Her Kuşun Eti Yenir Mi?

Selam olsun size rıhtım ahalisi. Sizlere bana dert olmuş bir konuyu açıp fikirlerinizi paylaşmanız umuduyla yazıyorum.

Her kuşun eti yenir mi, her kitap okunur mu? Biliyorum ki çoğumuz bir sahafa, bir kitap evine, bir kitap sitesine girince yüreğimizi bunca kitap, şunca kısa ömür her şeyi okumaya zaman yeter mi anksiyete krizleri sarıyor.

İstesek bile her kitabı okumayı, mantığın iç sesi bıyık altından gülüp hıı hıı okursun diyiyor. Yav Howl kardeş yaptın girizgahını uzatma de hele neymiş derdin, söyle derseniz hemen ona geçeyim.

Sevgili ahali bana dert olan işin boyutu bu durumların dışında kalıyor. Nasıl gelişen teknoloji eline mikrofonu alanı şarkıcı ediyorsa bu edeb dünyasını da edepsiz bir hale sokuyor benim nezdimde.

Müzik kültürünüz vardır. Ki benim olmadı olacak gibi değil. Şu yaşımda mı keşfedecektim seni derim çoğu şarkıyı dinlerken. Ama bu kültürü olan insanlar elekten elemiş ince inci dizmişlerdir arşivini. O kadar kıymetlidir ki eş dostla paylaşırlar ancak. Eksik olmasınlar benle de paylaştıklarında görürüm orada bir karaktere özgü kıymet, değer vardır.

İşte ben okumuşluğu da bu gözle ele alıyor ve okuru bir bahçenin bahçavanı gibi görüyorum. Okur; kendi bahçesinin sağlığı sıhhatiyle, güzelliği estetiğiyle, düzeni tertipiyle yükümlü, ona karşı sorumlulukları olan kişi oluyor benim gözümde. Bir çiçek ekiyorsa bahçesine toprağı zehirler mi, aynı toprağı paylaşacak diğer çiçeklerin suyunu çalar mı, bu çiçeğin suyu nedir nefretle mi büyür sevgiyle mi? Bunları bilmeli, öngermeli ona göre ekip dikmeli.

Bu okumuşluk bahçesi bir kitaplık bir sanal arşiv olarak can bulmasın zihinlerinizde. Onlar orada durur. Ben kitapların okunduktan sonra insan benliğinde oluşturduğu bahçeden bahsederim. Nasıl bir silah tetiğe basılmadan tehlike arz etmiyorsa bir kitap da okunmadan cana gelmez.

Bu nüans üstünde duruyorum çünkü işin kırılma noktası sayılır. Sanmayın ki sözlerim kitap, yazar düşmanlığı üzerine, işinin ehli söz oyunlarıyla gizli bir nefret hissiyle yazılmıştır. Kitaplar tabiatları hasebiyle çoğu nesneden farklı etkiler ortaya koyar. Ben burada her yemek yenmez, şu yemeği yiyenden şöyle şer gelir demekte değilim. Bir kitap okunduğunda kendine bir kişilik bir can bulabilir. Ve o kişilik sahibi birey eyleme geçtiğinde mesele artık bireysel değil etkileşim halinde bir olgu olmuştur. İşte benim bu yazıyı yazmama, bu düşüncelerimi eşe dosta dillendirmeme sebep olan bu nüanstır.

Tarihin bana gösterdiği şudur ki yanlış insanların doğruları kırılmalara ve kıyımlara yol açmıştır. Bende işte o doğruların oluşmasında tek etken olmasada etkenlerden biri olan kitap okumanın etkileri üzerine konuşmak istedim.

Okumuşluk bahçelerimizin siyasi ülke haritaları gibi sınırları yoktur. Hepsi iç içe bir bütün halindedir. Başka bir ülkede doğan bir kitabın verdiği fikirler başka bir ülkenin okumuşluk bahçesinde filiz alabilir ne vize ne pasaport ihtiyacı duymaz. Bu filiz o bahçeleri zehirleyedebilir, güzelliğine güzellikte katabilir.

Howl kardeş yazdın yazdın ama bilmez misin doğru dediğin güzel dediğin sen de başka başkasında bambaşkadır. Zevkler renkler tartışılmaz. Senin haddine mi şuna şunu oku şuna bunu oku demek.

