İlk Dokunan Kazanır

parktaydık. annem ve arkadaşı esin abla (annem ona teyze diye hitap etmemi istiyordu ama gerçek teyzem değildi) bankta oturuyordu. ben de arkadaşım almıla ile (almıla da esin ablanın kızıydı) birlikte ebelemece oynuyordum.

kaydıraklardan kayılan alandaydım. almıla aşağıdaydı. çok yorulmuştu. nefes nefeseydi. ben de çok yorulmuştum. nefes nefeseydim. birbirimize gülümserken soluklanıyorduk. almıla’yı yenmiştim. yani peşimde çok koşturmuştum. ben onu daha çabuk ebelemiştim.

almıla kaydırağın ucuna oturdu. ‘‘başka oyun oynayalım,’’ dedi.

almıla’nın çok sevdiğim beyaz çikolataları andıran ten rengi vardı. ama uzun süredir ebelemece oynadığımızdan ötürü yüzü kızarmıştı.

merdivenden aşağı indim. almıla’nın yanına gittim.

almıla’yı yenmiştim ama sevinmekten çekiniyordum. almıla kızgındı. kaybetmeyi hiç sevmiyordu. kazandığımda onunla dalga geçiyordum fakat onu rencide etmek için yapmıyordum. ama o çok kızıyordu. sonra küsüyordu. bana küseceğinden korktuğum için ona şaka yapmadım.

almıla, ‘‘sen erkeksin,’’ deyip somurttu. ‘‘hep futbol oynuyorsun. futbol oynayan çocuklar hızlı koşar.’’

‘‘tamam o zaman,’’ dedim. ‘‘başka oyun oynayalım.’’

almıla işaret parmağını dudağına koydu. ‘‘hımmm.’’ oyun düşünüyordu. ‘‘renk bulmaca oynayalım.’’

başımı sallayarak, ‘‘tamam,’’ dedim.

renk bulmaca oyununu sevmiyordum. ilk başta çok eğlenceli oluyordu ama sonra zor renkler söylüyorduk ve renkleri bulmak sıkıcı oluyordu. almıla’dan biraz çekiniyordum. zaten onu yendiğim için bana kızgındı. o yüzden oynamak istemediğimi söylemeye çekindim.

almıla ayağa kalktı. salıncakların olduğu tarafa gittik. orası hep başlangıç noktamızdı. almıla’nın ayaklarına baktım ve aynı hizaya geldim.

almıla etrafa baktı. ‘‘ilk ben renk söylerim,’’ dedi.

‘‘ama ilk kimin başlayacağına annelerimiz karar veriyordu.’’

almıla dudak büzüp başını yana çevirdi. ‘‘ben başlamak istiyorum,’’ diye sesini yükseltti.

annem, kızlara karşı kibar olmamı söylerdi. ama oyunun kurallarına karşı gelmişti. ben kazanmak için hile yapmadım. almıla’nın ayrıcalık istemesi beni çok sinirlendirdi.

‘‘mmm,’’ almıla etrafına bakındı, ‘‘biraz düşüneyimmm…’’ aniden koşarak, ‘‘kırmızı!’’ diye bağırdı.

ben de koştum ama o benden önce koştuğu için kırmızı kaydırağa dokundu.

almıla hile yapmıştı. koşmadan önce rengi söylemesi gerekiyordu.

‘‘ben 1, sen 0,’’ dedi, benle alay ederek.

‘‘hile yaptın,’’ dedim. ‘‘koşmadan önce rengi söylemen gerekiyordu.’’

almıla bir elini beline koydu, başını hafifçe yana büktü ve öteki elini kaldırıp, işaret parmağıyla gözünün alt kısmını çekiştirdi. ‘‘baak.’’ sonra hoplaya zıplaya salıncakların oraya gitti.

almıla’nın alay etmesi beni biraz üzmüştü. ben onla dalga geçmemiştim. neden benimle dalga geçiyordu ki?

sonraki renk söyleme hakkı bendeydi ve kazandım. ardından yine ben kazandım. ve bir daha kazanırsam, oyun bitecek, renk bulmaca oyununda galip gelecektim. almıla hile yaptı; bağcık pembesi dedi ve kendi ayakkabısının bağcıklarına dokundu. benim ayakkabım cırt cırtlıydı. hem, bağcık pembesi diye bir renk yoktu ki. hile yapmıştı.

son oyunu oynayacaktık ve söyleyeceğim renge ilk dokunan kazanmış olacaktı.

ben çok endişeliydim; kazanırsam daha çok sinirlenecek, kaybedersem benimle alay edecekti. ama kaybetmek istemiyordum. çünkü o hile yaparak kazanmaya çalışıyordu.

almıla’nın kötü kötü bakan yeşil gözleri üzerimdeyken, alnımın iç tarafı uyuşuyordu.

sonra aklıma bir plan geldi. onu kolayca alt edebilirdim.

birbirimize bakıyorduk. almıla koşmak için bekliyordu.

‘‘beyaz,’’ dedim ve almıla’nın elinden tuttum.

almıla’nın gözleri irileşti.

sessizlik oldu.

‘‘ben kazandım,’’ diye mırıldandım korkuyla.

almıla şaşkın bir ifadeyle başını aşağı düşürüp elime baktı. sonra kafasını kaldırdı; yanakları kızarmıştı.

almıla beni iteledi ve salıncakları tutan demire kafamı çarptım. başımın arkası çok kötü acıdı. annem çığlık çığlığa bana doğru koşarken, almıla kaçtı ve annesinin bacağına sarıldı.

annem bana sarıldı. sonra ben ağlamaya başladım. kafam çok acıyordu. annem eliyle başımı çarptığım kısmı yokladı. annemin elinde kan gördüm. çok korktum. hüngür hüngür, avazım çıktığı kadar ağlamaya devam ettim. annem çok endişeli görünüyordu ve o da ağlamaya başladı.

artık almıla’yla oyun oynamayacağım. yenilmeyi hazmedemiyor.