Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Sondan Bir Önceki Gerçek - Philip K. Dick

Herşeyden habersiz yaşayan insanlar, gizli işler yürüten kurumlar, simulakrumlar, yeniden kurulan bir dünya düzeni ve entrikalarla dolu politik ilişkiler tam bir P.K.D romanıydı.

Batılı devletler ile Sovyet kontrolündeki devletlerin arasında çıkan nükleer savaş sonrası insanlar yer altında tanklarda yaşamaya başlamıştır. Yukarıdaki düzene kısıtlı imkanlarla, her ay belli bir kotayı doldurmak zorunda bırakılarak robot üretmektedirler. Yerin üstünde ise çeşitli kurumlar arasında oyunlar dönmektedir. Tanklarda yaşayan insanlar radyasyon ve savaş nedeniyle yıllarca yerin altında yaşamış ve yukarı çıkmaya korkmakta zaten çıkmalarına izin verilmemektedir. Ama aslında (burası kitabın arkasında yazıyor ve zaten okumaya başlayınca hemen başlarda anlayacaksınız. Gene de kendi okumak isteyenler bakmasın) savaş biteli 13 yıl olmuş, yeryüzünde yaşayan seçilmişler Dünya’yı kendi aralarında bölüşmüş ve devasa bir park haline getirmişlerdir. Bir gün tanklarda yaşayan birisi dış dünyaya çıkmak zorunda kalır ve gerçeklerle yüzleşir.

Kitap başlarda iki karakterin hikayesini anlatarak başlıyor. Tom Mix tankında yaşayan o tankın seçilmiş lideri Nicholas ve yeryüzünde yaşayan özel görevli Joseph Adams. Bir süre tanklardaki yaşam üzerinden giden hikaye daha sonra yeryüzünde yaşayan yönetenler arasındaki kirli ilişkileri anlatıyor. Tanklardaki hikaye biraz daha işlense daha güzel olabilirdi.

Okuması ve anlaması kolay bir roman, çeviri de herhangi bir sorun göremedim (ama öyle çok da anlamam). Gözüme çarpan 4 tane yazım yanlışı oldu onun dışında bir hata yada eksikle karşılaşmadım. PKD okumayan birisi bu kitapla başlamasın ama sevenlere ve zaten okuyanlara tavsiye ederim.

14 Beğeni

Wildcard’a ayırdığım vakti keşke daha verimli bir şeyler için geçirseydim diyorum, okur okumaz hemen satışa çıkardım kurtulmak için :smiley: Sen hiç hayatında 10 sayfada bir “omzunun üzerinden bakmak” kalıbını defalarca okudun mu? Artık nerede görsem asabım bozuluyor :joy:

1 Beğeni

PKD romanlarından hangilerini önerirsiniz ? Şuan kütüphanemde Ölüm Labirenti var.Henüz okumadım.Onunla başlayacağım bu seriye.

2 Beğeni

PKD kitapları için herhangi bir okuma sıralaması var mı?

1 Beğeni

Herhangi bir okuma sırası yok. Yazarı tanımanız açısından okuyabileceğiniz daha anlaşılır kitaplar var. :slight_smile:

1 Beğeni

PKD okuyamadığım bir yazar. Bütün önerilere açığım :smile:

1 Beğeni

O zaman okumaya PKD Toplu öykülerle başlamanızı öneririm. :smiley:

3 Beğeni

Ölüm Labirenti’de olur. Vulcan’ın Çekici’de olur. Ben de aksine öyküleriyle başlamamanızı öneririm. Mesela Elektrikli Düşler kitabı öykü kitabı ama ben çok sevmeme rağmen bazı öykülerini bir türlü okuyamadım. Hemde @SJack bahsettiği Toplu Öyküler kitapları hacimli ve diğer kitaplarına göre pahalı, sevmeme olasılığınıza göre yazdığım bu romanlar daha iyi seçim olacaktır. Tercih sizin :slight_smile:

1 Beğeni

Bilemiyorum. Belki de ben kısa kısa öykülerden oluşan kitapları seviyorumdur. Ama roman da okuyorum severek. :smiley: :smiley: Kararı yüzük taşıyıcı… Kararı arkadaşların kendileri verir artık.

2 Beğeni

Elektrikli Düşleri okuduysan Electric Dreams dizisini izlemeni öneririm. Öykülerin uyarlanmış halleri :slight_smile:

Okudum dersem yalan söylemiş olurum. Kitabı okumak için açtığımda tüm öykülerini PKD Toplu Öykülerde okumuş olduğumu anladım. O yüzden tekrar okumadım.

Dizisini ise ilk bölümü izliyordum ki araya başka şeyler girince unuttum. Ama yakın zamanda izleyebilirim.

1 Beğeni

O zaman Bay Uzay Gemisinden başlamak uygun olur :sweat_smile:

1 Beğeni

Elizabeth Kolbert - Altıncı Yok Oluş’u okuyorum.

