Dune 1.kitap 155.sayfadayım. Biraz yavaş ilerliyor gibi ama güzel gidiyor şimdilik
Kitabı değerlendirirken kendi zihninizde kitabın bize verdiği felsefi, dini ve siyasi fikirleri haddinden fazla değerlendirmenizi öneririm. Bambaşka bir Arrakis’e açılacak olabilirsiniz.
Evet evet ona dikkat etmeye çalışıyorum bakalım neler olacak
Ben ilk kitabı 1 haftada bitirmiştim. Kitabın ilerleyen sayfaları sizi daha çok heyecanlandıracaktır bence. Şuan 2. kitaptayım ilk kitap gibi ilk sayfalarda bir zemin hazırlığı var. Bakalım devamı neler getirecek.
V for vendetta’yı okuyorum ve yazarın filmi gördükten sonraki sözüne hak veriyorum bu kitap o film degil miş😁
faşizm bu kadar güzel anlatılmazdı heraldeDouglas Adams- Otostopçunun Galaksi Rehberi’ni okudum. Okurken çok eğlendim ve güldüm. Bir felaketin doğurduğu bazı sonuçların öyküsü. Keşke daha öncelerden okusaymışım.
Daha dün başladım mesajınızı gördüm.Maşaallah bu ne hız.
Sürgün Gezegeni - Ursula K.Le Guin
Kitaplar açısından geri kaldığım için bu konuya yazdığım her mesajda “yazarın okuduğum ilk kitabı” ifadesi yer alacak gibi.
Evet, yazarın okuduğum ilk kitabı ama çoğunluğun aksine bu kitap bende kötü bir izlenim bırakmadı. Aksine sevdim. Ancak son 50 sayfası sanki ‘bu kadar konuyu nasıl anlatayım, zaten çok uzun oldu’ edasıyla geçiştirilmiş ve bir anlam ifade etmiyor bana göre. Keşke bu kitap bir üçlemenin başlangıç kitabı olsaydı. Çünkü daha çok şey öğrenmek isterdim. Kötü değil ya ama, demeyelim öyle şeyler.
Karahindiba Şarabı, Ray Bradbury
Ray Bradbury’nin düz yazının şairi olarak anıldığını okumuş, duymuştum ama ilk defa bu kitapta hak verdim. Kitap başından sonuna kadar yazılmış bir şiir gibiydi. İlk başlarda betimlemeler biraz canımı sıksa da o betimler bir süre sonra beni 1928’e, o küçük kasabaya götürdü. Bir çocuğun kendi etrafında dönen bir dünyayı bu kadar görkemli, ölüm ve yaşamı bu kadar zarif nasıl anlatabildi gerçekten bilmiyorum.
Kitap anlatım tarzı olarak tek bir hikaye etrafında toplansa da aslında irili ufaklı birçok hikayenin toplamıydı. Ama her biri o kadar güzeldi ki… Ölümü, aşkı, etrafında gezinen kalabalık ailenin çıkardığı seslerin verdiği huzuru, arkadaşlığı, korkuyu o kadar güzel anlatmıştı ki; her bir bölümünü buraya alıntılayasım geldi ama telif hakkına takılırım diye korktum. Özellikle ‘‘vanilyalı-limonlu dondurma’’ bölümünü okurken çok garip hissettim.
Eğer kalabalık bir ailede çocukluğunuz geçtiyse veya yazın dedenizin, babaannenizin, anneannenizin yanına köye, yazlığa gittiyseniz bu kitap o kadar tanıdık gelecek ki size. Mutlaka çocukluk yazlarınızdan bir şeyler bulacaksınız bu kitapta. Son olarak;
Geçmişte bir gün, farkında olmadan, arkadaşlarınızla oynamak için dışarı çıktınız. Ve bu dışarıda oyun oynadığınız son seferdi…
Kitap akıp gidiyor. Okutuyor kendini.
Clive Barker - Lanetlenme Oyunu’na başlıycam bu akşam. Yazarın okuyacağım ilk romanı olacak. Undying’in Jericho’nun bende olan anılarını canlandırmasını umuyorum
Müthiş bir roman. Soluksuz okumuştum. Ayrıca +18.
Modem Zamanlar 2.0 okudum.
İşte İnsan’dan sonra okuduğum 2. Michael Moorcock eseri. Kitap, Jerry Cornelius’un kılıktan kılığa girip çoklu evrenlerde yaşadığı olayları anlatıyor anlatmasına ama fazla bir şey anlamadım. Öyküler bitince ne okudum az önce gibi tepkiler verebiliyorsunuz. 3-4 bölümde hoşuma giden yerler oldu. Öykülerin sonunda yazarın Londralarım adlı yaşadığı yerden bahsettiği bir bölüm ve bu seriyi hazırlayan Terry Bisson’un yazarla yaptığı söyleşi var. Ayrıca İsmail Yamanol’un önsözü de çok açıklayıcı olmuş. Kitabı ve içeriği biraz anlatarak zaten kafası karışacak okurları aydınlatmış. Bölüm başlarındaki açıklamalar ve altındaki bazı dergilerden paylaşılmış yazılar konu hakkında bilgi veriyor. Okurken onlara dikkat edin.
Kırgınlık - Nihan Kaya
Ne desem bilmiyorum. Söyleyecek çok şey var. Alıntılanacak cümleler, bahsedilecek mevzular, çağrışımlar var. Ama susasım da var. Bambaşka bir şey okudum. İyi ki yazmış Nihan Kaya, iyi ki okumuşum.
Üçüncü kez Peri Gazozu. Bana göre kitap ve yazarın eleştirilebilecek hiç bir yanı yok ama anlattıkları sabaha kadar eleştirilebilir.
Dune 1.kitabı okumaya devam ediyorum ve kafamda bir soru var. George R. R. Martin “Buz ve Ateşin Şarkısı” serisinin ilk kitabı olan Taht Oyunları’nı yazarken bu serinin ilk kitabından fazla mı etkilenmiş ne?
Boşunamı o adama hırsız diyorlar.
Ben bu konuda baya bilgisizim ya. Keşke Taht Oyunları öncesinde Dune okusaymışım. Ters gidiyorum
H.P. Lovecraft’ ın Cthulhu’ nun Çağrısı’ nı bitirdim. Her hikaye gerçekten çok akıcıydı, sonunu merak ettiriyordu, korkutuyordu. Bu adam bu işi biliyor.
Ne gibi bir etkilenme söz konusu acaba? Buz ve Ateşin Şarkısının da ilk kitabını okumuştum da böyle bir şey fark etmemiştim hiç. Ve ilk defa da sizden duydum.