Bu yazım ne bir had bilmezlik ne bir buyurmadır. Buraya kadar okumuş olanlar dilim döndüğünce anlatmak istediğimi, asıl niyetimi sezinledi diye inanıyor ve aksi bir hise kapılanlardan peşinen özür diliyorum. Karıncayı bile incitmem deme bileden incinir karınca. Söz söylemek irfan ister, anlamak insan… Ben de arif değilim belki yazdım yazdım hepsi büyük bir cahillik eseriydi. Artık o da okurun kanaati.

İşimiz muhabbet efkari yok bunun
Arada bir dilimiz sürçer ise af ola
Susmasını biliriz de kemiği yok bunun

Niyetimiz kimseyi kırmak değildir
Şuradakini buraya koymak değildir
Arada bir zülfü yare dokunduk
Tam yerine rast geldi manzara koyduk

Kusurumuz olduysa olacak olacak o kadar diyiver rıhtım.

Hem Howl kardeşim müzik kültürü dedin. Bu kültür bir günde olmaz ya şu bağlar bahçeler bir günde ekilip biçilmez ya. İnsanlara zaman tanımaz mısın? İnsan bu beşer şaşar düşer kalkar sonunda bir yol tutar. Hem kendin dersin müzik kültürüm yok diye. Kitap okudun da kültür edindin diye mi bu yaygara? Neyle itham edersin sen insanları?

Elbet bir ithamım yok kimseye. Kibre kaçan bir alçakgönüllülük sezmeyin sözlerimde. Elimden gelen tüm samimiyetimle yazıyorum sizlere. Ben bu sözlerimle size kendi yolumu tavsiye etmiyor, yolunuzdan sizi çelmiyorum. Bundandır ki ne bir kitap ismi ne de yazar adı anmadım. Sözlerim size bütün olarak tesir etsin. Konu dağılmasın okuyan isimlere odaklanıp asıl anlatmak istediğimden uzağa düşmesin istedim.

Ben de uzun bir yolu aşındırıyorum insan adımlarımla. Tamlık hissetmek hamlıktır. Önü nice karanlık olan yolumdan size aydınlık satıyor değilim. Yolun sonuna varmış, menzilde ununu elemiş ipe asmış beylik bir tavırda açmadım şu çenemin çeşmesini. Lafı bu kadar dolandırmam da olur beni kendini bilmii sanmanızdan veya doğrucu Davud diye ahlak şovelyeliği yapıyor diye düşünmenizden korkmam.

Şu garabet akımları, kamyon edebiyatları, insanı nefrete iten birbirine düşman eden kitaplara lanet ettim içimi döktüm. Kimi duydu sözlerimi, bana sen insan kitap ayrımı yapıyorsun hakir gördüğün yanlıştır biliyorsun yanlış konuşuyorsun diye kötüledi. Kitap başkadır yazar başka. Yazar ters çıktı diye kitaplarından el çekmek olur iş değil diye nasihat verdi. Ben bu yemek değil ya içine kendinden fikrinden katması mümkün olmasın dedim. Kitap dediğin yazarın kağıda izdüşümüdür dedim dedim. Yine de bir orta noktada buluşamadım biriyle.

Benim de canıma tak etti birktirip yazdım. Yanlışsam yanlışsın deyin mantıktan üstün mantığa sözüm yok. Fikrimin üstüne fikir olmaz gibi bir faşo ağalığım yok. Sadece bana muhalif kalanların doğrusunu mantığını kavramıyor, aklım almıyor. Nasıl oluyor da ben kitap faşisti oluyorum işin sonunda anlamıyorum. Kendimi Fisk’in serbest kalıp daredevilin suçlu anıldığı 3. Sezonda gibi hissediyorum. Akıl istiyorum böyle düşünüyor olmam kusursa düzeleyim bir akılla diye yazıyorum biraz. Varsa iki kelamnız dinleme sırası bende efenim bekliyor bekliyorum. :Dd Sizce her kitap okunmalı mı?

3 Beğeni

Okunmaz. Kendimi kitap çöplügünün içinde acı çekmeye mahkum etmem ben. Şuan kitaplıgımda taş çatlasın 150 tane belki kitap vardır ki, onlarıda ince eleyip bir iki yıl araştırarak almaya çalıştım. Bu yemek gibi bişey ya niye durduk yere agzımın tadını hoşlanmadığım bir yemegi yiyerek bozum ki :joy::grin:

1 Beğeni