25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler - Jorge Luis Borges (KırmızıKedi)
Babil Kitaplığı ile Kitap Kulübü aracılığıyla tanışmıştım. “Kaçan Ayna” kitabını okuyunca diziye merak salmış kısa sürede tüm kitapları almıştım. Sonrasında “Lady Anne Susuyor” kitabıyla Saki’yi tanımış ve piyasadaki tüm eserlerini toplamıştım. Bir süre ara verdikten sonra “Kardinal Napellus” kitabıyla Gustav Meyrink’e selam verip “Son Şenliklerin Davetlisi” ile seriyi bir kenara bıraktım. Bir zaman sonra diziye geri döndüğümde “Binbir Gece Masalları” ile hüsrana uğrayıp rotamı YKY Delta serisine çevirdikten sonra bugün tekrar bu diziye geri döndüm.
Bunları neden yazdım? Yazdım çünkü bir dizinin insanı nereden nereye götürüp önündeki seçenekleri nasıl çeşitlendirdiğini belirtmek istedim. Dizi kısa kitaplardan oluşması bakımından okunuşu kolay ve öykü derlemesi olduğundan da yakanıza yapışmıyor. Her sayfa ayrı bir macera her kitap ayrı bir yazar.
Dizinin ilk kitabında dört öykü ve Borges söyleşisi yer alıyor. Öyküler mükemmel değiller fakat söyleşide o kadar çok isim geçiyor ki bazılarıyla çoktan tanışmış olsak da gözden kaçırdığımız veya ertelediğiniz isimlere denk geliyoruz. Yine bizi başka yazarlarla tanıştıran bir kitap olup çıkıyor. Dediğim gibi mükemmel değil, soluksuz okunacak bir eser değil bana göre ama Borges’in farklı tarzını da tanımış oluyoruz. Ben ortalama bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Ek parantez; Binbir Gece Masalları kitabında bir atlama mevcut. Başka bir masalı okurken bir sayfa sonra bambaşka bir masala geçiş yapıyor. Çeviri de pek iyi değil ne yazık ki. Bu da tutarsızlık yaratıyor. Doğru dürüst okumak için ben Delta serisini tercih ederek kitaplığıma ekledim fakat henüz okuyamadım. İmkanı olan varsa farklı yazarlarla tanışmak açısından ben diziyi bir kez daha öneriyorum.