Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Nazım Hikmet Ran - Bütün Şiirleri (Yapı Kredi Yayınları)

Nazım Hikmet’in bütün şiirlerini kapsayan bu kitabı okumak için acele etmemek lazım. En azından siyasi tarih açısından bilgi birikim gerektiğini düşünüyorum.

Genel olarak ne demeli pek de bilemiyorum. Nazım Hikmet gerçekten dolu dolu zamanının detaylarına değinmiş birisi. Her olay hakkında fikirlerini çekinmeden nev-i şahsına münhasır tarzıyla anlatmış okuyucusuna. Yaşadıkları gerçekten çarpıcı. Zaman zaman bıkkınlığı, zaman zaman o içindeki ateşi her satırda hissediyorsunuz. Siz de şiirleriyle yükseliyor, acı çekiyor, seviyor ve üzülüyorsunuz. Gerçekten dolu dolu bir eserdi. Kesinlikle tavsiye ediyorum fakat biraz tarihi açıdan da bilgi birikim olması gerektiğini unutmayın. En azından yakın siyasi tarih hakkında bir şeyler okuduktan sonra okunmalı diye düşünüyorum ben.

Bir tek “Memleketimden İnsan Manzaraları” adlı bölümde biraz sıkıldım. Sağda solsa gördüğünüz ve önünü ardını bilmediğiniz şiirlerinin kim ve ne için yazıldığını daha iyi kavrıyorsunuz. Bu açıdan da oldukça doyurucu oldu diyebilirim.

Özellikle atom bombası hakkında yazdığı şiirleri insanın boğazını düğümlüyor. Yer yer üstümde öyle bir ağırlık hissettim ki okumaya devam edemedim. Ara vermek durumunda kaldım.

Genel olarak değerlendirdiğimde kesinlikle bir kez daha okumam ve bu sefer daha sakin ve araştırarak, notlar alarak okumam gerektiğini düşünüyorum. Ben biraz da tanımak ve anlayabilmek adına dümdüz okudum. Birçok noktada kendimi de değerlendirme terazisine koydum. Uzun zamandır şiirlere ara vermiştim ama bu dönem biraz şiirlere ağırlık vermeyi planlıyorum.

81d7e74a64911808970a8aeab7c7195121066c1e_2_375x499

Yalnızlık Bir Uçurumdur - Franz Kafka (Aylak Adam Yayınları)

Genelde benim çok hoşlanmadığım bir tarzda basılmış bir kitap. Kafka’nın eserlerindeki popüler olabilecek ve olmuş cümlelerin toplandığı bir kitap. Bana göre gerek yok böyle eserlere fakat alıntı paylaşıp sükse yapmak isteyenler için birebir diyebilirim. Bu yüzden hemen taşlamayın, tercih meselesi olduğundan saygı duyuyorum.

Bazı sözlerine zaten eserlerinde rastlamıştım. Diğerlerinin de hangi eserlerden alıntı olduğu az çok belli oluyor aslında. İçimden bunu okurken şiirleri olsa Poe’ya benzer bir yaklaşımda olurmuş diye düşündüm. Varsa da şiirleri bilmiyorum. Ben dolu dolu yazılmış şiirlerden bahsediyorum.

Yine de aldığımızı almak gerek. Düşünecek ve belki de düşüncelerinizi çarpıştırabileceğiniz bir yönü de yok değil.

9715b49615e3f1aed910167543a6b91d4c32d459_2_375x499

Gizli Başyapıt - Honoré de Balzac (Can Yayınları)

Uzun süre sonra okuduğum en iyi çevirmen önsözü sanırım bu kitaptaydı. Verdiği bilgilerle okuyucuya kolaylık sağlaması bir yana belki de çoğu kişinin ıskalayacağı bilgiler vardı.

Kitap ince, tadımlık bir eser zaten. Mükemmeliyetçilik konusunda kendisini kaptıran bir ressamın zamanla mükemmellik kavramının onu nasıl yozlaştırdığını anlıyoruz. İnsan ne kadar yetenekli olursa olsun bazı takıntıları yüzünden bu yeteneğini heba edebilir. Aslında güzel bir mesaj içeriyor. Özellikle mükemmeliyetçilik konusunda kendisini kaybeden ve zorlayan bir kişiliğiniz varsa okunmasında fayda var. Bunun dışında sanatı ve sanatçıları seven birisiyseniz küçük bir tatlı niyetine okuyabilirsiniz.

8910c480c48da8b341c430d768e57692e21a9ea0_2_375x499

Ateş Yakmak - Jack London (İş Bankası Kültür Yayınları)

Okurken iliklerinize kadar donacağınız bir kitap. Yine mini, tadımlık eserlerden diyebiliriz. Çevirmen notlarının arkada olmasından hoşnut değilim. Bir öne bak bir arkaya bak derken dikkatim dağılıyor benim. Nedense akıcı bir okuma deneyimi olarak uygun değil bana göre.

Ateş Yakmak öyküsünün iki farklı versiyonu mevcut kitabın içinde. Birisi kelime olarak daha kısıtlı ve çocuklar için yazıldığından dolayı daha pozitif, diğeriyse zaman içinde geliştirilmiş ve kelime kısıtından kurtularak yeniden düzenlenmiş hali. Ben ikinci uyarlamayı daha çok sevdim. Bana göre daha çarpıcıydı. Çevirmenin iki öykü arasındaki farkları yazmasının sebebini anlayamadım bir tek. Zaten okuyarak biz bunları kavrayabiliriz.

Bunun dışında bir öykü daha vardı ki gerçekten iyice uzatılsa ciddi anlamda psikoloji bozacak bir öykü. İnsanın hırsları ve yaşama tutunma azminin onu adım adım nasıl yok ettiğini gözler önüne seriyor. Öykünün sonundaki karakterin o sahildeki hali bana çok vurucu geldi. Beğendiğim bir eser oldu.

21 Beğeni