Yüz milyonlarca yıl önce yaşanmış olan ve dünya üzerindeki canlı türlerinin çok büyük bir kısmını yok etmiş büyük yok oluşları irdeleyen bir kitap. Yok oluş nedir? Türler nasıl yok olur? Bilim insanları bu yok oluşları nasıl farketmiş, nasıl yorumlamış ve adlandırmış? An itibarı ile büyük bir yok oluşun içinde olabilir miyiz? gibi sorulara açıklık getiriyor.

Anlatımı sade, anlaşılabilir ve eğlenceli. Yazar bir yandan bilgi verirken bir yandan kendi gözlemlerine ve bilim insanları ile yaptığı konuşmalara yer vermiş. 18.yy’dan itibaren yaşamış olan bir çok bilim insanının görüşlerine, bakış açılarına ve aralarındaki ilişkiyede değinmiş. Umduğumdan daha keyifli bir kitap ile karşılaştım. Örnek bir sayfasını ekliyorum.

12 Beğeni

Teftiş-Josh Mslerman
Yazarın okuduğum üçüncü kitabı. Diğer kitapları tür olarak korku ve gerilim ama yazar bu sefer farklı bir şey denemiş ve bir bilimkurgu yazmış. Bu yüzden diğer kitaplarıyla özellikle kafesle kıyaslamadan okudum ve oldukça beğendim. Çok yaratıcı bir konusu ve akıcı bir dili var. Sadece sonunun biraz aceleye geldiğini ve basit geçildiğini düşünüyorum.

Spoiler

-Eşcinsellik konusu hiç gündeme getirilmemiş. Ama çocukların birbirleriyle yakınlaşması gibi bir olasılık da var ve bu yok sayılmış.
-Kuleler dışardan hiçbir yardım almadan yaşamak için tasarlanmış yani her kulede yaklaşık 40-50 tane çalışan olması gerek. 50 tane 12 yaşındaki çocuk en az 80-90 tane yetişkini nasıl öldürebildi? İsyan kısmı çok basit geçilmiş halbuki en önemli kısım burasıydı. Bence kitabın tek eksik yönü sonu.

4 Beğeni

Bildiğim kadarıyla o kadar yetişkin yoktu. Taş çatlasa 15 kişi filandılar.

1 Beğeni

Bir şey denedim. Bu sorunlarla ilgili bildirim sana mı gidiyor? :slight_smile:

Evet bana geliyor. :slight_smile:

1 Beğeni

Hmm tamam o zaman :joy: Şansımı denemiş oldum :joy:

1 Beğeni

Bilim Kurgu Öyküleri - Korkunun Bütün Sesleri

7 öyküden oluşan bir bilimkurgu derlemesi olan Korkunun Bütün Sesleri’ni kısa sürede keyif alarak okudum. İçindeki Lem’e ait olan öykü hariç diğer öyküler kısa sürede okunabilecek metinlerdi.

Öykülerden en beğendiğim Ballard’ın Bilinç Eşiğini Atlayan Adam adlı, tüketim çılğınlığı ile ilgili öyküydü. Ballard’ın daha önce Gökdelen isimli kitabını okuyup sıkılmıştım. Şimdi sorunu buldum, Ballard bu öyküyü de uzun şekilde yazsa gene aynı durumu yaşardım. Ben Ballard’ın konu olarak aldığı, toplumu çok yakından ilgilendiren sorunlardan bahseden yazılarını öykü şeklinde, kısa yazınca seviyormuşum :slight_smile: Gerçekten bu kadar kısa bir metinde çok güzel anlatmış durumu, çok sevdim.

Ray Bradbury’e ait Gülümseme isimli öykü ise aralarında dilini en beğendiğim, okuduktan sonra bende farklı bir tat bırakan öykü oldu. Değişik bir dili var yazarın, akıp gidiyor metin. En beğendiğim 2. öykü diyebilirim.

Harlon Ellison’un kitaba adını veren öyküsü okurken beni en çok etkileyen, psikolojik olarak çarpıcı bir öyküydü. Asimov ve Vonnegut’a ait öyküler de güzeldi. Lem’in Maske isimli öyküsü başlarda çok yavaş ilerledi, sonraki kısımlarda hikayeye dahil olmayı başarsam da sevemedim. Heinlein’in öyküsünü ise bu derlemeye neden eklediklerini anlamadım. Diğer öykülerin yanında çok başarısız buldum. Yazarın yazım hayatının ilk yıllarında yazmış olmasının payı da vardır elbette.

Öykü, derleme ve bilimkurgu seviyorsanız, tavsiye ederim.

12 Beğeni

Ama o kulelere dışardan yardım gelmiyor. Yani her ihtiyaçlarını içerde karşılamak zorundalar bu yüzden birsürü Personel olması gerek. Aşçı, bulaşıkçı,temizlikçi vs.

1 Beğeni