Hayali izdüşüm

Börek salonu, havanın aydınlanmasıyla, öğrenci, işçi ve memurlarla tamamen dolmuştu.
Cam kenarındaki masada iştahla kıymalı börek yemekte olan tombik öğrenci, ayranından bir yudum alıp, konuşmasına daha büyük bir iştahla devam etti.
" Tamamda Hasan amca, neler çektiğimizi biliyormusun sen. Gene resim dersinde, resim öğretmeni tahtaya dört öğrenci çıkartıp;
" Bu arkadaşlarınızın portrelerini çizin." dedi.
Ben kara kara nasıl çizeceğimi düşünürken, birden burnuma pastel boya kokusu gelmeye başladı.
Koku hemen yanımdan geliyordu. Başımı çevirdim, ne göreyim ?
Resim öğretmeni, kaşlarını çatmış, kıpkırmızı gözleriyle suratıma bakıyordu.
Hiddetle elimden kalemi alıp, kağıdıma bir şeyler çizdi.
Daha sonra hiç bir şey söylemeden kalkıp masasına gitti. Kağıdıma baktım. Kağıdın üzerinde berbat bir portre çizimi vardı.
Ders sonunda herkesi yanına tek tek çağırıp, not vermeye başladı.

Sıra bana gelince, masasının önüne gidip, başım önümde, kendisinin çizdiği kağıdı yine kendisine uzattım.
Kağıdı alıp, incelemeye başladı. Ben heyecanla bekliyor, gözlerimi dahi kırpmıyor, neler olabileceğinin hayalini kuruyordum.
Başım dönmeye başlamıştı. Kalbim durmak üzereydi. Ellerim, ayaklarım titriyor, alnımdan terler dökülüyordu.
Resim öğretmeni, eliyle çenesini sıvazlayıp, kaşlarını çatınca sonumun geldiğini anladım.
Hayatım, hayallerim, umutlarım ve geleceğim gözlerimin önünden çizgi roman sayfaları gibi akıp geçiyordu.
Resim öğretmeni, başını bana doğru çevirerek suratımı, keseceği koyuna bakan kasap edasıyla inceledi.
Ben derhal başımı önüme eğdim ve kesileceğini anlayan koyun misali durumu kabullenerek sonumu beklemeye başladım. "
Börekçi Hasan amca elindeki çayı yudumluyor, yakın arkadaşı emekli Cezmi dede ağızını şapırdatıyor, masalarda oturanlar bir yandan böreklerini büyük bir iştahla yiyor, bir yandan bu tombul öğrencinin anlattıklarını can kulağıyla dinliyorlardı.
" Resim öğretmeni, suratımı inceledikten sonra ayağa kalktı. Resim öğretmeni uzun boylu, iriyarı, yarmayla ayı karışımı yeşil dev hulk gibi, hatta king kong gibi, daha doğrusu godzilla gibi bir adamdı.
Boyum omuzlarına dahi gelmiyordu. Sınıfın ortasına giderek sınıfı baştan sona kadar inceledi.
Sınıfı ölüm sessizliği kaplamıştı. Öğrenciler yüzüme korku ve acımayla karışık bir tebessümle bakıyor, bazıları dalga geçmeyi ihmal etmiyordu.
Ön sırada oturan ( sınıfta bütün haşarı, haylaz, tembel çocuklar, her zaman öğretmen masasının hemen önündeki sırada otururdu )öğrenciler, fısıltıyla bana moral veriyorlardı.
" Lütfü, ambulans yola çıkmış merak etme, nioahaha he he eh ehe. "
Resim öğretmeni hışımla ön sırada oturan öğrencilere dönerek, kükredi ;
" Ne konuşuyorsunuz orada , kalkın ayağa !!! "
Öğrenciler ayağa kalkıp, saygıyla ceketlerinin önünü iliklediler.

