O kısım kronolojik olarak hazırlanmış olsa gerek. Öyle bakıldığında mantıklı bence.
Görseli mitik kronolojiye göre ben hazırladım. Yazım sırasına göre hazırlansaydı evet Homeros ile başlamak gerekirdi.
Elinize sağlık, kendi elinizle hazırladığınızı anlamamışım. Güzel bir rehber olmuş.
Teşekkür ederim, daha tüm eserleri okumadığım için hatalar olabilir, okudukça düzelteceğim. Bu mecradan da eleştiriler gelirse ona göre de düzeltmeler yaparım.
Bu serinin en başından beri keşke İncil ve Tevrat’ı da bassalar diyorum çünkü Türkçede orijinal dilinden çevirilerinin olmadığını düşünüyorum. Ancak büyük ihtimalle böyle bir şey hiç olmayacak.
Bu her zaman benim de aklıma gelmiştir, Batı Kültürü ve Edebiyatı iki temele dayanır: Homeros İlyada/Odessia ve Tevrat/İncil. Bunların hepsi edebi ve kutsal sayılan kitaplardır. İlkini HAY bastı. İlyada ve Odessia’yı ciltli şömizli elimize alıp okuyabildik. Batı Edebiyatının temellerinden Tevrat ve İncil’i de HAY aynı şekilde bassa keşke.
Tartuffe’a sıra gelmeyecek galiba.
Normalde 8-9 lira etiket fiyatı olacak kitap 25-30 liraları görüyor artık. İş Bankası’nda bile evet. Üzücü.
Hasan Âli Yücel’in yazmış olduğu ve tüm serinin giriş sayfasına basılan son cümlenin son kelimesinde bir imla hatası yok mu?
“Bilhassa Türk dilinin, bu emeklerden elde edeceği büyük faydayı düşünüp de şimdiden tercüme faaliyetine yakın ilgi ve sevgi duymamak, hiçbir Türk okuru için mümkün olamıyacaktır.”
Ya Hasan Âli Yücel bir imla hatası yapmış bu nedenle de baskıyı yapanlar metnin orjinalliğine sadık kalmışlar ya da o dönemde bu tarz kullanım normal karşılanıyor olabilir. Hangisi bilmiyorum belki halen normaldir ben bilmiyorumdur. Konu hakkında bilgisi olanlar aydınlatırsa ya da fikrini söyleyebilirse sevinirim.
İmla hatası olduğunu sanmıyorum, eskiden gerçekten de böyle bir kullanım vardı. Bakmıyacağım, yemiyeceğim gibi bir yazıma 1970 öncesi romanlarda arada sırada rast geliyordum.
Yeri gelmişken; Celâl Şengör’ün İş Bankası’ndan çıkan Hasan Âli Yücel ve Türk Aydınlanması adlı muhteşem eserinin yeni baskılarında o önsöz günümüz Türkçesine uyarlanmış şekilde alıntılanmış:
Ne var ki kitabın Tübitak’tan çıkan daha eski baskılarında “olamıyacaktır” aynen korunmuş. Bu demek oluyor ki HÂY 1941’de yazdığı önsözde muhtemelen bu eski tarzı kullanmış.
Bir bilgi daha: Atatürk’ün ölümünden sonra onun başlattığı eğitim-öğretim reformlarını en iyi idrak etmiş ve bilimsel yönteme dayalı çağdaş bir eğitim sistemini karşılaştığı tüm yobazlıklara rağmen büyük bir azimle inşa etmiş olan, Köy Enstitüleri’nin mimarı, Cumhuriyet tarihinin belki de en büyük aydını ve bilgini HÂY‘ın yedi yıllık maarif bakanlığına Milli Şef İsmet İnönü hükümeti sırasında 1946’da apar topar son verilmiş.
Akabinde HÂY‘ın bakanlığı sırasında büyük bir özenle çevirttiği dünya klasiklerine yazmış olduğu o güzel önsöz bu kitapların tüm yeni baskılarından çıkartılmış. Ta ki HÂY‘ın doğumunun yüzüncü yıldönümü olan 1997’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu önsöze Yücel’i tanıtan bir broşüründe tekrar yer vermesine kadar.
İş Bankası’nın meşaleyi devralarak aynı önsöz geleneğini devam ettirmesi takdir edilesi bir jest.
112 sayfa ciltli 70 tl.
2022 başında yazıştığımda bu yılın ilk yarısında Dostoyevski külliyatına devam edileceği söylenmişti. Durumu sordum, 2023’e kalmış gibi görünüyor.
“…
Evet sarkma oldu ne yazık ki.
Çeviri insan emeği yoğun bir iş olduğundan kimi zaman planlandığı gibi ilerlemiyor.
Bir aksilik olmazsa yeni yılın ilk üç ayında daha önce yazdığım Amcanın Rüyası ile İnsancıklar’ı basmayı umuyoruz. Timsah ve diğer öyküler gecikecek biraz daha.
Saygılarımla…”