Hikayeyi Devam Ettir (2.Hikaye)

Hüsamettin yaşından dolayı artık zayıflamış olan refleksine rağmen Dumbo’nun hamlesini nazikçe savuşturduktan sonra (onu şevkatle tuttu, başını okşayarak sakinleştirdi ve kedi minderine koydu), Şukufe’ye dönüp "Sahi romanın ismi ne olacak? " diye sordu.

2 Beğeni

Şukufe dikkatle adamın hareketlerini izledi ve sonra gözlerinin tam içine baktı, korkusu yavaş yavaş geçiyordu, çok geçmeden bir çıtırtı duyuldu ve Hüsamettin’in başının tam arkasında bir silahın horuzu geriye doğru çekildi.

1 Beğeni

Silahı tutan siyah elbiseli ve güneş gözlüklü bir adamdı.

2 Beğeni

“Beni öldüremezsin!” diye haykırdı Hüsamettin; ellerini demir bir kurşun gibi sıkmış, kaşlarını tüm cihana meydan okurcasına çatmıştı.

1 Beğeni

Herkes tedirgin bir şekilde birbirine bakarken bir çıtırtı sesi daha duyuldu ve ucunda yanıp sönen kırmızı ışık olan yuvarlak bir cisim hepsinin ortasına doğru yuvarlanıp durduğunda yuvarlak cismin bir atomize edici el bombası olduğunu ve dört saniye sonra patlayacağını gördüler.

2 Beğeni

Ani bir şok ile Şukufe Dumbo’yu Hüsamettin de Şukufe’yi kollayarak dışarıya atılırken eli silahlı adam yerdeki turuncu renkli evrak çantasını alarak kayıplara karışmıştı bile.

2 Beğeni

Hüsamettin kucağındaki Şukufe ve kedisi ile sokağa atlayınca bir anda arkalarından ses geldi- bombanın süresi dolmuş ve binanın yapısını bozmaya başlamıştı.

1 Beğeni

Ve Hüsamettin bir yandan binanın uğradığı yıkımın dehşet verici görüntüsünü izlerken aynı anda gözleri o çok önemli turuncu çantayı alıp kaçan eli silahlı adamı arıyordu, sonuçta kahraman olabilmek için birde kötü adama ihtiyaç vardı.

1 Beğeni

Şukufe ise; Dumbo’ya, Hüsamettin’e, kendisine bir şey isabet etti mi? diye mi düşünsün yoksa Hüsamettin’in burada ne işi olduğunu mu silahlı adamı mı patlamayı mı düşünsün bilemiyor ve düşüncelerini yatıştırmaya çalışırken bir yandan da endişeli ifadeleriyle bulundukları yere doğru gelen insanlara bakıyordu.

2 Beğeni

O sırada yanlarına siyah takım elbiseli, siyah kravatlı ve siyah fötr şapkalı bir adam yanaştı; onun da elinde turuncu bir çanta bulunuyordu, nedense etraflarında duydukları tüm ayak seslerinin arasında sadece onunkiler kulaklarına farklı gelmişti; adam, “beni öldüremezsiniz, benimle gelmelisiniz,” dedi, umursamaz bir tavırla.

2 Beğeni

Hüsamettin dosyasını alıp kaçan ve sonra da geri gelip böyle şeyler söyleyen adama atılmak üzereydi ki Şukufe ile göz göze geldi.

1 Beğeni

Şukufe gördükleri karşısında şaşırmıştı; adama, “Neden?” diye soracaktı ki adam her ikisini de bileklerinden tutup peşisıra sürüklemeye başladı.

2 Beğeni

Üstleri başları toz içinde kalmıştı. Bir yandan ağlıyor bir yandan da kurtulmaya çalışıyorlardı.

2 Beğeni

Derken Şukufe’ nin aklına cebindeki plazma ayrıştırıcı geldi. Hızlı bir hareketle silindirik metali aktifleştirip adamın tam kafasının üstüne sapladı. Adam ne olduğunu anlamaya çalışırken Hüsamettin adama bir yumruk atarak kendinden uzaklaştırdı. Adam öfkeyle son bir kez onlara atılacakken plazma ayrıştırıcı adamı bir pelteye çevirdi ve adam olduğu yere yığıldı. İkisi de tam rahatça derin bir nefes alırken adamın son anda Hüsamettin’ in koluna bir ışınlayıcı aparat taktığını fark ettiler ama artık çok geçti. Hüsamettin moleküllerine ayrılarak bir bilinmeyene ışınlandı.

1 Beğeni

Hüsamettin sadece bir anlık göz kararmasının ardından tekrar tek parça halinde gözlerini açtı. Uğuldayan kulakları yavaş yavaş sesleri tanımaya başladığında çığlık çığlığa bir haykırışla soluna baktı:

  • Sen de kimsin? Nereden çıktın sen? Çabuk kaç oradan! Dikkat et!

Hüsamettin anlamayan gözlerle kukuletalı, cübbeli ve sakallı adama abktıktan sonra adamın dehşetle arkasındaki bir şeye baktığını fark etti. Arkasını dönüp kafasını yukarı kaldırdığında ejderha ağzını açarak ona doğru eğiliyordu. Ve bu Hüsamettin’ in gördüğü son şey oldu.

Sonra bembeyaz bir odadaki şeffaf ekranlarda kırmızı uyarı işaretleri yanmaya başladı. Hüsamettin bağlı olduğu kapsülde bir anda gözlerini açtı. Nefes alamıyordu. Boğulacakmış gibi hissetti. Kafasını kaldırdı ve tepesinde şeffafa yakın beyazlıkta, kocaman iri mavi gözleri olan, ince uzun bir yaratığın ona doğru eğildiğini gördü. Huzur verici bir sesle bir şeyler söylüyordu. Ucundan garip şeffaf bir çıkıntının uzadığı uzun beyaz parmağını Hüsamettin’ in alnına dokundurdu ve Hüsamettin tekrar uykuya daldı.

  • Bu denek de başarısız oldu. Geri dönüşüme gönderin.

Kapsül durduğu yerden hafifçe havalandı ve koridor boyunca yavaşça süzülmeye başladı.

Yüksek bir yerden düşüyormuş hissiyle bir anda yattığı yerden sıçrayarak uyandı. Zorla da olsa oturur pozisyona getirdi kendisini. Kendine gelmeye çalışırken gözüne vuran güneş ışığı yüzünden bir anda beynine aynı anda binlerce iğne batıyormuş gibi bir acıyla kafasını ellerinin arasına alarak büzüldü. Kafatası çatlayacak gibiydi.
Acı geçtiğinde nerede olduğunu anlamak için etrafına bakınmaya başladı. Duvarları kağıt gibi bükülmüş, tavanı yer yer çökmüş, etrafta parçalanmış, çürümüş ve kararmış halde bulunan eşyaların olduğu garip ve ürkütücü bir odanın içindeydi. Yarı yarıya kırılmış ve bükülmüş kapı aralığından tekrarlayan bir ses geliyordu: İki bin yirmi iki. İki bin yirmi iki. İki bin yirmi iki.

“Bir simülasyonun yada bir deneyin içinde olmalıyım, tüm bu tutarsız olayların başka bir açıklaması olamaz” diye düşünürken arkasından yaklaşan ayak seslerini duyarak irkildi.

1 Beğeni