Hayran Gruplarının İnsanı Eserden Soğutan Tuhaf Davranışları

Merhaba, eminim çoğunuz başlığı görünce “Aa, evet, var böyle bir şey,” demişsinizdir. Ama demeyenler için konuyu biraz anlatalım.

Biliyorsunuz günümüzde artık neredeyse her eserin (film ya da kitap, ne olursa) bir hayran grubu olma zorunluluğu var. Ayrıca bu grupların kendilerine eserle ilgili bir isim bulması da yasal olarak zorunlu. Yine de bu durumu normal karşılayabiliriz, insanlar ortak zevkleri olan kişilerle bir araya gelmeyi severler ve bu da son derece normal. Ayrıca bu tarz grupların isimlerinin olması da “aidiyet hissi” yaratması bakımından önemli ve normal. Sorun buradan biraz daha ileride başlıyor.

Sözgelimi, her grup kendi hayran olduğu eserin dünyadaki en mükemmel eser olduğunu ısrarla savunuyor. Bu savunma çoğu zaman öyle bir seviyeye geliyor ki, esere meraklı insanları bile soğutuyorlar. Bunu sanırım en çok Yüzüklerin Efendisi hayranları yapıyor. Evet, Tolkien çok büyük bir yazardı ve pek çok konuda öncü olması da bu büyüklüğü arttırıyor. Ama yapmayın, üstadın aramızdan ayrılmasından beri bile yaklaşık yarım asır geçti ve onun açtığı yolda harika şekilde ilerleyen pek çok yazar var.

Bir diğer can sıkan nokta da, hayranların kendilerini eserin dünyasından biri olarak hayal etmeye fazla kaptırması. Bunu da en çok gözlemlediğim grup Potterhead arkadaşlar. Evet, koleksiyon ürünü olarak asa almanızda hiçbir sakınca yok, ben de bu tarz ürünlerin hastasıyım, ama o asayı bana doğru sallayıp benim bir Muggle, kendinin de bir büyücü olduğunu söyleyince iş değişiyor. Hepimiz Harry Potter’ı ve dünyasını seviyoruz, hangi binadan olduğumuzu da biliyoruz ve bu güzel bir detay, ama tadında bırakmakta fayda var. İnsanların “Harry Potter çocuk kitabı yeaa,” diye gezinmesinde bu tavırlarınızın da payı olduğunu da göz önünde bulundurun derim.

Bir diğer sorunsa, adını bile koyamadığım ama yine aynı oranda can sıkıcı bir sorun. Direkt örnek üzerinden gidecek olursak; anime hayranlarının sürekli Japonca konuşma çabası. Niye? Ne gerek var? Sürekli yabancı dizi seyrediyoruz diye İngilizce konuşuyo muyuz? İran sineması seven insanlar, karşısındaki insanın bu dili bilip bilmediğini önemsemeksizin Farsça mı konuşuyor? İskandinav polisiyesi seven birisi “Teşekkür ederim,” demek yerine “Tack,” mı diyor? Siz niye yapıyorsunuz bunu?

Düşüncelerimin çoğunun çok fazla kişisel olduğunun farkındayım, ama mutlaka katılacaklar da vardır. Hatta örnekleri çoğaltmak isterseniz buyurun çoğaltın, bütün hayran gruplarını hep beraber gömelim, rahatlayalım.

20 Beğeni

Kitle Psikolojisi - Sigmund Freud.

6 Beğeni

Ben de bu tarz hareketleri sevmiyorum. Hele anime izleyip kiyaaa minnaaa samaaa arigatoo falan şeklinde konuşanlar var tam dayaklık. :smile:

Dediğin gibi bu tarz davranışlar insanı bazı eserlerden soğutabiliyor.

6 Beğeni

Kohlberg’e göre ahlaki gelişim basamağının geleneksel düzeyinde kalan bir birey nevroz yaşamamak için herhangi bir toplumsal örgüte bağlı olmalıdır. Bireysel bir ahlaki anlayışa sahip kendini gerçekleştirmiş birey zaten nevroz yaşamaz.

Şimdi bu fan toplulukları esasen psikolojik bomba gibi çoğu bireyi bünyelerinde barındırıyor. O nevrozları yaşamamak için bir araya gelip oluşturdukları topluluk bir gediği kapatsa da senin de yakındığın diğer hal ve hareketlerinde patlak veriyor ruhsal bunalımları diye düşünüyorum.

Psikolojik yaklaştım çünkü gerçekten bahsedilen kişilerin sağlıklı bir ruh halinde olduğuna inanmıyorum.

Fanları yüzünden Allahla bile arası açılmış biriyim bana yüzüklerin efendisi kitaplarımı yaktırmayın : )

9 Beğeni

Allahın fanları da zaten olgunun ne kadar içi boş olduğunu gösteriyor aslında.

