Hoşçakal Vona

Çölde
bir yaratık gördüm, çıplak, vahşi.
çömelmiş oturuyor
yüreğini ellerinde tutuyor
yiyordu.
dedim ki: “tadı güzel mi dostum?”
“acı, acı,” diye karşılık verdi;
“ama seviyorum
çünkü acı
ve benim kalbim.”

1 Beğeni

“Hadi, kaldır kolunu! Uzan bana ve beni yeniden kavra! Eg, Eg! Konuş benimle.”
Vona’nın sesi Eg’in zihninde yankılanıyordu. Dışarıdan gelmemesine rağmen bu ses Eg’in kulaklarında uğulduyordu. Eg, sırtının ucuyla yaslanabildiği şekilsiz kayanın yanında kısık gözleriyle koluna, eline ve kılıcı Vona’ya bakıyordu. Kolunu kaldırmak ve Vona’ya ulaşmak için isteği kalmamıştı. Fakat içinde sebebini bilmediği bir korku vardı. Kılıcı olmadan güçsüz olacağına ve yok olacağına dair bir inanç, onu kılıca uzanmaya zorluyordu. Vona’nın yakarışı ve gözleri önünde dumanlar içinde eriyişi, Eg’e dayanılmaz bir acı veriyordu. Sayısız savaştan, zafer ve yenilgiden birlikte çıktığı o kılıç, hayatının bir parçası olmuştu. Eg, onu yüzüstü bırakmak istemiyordu.
Eg dumanlar çıkararak eriyen kılıcına uzanmak için kolunu kaldırmak istedi fakat kolu ona itaat etmiyordu. Bronz tenine rağmen artık renksiz ve zayıf duran kolu Vona’ya ulaşamıyordu. Vona, bunu fark etmişti.
“Bugünün geleceğini biliyordun Eg. Tükeneceğini biliyordun. Beni taşımanın bedeli olan lanete kapılacaktın, bundan emindin. Yine de beni sahiplendin. Ruhunu ve kanını bana sundun. Her zaferde daha da yok oldun. Şimdiyse kolunu bile kaldıramıyorsun.”
Vona’nın sesi, Eg’in zihninde dolanıyordu. Eg, Vona’ya cevap vermek için dudaklarını araladı fakat sadece kısa bir hırıltı çıktı. Vona’nın endişesi ve korkusu yerini kabullenişe bırakıyordu.
“Beni o cehennemde hiç bulmamamış olmayı diler miydin Eg? Tüm o zaferleri ve yenilgileri hiç tatmamış olmayı, kabzamı hiç kavramamış olmayı ve kanını bana akıtmamanı, başka bir kılıç ile savaşmış olmayı diler miydin?”
Vona’nın sorusuyla sarsılan Eg, belli belirsiz bir sesle “Hayır” diye fısıldadı. “Ya başka bir kılıçla ilk savaşımda ölseydim ya da asla elime uymayan bir kılıcı taşımak zorunda kalsaydım daha mı iyi olacaktı? Sen benim için yaratılmış gibiydin, hiç beklemediğim bir anda önümde belirdin. Ben ruhumu ve kanımı yok etmek isterken, sen onları benden talep ettin. Ben sana bende kalacak bir şey sunmadım. Savurup attıklarımı bulan sendin, hepsi bu.”
Vona öfkeyle “Bunları diyorsun fakat hayallerin dünyalara hükmetmekti. Kendi cennetini yaratacak olan sen değil miydin? Sana söylenen tüm o yalanlara neden isyan ettin? Ben olmadığımda da sayısız savaşı kazanmıştın, ben olmasam da kazanırdın. O cennete bir gün ulaşırdın. Şimdi neden bunları söylüyorsun?” dedi.
Eg devam etti. “Cenneti yaratmak için uçurumdan sayısız kez atladım ve kendimi bu yeraltında buldum. Hayalimin hangi basamağıydı bu? Sen buradaki sayısız iblisi öldürmemi sağladın ve şimdi kaybettim. Seninle sadece bir kez bir iblise yenik düştüm. O da sensin. Beni hiçbir iblisin yenemeyeceğini biliyordum. Bundan emindim. Sense tüm o iblislerden korkuyordun, bana rağmen. Bundan dolayı o soruyu kendine sormalısın. Benim kılıcım olmamalı mıydın?”
Vona duraksadı. “Sana rastladığım için çok mutluyum. Böyle sonlanmış olsa da…”
"Vona, ben ölmeyeceğim, bunu biliyorsun. Bu bedenim çürüyecek ve parçalanacak, bense başka bir bedende yeniden ayağa kalkacağım, bir parçamı daha bir iblise satacağım ve kesip biçtiğim bu yaratıklara daha da benzeyeceğim, fakat yaşayacağım. Yok olan sensin, eriyip kayboluyorsun. Eğer parçalanacaksan ve beni silahsız bırakacaksan, umarım yok olursun ya da yeraltından kurtulur ve istediğin o yere ulaşırsın. Bana dönmeyi de aklının ucuna bile getirme. Benden çektiğin tüm kanları ve ruhu kendi isteğimle sana verdim. Fakat beni öldüren iblisle bir daha karşılaşmak istemem.

2 Beğeni

Neden bilmiyorum ama bu yazı zihnimde bir yerlerde bir sandığı açıyormuş gibi hissettirdi. Gizemli, olgun ama çelişki ve ilham dolu. Ayrıca oldukça da akıcı. Bu ikiliye üzülsem mi yoksa tebrik mi etsem bilemedim bu arada.

2 Beğeni