Resim öğretmeni, ağır adımlarla ayakta beklemekte olan öğrencilerin önüne geldi.
" Ben bu derste konuşulmayacak demiyor muyum, ne konuşuyorsunuz söyleyin bakalım !!??!! "
Resim öğretmeninin davudi, sert, haşin ve gaddar sesi, sınıfın açık olan camlarından dışarıya kadar çıktı, zira dışarıda okulun tel örgülerine yaslanmış, konuşmakta olan iki yaşlı amca, okula korkuyla bakıp, bastonlarına yaslanarak hemen uzaklaştılar.
Sınıftaki sinekler gözden kaybolmuştu. Rüzgar esmiyor, gökyüzünde kuşlar uçmuyor, bulutlar görünmüyordu.
( Korktuğumdan dolayı, serap görmüş olabilirim. !!! )
Resim öğretmeni cevap alamayınca eliyle beni göstererek; sakin ve sevgi dolu tatlı bir sesle;
" Şuraya geçin bakalım çocuklar.!!???!!!" dedi.
İki öğrenci tebessüm ederek yanıma geldiler. Tek sıra halinde kurşuna dizilmeyi bekleyen vatan hainleri gibi sonumuzu bekliyorduk.
Saatime çaktırmadan usulca baktım, teneffüs zilinin çalmasına yedi dakika kalmıştı.
İçimde azda olsa kurtulma ümidi doğmuştu.
Yedi dakika, sadece yedi dakika.
Resim öğretmeni sırıtmakta olan öğrencilerin önüne gelerek sordu.
" Cevap bekliyorum çocuklar, ne konuşuyordunuz ??!! "
Sesin şiddetiyle, öğretmen masası titredi.
( Ellerim ve ayaklarım titrediğinden, yanılmışta olabilirim.!!! )
Yanımdaki öğrenci yutkunup, derin nefes aldıktan sonra konuştu.
" Hocam, biz şeyi, aslında… yani … 21. yüzyılda resim sanatının 19. yüzyıla olan etkileri üzerine ortaya atılan hipotezlerin, sürüyalist ve oryantalist bakış açılarıyla incelendiğinde …"
Resim öğretmeni bağırarak, öğrencinin sözünü kesti.
" Ne anlatıyorsun yahu, dalga mı geçiyorsun benimle!!!"
Tavandaki lamba, sesin şiddetiyle sallanmaya başladı.
( Heyecandan hayalde görmüş olabilirim.!!!)

Ben alnımdaki terleri silme bahanesiyle usulca saatime baktım.
Sadece beş dakika kalmıştı. Son beş dakika.!! "
Börekçi Hasan amca, böreklerden ellerine bulaşan yağı, önlüğüne silip, tezgahın üzerindeki artıkları temizledi ve tombik öğrenciye dönerek;
" Evladım, sen roman gibi anlatıyorsun yahu."
Tombalak öğrenci gülümseyerek;
" Böylesi daha heyecanlı oluyor Hasan amca. "
Emekli Cezmi amca heyecanla;
" Eeee, sonra ne oldu.??? "
Tombul yanaklı öğrenci, bardağın dibinde kalan ayrandan bir yudum daha alıp bitirdikten sonra, peçete ile dudaklarını nezaket ile temizleyip, aynı iştah ile konuşmasına devam etti.
" Resim öğretmeni, sınıfı haşin ve gaddar bakışlarıyla süzdükten sonra yanımdaki diğer öğrenciye doğru dönerek sakin bir sesle;
"Sen söyle evladım, neden konuşuyordunuz ??? " dedi.
Yanımda bulunan öğrenci, alnındaki ecel terlerini elinin tersiyle silip, cevap verme cüretini göstererek, beni gerçekten çok şaşırttı.
" Öğretmenim, biz resim dersinin faydalarından bahsediyorduk. "
Resim öğretmeni, eliyle çenesini sıvazlayarak, çatık kaşlarının korkutucu hale getirdiği bakışlarını yanımdaki öğrenciye doğrultarak, merak dolu bir sesle sordu.
" Demek resim dersinin faydalarından bahsediyordunuz.!!? "
Yanımdaki öğrenci, sevinçle karışık bir korku bulunan bir sesle soruyu yanıtladı.
" Evet öğretmenim, resim dersinin faydalarından bahsediyorduk. "
Resim öğretmeni, yanımda bulunan öğrenciye yaklaştı ve elinin tersiyle bıyıklarını düzelterek sordu.
" Anlat bakalım, resim dersinin ne gibi faydaları varmış. Bak ben yirmi senelik resim öğretmeniyim, daha ne faydası olduğunu, ne için ders olarak konulduğunu anlayamadım. Öğrenelim bakalım.!!! " dediğinde saatime usulca baktım son üç dakika kalmıştı !!!
Yanımdaki öğrenci, baltayı kafasına vurduğunu anlamış, kızarmış, morarmış ve sararmıştı.
( Başım dönüyor ve gözlerim kararıyordu, abartmış olabilirim.!!! )
" Hocam, az evvel arkadaşımın da ifade ettiği üzere 20. yüzyıla damga vurmuş olan oryantal resim akımı taktir edersiniz ki 19.yüzyıl barok ve gotik musikisinde derin yankılar uyandırmıştır. Zira 16. yüzyıla damga vuran filozof mortzart ında belirttiği üzere… "
Okul duvarının bitişiğinde bulunan çöp tenekesinde oturmakta olan kediler, sınıfta yankılanıp camdan dışarıya taşarak çıkan sesle, etrafa kaçıştılar.
( Dehşet içerisinde bulunduğumdan yanılmış olabilirim. Tam olarak emin değilim.!!! )
Usulca saatime baktım son bir dakika kalmıştı.

Resim öğretmeni, sınıfta bir süre dolaştıktan sonra masasına oturup, benim verdiğim resmi eline alıp inceledi.
Kalbimin atışı sınıfta yankı yapıyordu.
( Perişan bir halde olduğumdan, yanılmış olma ihtimalim yüksek.!!! )
Resim öğretmeninin ayağa kalkmasıyla teneffüs zilinin çalması bir oldu.Kalbimin atışı okulun karşısındaki binadan yankılanıyordu.
( Akli dengem yerinde olmadığından, abartmış olabilirim. !!!)
Teneffüs zilinin çalmasıyla, sınıftaki öğrenciler ayağa kalkarak, sınıfın kapısına yöneldiler.
Resim öğretmeninin, " Oturun yerinize.!!! " demesiyle öğrenciler yeniden oturdular.
Son kurtuluş ümidimde bitmişti.!!!
Ayaklarımda derman kalmamış, bitmiş, tükenmiştim.
Resim öğretmeni yanıma gelerek elini omzuma koydu. Korkuyla açık olan cama baktım. Resim öğretmeni, beni camdan atacaktı.!!
Evet hiç kuşkum kalmamıştı.!! Yaptığım sahtekarlığın cezası buydu.!! Başımı önüme büktüm. Bu cezayı hakketmiştim.!!!
Resim öğretmeni, sınıfa benim verdiğim resmi göstererek konuşmaya başladı.
" Arkadaşlar resim yapmak bir sanattır ve sanat emek, çaba ve özveri ister. Feykbuk ve civitır’ a ayırdığınız zamanın birazını " Resim sevinci " programına ayırsaydınız bu sanatı biraz anlar, bu kağıtları verirken biraz utanırdınız."
Okulun bahçesinde dolaşmakta olan serçeler, can havliyle uçuşup, kaçtı.
( Aşırı derecede korktuğumdan hayal görmüş olma ihtimalim yüksek. Tam olarak emin değilim.!!!)

Bayılmışım.!!!

Kesif ve limoni kolonya kokusuyla gözlerimi araladım. Resim öğretmeni, konuşmaya devam ediyordu.
" … Bakın çocuklar, insanları hayatları için anlam arayanlar ve yaşadıkları hayata anlam kazandıranlar olarak ayırabiliriz. Neyse, arkadaşınız kendine geldiğine göre dersimize dönebiliriz. Evet, dediğim gibi sınıfta portre tanımına uyan tek resim, arkadaşınızın çizdiği. Sizlere örnek olması amacıyla, okul panosunda bu resmi sergileyeceğim. "
Resim öğretmeni, yanıma gelerek elini uzattı.
" Tebrik ederim, gerçekten başarılı ve ilerisi için umut veren bir çalışma. " diyerek elimi sıktı. "
Hasan amca, büyük bir heyecanla sordu.
" Peki, resim sergilendi mi.? "
Tombul öğrenci, çantasını eline alıp kapıya yönelerek, Hasan amcanın sorusunu yanıtladı.
" Evet amca. Resim öğretmeninin çizdiği portre, İki hafta okul panosunda sergilendi. "

BİTTİ. ( Öykü sona erdi.) 2006