Hayıy

HAYIY
Yaşlı adam küçük torunçesini daha çok seviyordu. Diğerlerini de seviyordu ama onlar büyümüşler kendilerini sevdirmez olmuşlardı. İki sebepten dolayıydı bu sevgi. Biri ilk torununun kızı olmasıydı diğer sebep ise çocuğun kendisine gösterdiği ilgiydi sevgiydi. Beraber çizgi film izlerken kucağına aldığında bıyıklarıyla oynar yanaklarını çekiştirirdi. Yaşlı adam kendini bahtiyar hissederdi torunuyla televizyon karşısındayken.
Muhsin Efendi, her sabah kahveye gitmek için evden çıkardı. Emekli olduktan sonra birlikte yaşlandığı karısı bunu zorunluluk haline getirmişti. “Sen bir hava al gel” derdi ama bu sayede evin işleri rahat görülürdü. Eğer eve misafir falan gelecekse de “olmazsa bugün dışarıda yersin” derdi hayat arkadaşı. Bir tür zorunlu çıkıştı bu. Evden çıktıktan sonra ağır adımlarla yokuştan aşağı iner, biraz aşağıda sokağın alt başında oturan torununa uğrar hatırlarını sorardı. Öyle uzak falan değildi evleri torununun. Ne de olsa aynı sokağın içerisinde oturuyorlardı. İçeri girmeden henüz iki yaşındaki torunçesini sever ve öyle giderdi kahvesine.
Muhsin Dede’nin pek çok yaşlı insan gibi alışkanlıkları vardı. Kendisi inançlı biriydi ama bir yandan da ufak tefek takıntıları vardı. Örneğin dini telkinler aksini öğütlese de o evden çıkarken ilk olarak sol ayağını atardı. Eve girerken ayakkabısını hep aynı yere ve aynı şekilde bırakırdı ve kimsenin ellemesine izin vermezdi. Evin salonunda onun koltuğuna başka birisi oturamazdı. Ve son zamanlarda alıştığı huyu ise kahveye gitmeden önce küçük torununa iki soru sormasıydı.
O sabahta uğradı ve kapıda bekleyen küçük kıza sarıldı. Yanaklarını öptü ve itinayla taranmış saçlarını okşadı. Bir tür sınav gibi düşündüğü sorulardan ilkini sordu. İçindeki garip korkuyu bastırarak “Dedem, bugün akşam olacak mı?” dedi. Küçük kız “hı… hı…” diyerek onayladı yaşlı adamın sözlerini. Ardından diğer soru geldi. “Peki ben görecek miyim?” dedi çekinceli bir sesle. Çocuk belirgin bir şekilde “Hayıy… dedi olumsuz bir sesle ve hemen içeriye kaçtı. Adamın içine bir korku düştü. Yol boyu bunun batıl inanç olduğunu söyledi kendisine.
Yaşlı adam bir daha torununun çocuğunu göremedi. Aslında yaşlı adam akşamı da göremedi. O gün kahvede, arkadaşlarıyla okey oynarken masaya yığıldığını söylediler. Kalp krizi torununu haklı çıkarmıştı.