2 Beğeni

Başlığı görür görmez girdim hemen birşeyler yazmak için. Çünkü son zamanlarda özellikle bu durum beni çok rahatsız ediyor ve dediğiniz gibi sevdiğim şeyden bile soğuyorum. Ama @estorn içimden geçen herşeyi yazmış :grinning: Hay yaşa :grinning:

1 Beğeni

Sabahattin Ali’nin "Kürk mantolu Madonna"sının snapchat storyleri için yazıldığını düşünen insanlar… Başlıkla alakası olmayabilir çünkü bu kitabı okuyanların gerçek anlamda Sabahattin Ali’ye bir hayranlık duyduklarını düşünmüyorum. Olsa olsa Mark Zuckerberg’e hayranlık duyabilirler çünkü Sabahattin Ali kitabı + kahve = entel bir fotoğraf şeklinde düşünüyorlar.
İstisnalar da var tabii bir sürü, onları seviyorum ama çevremde anlattığım şekilde birsürü insan olunca da Sabahattin Ali’den soğuyorsunuz :sweat:

6 Beğeni

Çoğu şeye katılmakla birlikte Japonca için söylenene katılmıyorum. Bu forum dahil bir sürü yerde İngilizce paylaşımlar yapma, Türkçe karşılığı varken İngilizce kelimeler kullanma çabasında olan daha fazla insan gördüm. Bu da benim kişisel görüşüm.

1 Beğeni

Onlar da ayrı bir sinir bozucu zaten. İsmini vermeyeyim bazı “geek” sitelerinde özellikle artık özentilikten midir yoksa Türkçelerinin kıt olmasından mıdır sürekli bir İngilizce konuşma ve bu şekilde “geek” olma çabası var.

Dipnot: Geek kelimesinden de çok nefret ederim.

4 Beğeni

Başlığı “hayvan gruplarının” diye okudum.

“Böyle bir şey olabilir mi?” diye düşünüyordum.

Olabilirmiş, evet.

Bu dünyanın en tehlikeli insanları futbol ya da siyasi parti fanatiğinden çok kitap/dizi/film fanatikleri. Görünce, “Aynen kardeşim, aşırı haklısın,” deyip usul usul uzaklaşmak gerekiyor.

Çünkü oksijen değerli.

4 Beğeni

Aklıma gelen ilk şey.

Bonus çılgınlıklar.

4 Beğeni

Ama zaten bu da diğeri kadar itici? Kullandıkları kelimeler Japonca değil de İngilizce diye onları mazur görmüyoruz ki?

Ama şunu da kabul edelim, çoğu "animeci"de bunun daha fazlası var. İsimlerin sonuna Japoncadaki isim takılarını getirmek olsun, teşekkür veya selamlaşma sözcüklerini her ortam ve fırsatta Japonca kullanmak olsun… Bahsettiğim şeyler bunlar daha çok.

2 Beğeni

Orası öyle tabi ama yıllardır okullar dahil diretilen İngilizce’ den o kadar soğudum ki batı filmlerine (büyük çoğunluğuna), kültürüne bile cephe aldım. Japonca en azından eğitim ve iş hayatı açısından millete dayatılan bir dil değil. Biraz daha hobi ve sevgi meselesi olunca bana İngilizce gibi itici gelemez asla. Neyse çok uzatmayım. :slight_smile:

2 Beğeni

Ah, çok fazla var evet. Yine de başkasına karışmadıkları sürece herkes her şeyi yapabilir mottomla bakıyorum bu olaya da. Ama tabi ki “Nasıl sevmezsin ya? Bu seri var ya bıtbıtbıtbıt… sevmek zorundasın.” gibi cümlelerle sevdikleri şeyleri herkese zorunlu kılanlara uyuz oluyorum.

Yazdıklarına katılıyorum @estorn -chan. Bu tarz tuhaf hayranlarla dalga geçmek keyifli oluyor ve çoklar. Bazıları yaşlarından dolayı bu davranışları sergileyebiliyor, anlıyorum ve onlara lafım yok. Ancak problem ve komik olan bunun dışındakiler. Zaten yazdıklarını sağlayan kişileri artık hayran yerine başka şekilde değerlendirmek lazım. Hayranlara yazık oluyor. :smiley:

Ayrıca bu örneklerin arasında favorim “garip” animeciler. Yazarken bile gülesim geliyor tuhaflıklarını düşününce. Animeye dair herhangi bir şey üzerine kendileriyle tartışabilmek mümkün değil. Sizin veya başkasının sevip sevmemesi de önemli değil tuhaf olan. Azıcık olumsuz eleştiri gördükleri zaman bomboş coşanlardan bahsediyorum. Savunma biçimleri “yav he” denecek türden. Bunlar hayran değil başka bir şey. An*me Garibesi. Hatta bunlara Hayran Garibesi denilebilir.

6 Beğeni

Bu da benden gelsin. :))

Başlıkta kastedilen kendine kastetmiş animelover vatandaşların canlandırması da aşağıda

Siz türkler ne diyordu? Iıım… şey, kulaklarım kanadı.

1 Beğeni

Ben de :smiley: Hayran olmaktan çok okur olmayı seviyorum ben. Kitabını okuyup bırakıyorum, öyle omzuma havlu atıp bütün gün etrafta dolaşmak, kelebek gözlük takmak, peltek konuşmak ya da her duygusal gönderiye ‘‘Albayım’’ yazmak pek bana göre değil. Okurum ve geçerim :slight_smile:

4 Beğeni

Bunlar Denizli Kitap Fuarı’nda da vardı kustum.

1 Beğeni

İstanbul’da kusma manyağı olursunuz. :smiley: Her fuarda bir grup var illaki, ‘‘Koray bizi diskoya götür’’ diye bağıran bir grup genç kızın arasından geçmiştim :smiley: