Kurbağa olsak bile mi?
Hayatın anlamı nedir biliyor musunuz?
Kendi bakış açılarımızdan dışarı bakalım…
Niçin doğuyoruz? Bu süreç nasıl işliyor? Bir şeyler mi arıyoruz? Arıyorsak ne?
Bilimsel olarak yaklaşırsak eğer ; insanoğlunun her memeli canlı gibi ırklarını devam ettirebilmesi için doğuyoruz.
Felsefi olarak yaklaşırsak eğer ; doğmak, bir seçenek değil, zorunluluktur.
Dini olarak yaklaşırsak eğer ; tanrıya ibadet etmek için doğuyoruz.
Şimdi bu başlıkların tamamını çöpe atalım… Şaka değil, gerçek. Çöpe atalım. Madem ki buradayız, artık dünyadayız, öyleyse varız.
Varlığımızın sembolü olarak yaşadığımız dünyaya verdiğimiz zarar fazlasıyla yetiyor. Hepimizin hayatını her birimizin yaşam standartları, öğretim seviyesi, kendini geliştirme biçimi belirliyor. Her birimizin hayatlarımızın anlamı buna göre şekilleniyor. Çoğumuz mühendis olmak istedik, çoğumuz öğretmen olmak istedik, belki babalarımızın dükkanları vardı oralarda çalışacaktık. Hayat her birimize gözlerimizdeki perde kalkana kadar eşit davrandı. Herkes sever çocukluğunu. O zamanlar güzeldi diye iç geçirdiğimiz olmuştur her birimizin.
Hayatın anlamı her geçen yaşta değişir diye düşünüyorum. Hayatın anlamı bazen aile kurmaktır. Bazen çocuğunun boğazından bir lokma geçsindir. Bazen sevdiğin işte çalışmaktır. Bilemiyorum… Belki bazen bu Dünya’dan başka gezegenlere evrenlere göç etmektir.
Hayatın anlamı nedir biliyor musunuz arkadaşlar? Ölmektir.
Çok insanlar geldiler bizlerden önce, varlıklarını bugünlere kadar bilmediğimiz nice araştırmacı insanlar gelip geçtiler. Belki de dünyanın başka bir ucunda Tesla kadar zeki biri daha vardı, sesini duyuramadı. Belki Socrates gibi başka bir insan daha vardı fakat idam edildi. Belki gerçekten de Dostoyevski gibi karanlığın ortasından yazılar yazdı ama öldükten sonra bile kıymeti bilinecek kadar şanslı olamadı. Ben bugün sizlere sesini bizlere kadar duyurmayı başarmış ve 400 yıl önce ölmüş birinin dizilerini paylaşacağım.
Ölmek, uyumak sadece!
Düşünün ki uyumakla yalnız
Bitebilir bütün acıları yüreğin,
Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü.
Dönem dönem bu konu yorum alıyor. Nasıl yazdığımı hatırlamıyorum ama cevabı biliyorum. Aradan geçen
zamanda fark ettim ki cevabın benim için pek de bir önemi kalmamış. Yani; hayatın anlamı tek bir şeyde fakat ben artık ona sahip değilim. İlginç bir durum benim açımdan.
@REVO görüşlerini paylaştığın için teşekkürler. Şiirde de dediğim gibi ben "ölmek"te hayatın anlamını bulamıyorum. Bence ölüm çok başka bir konu.
Boşluk doldurmalı soruları öğrencilik yaparken bayılarak çözsem de artık pek keyif vermiyor desem yeridir 
En azından çoktan seçmeli şıklarımız olsaydı cevabı bulabilirdik 
Cevabı verecek olsaydım şiir yazmak anlamsız olurdu. 
Şiirden çıkardığım sonuç hayatın bir anlamı yok, ki bende öyle düşünüyorum her şeyin bir anlamı olmasına gerek yok sanırım.
Dipnot: Yorumları okuduğum kadarıyla herkes şiirden kendi düşünceleri ile uyuşan bir anlam çıkarmış bende de aynısı oldu sanırım. 