevlisi olarak çalışmış olan Mustafa Kaygısız’ın Temel Kriminalistik adlı, polis okulları öğrencilerine yönelik ders kitabını okuyorum.

Kitap resimdeki gibi eksik, tuhaf, anlatım bozukluğuyla dolu cümlelerden oluşuyor. Tamlayan ve tamlanan eki diye bir şey yok. Örnek: Biyolojik deliller bir çok nesne, eşya üzerinde bulunması mümkündür.

Yazarı, editörü, yayıncısı nasıl rahat edebiliyor, kitap yazdığını/çıkardığını iddia edebiliyor? Kitabın tamamı böyle cümlelerle dolu. Bilerek ve isteyerek yapılmadıysa bu kitapta emeği geçen kimse Türkçe bilmiyor demektir, zira kitap bence Türkçe falan değil. Elfçe gibi yeni bir dil yaratmışlar.

Elli lira sayıp biraz suçbilimi öğrenmek istedim ama elde ettiğim şey kanayan gözlerim oldu. Sorsanız “Bu bir Türkçe kitabı değil, kurallara ne kadar çok takılıyorsunuz.” diye üste bir de biz suçlanırız.

Ek: Bu kitap bir de “Güncellenmiş 4. baskı”

10 Beğeni

Hani, suçbilimi kitabı, ya. Anlatımda gizemcilik kasmışlar, olmamış :sweat_smile:

3 Beğeni

İkinci Vakıf
Az önce bitti. Uzun sürmesinin sebebi diğer iki kitaba göre daha az sevmem. Tamam kardeşim her iki sayfaya bir “Vov, inanılmaz!” falan diyip şaşırıyoruz ama yoruldum belki de şaşırmaktan. Bilmiyorum, yenileri basıldıkça almam galiba. Ben böyle bitmesini sevdim sayılır. Game of thrones’la birlikte bu seriyi de bitirdim kafamda iyi oldu.