İstek

Diğer yazıma eleştiri yapanlara çok teşekkür ederim. Bu denememde isimleri saklama gereği duymadım. Değerli zamanını ayırıp okuyanlardan her türlü eleştiriyi bekliyorum. Yazım ve noktalama kuralları, betimlemeler vesaire. Kısa yazıp boğmamaya çalışıyorum sizleri. İyi okumalar.

(Son zamanlarda yapılan eleştirilerin kaynağı özgün olunmaması, erkenden umutlanıp yazmaya başlamak, yabancı isimler kullanmak olduğunu görüyorum. Yabancı isim kullanma nedenim gerçekten hoş olduğunu düşünmem. Özellikle de fantastik roman okurken gözüme daha güzel geliyor bu nedenle bende kökeni yabancı olan isimler türetmeye çalışıyorum. Belkide batının elde edilmesi gereken hazinelerinden biri gibi geliyordur bana. Erkenden umutlanıp yazmanın herkes için + getireceğinden yanayım. Herkesin eleştiri aldığı bir platformdayız ve bu eleştiriler en azından benim için çok değerli. Kimsenin sahte onaylamalar ile yaşamaması gerektiğini düşünüyorum ama bu demek değildir ki insanların cesaretlerini kıralım ve onların kafasını yolun başındayken ezelim. Seviyenin olduğunu platformları her ne kadar sevsem de onlarında kusurları yok değil neticede. Sizden ricam eleştirilerin yıkıcı olmaması. Geçenlerde yazdığım bir yazıda kendim istemiştim bu tür eleştirileri de fakat sonuçlarının ‘cevap’ ve ‘yardım’ niteliğinde olmadığını görüyorum.)

Lona, kolları salonda ki büyük masanın üzerinde bir eli çenesini tutuyor diğer eli gümüş saplı tüy kalemi masaya dalgın dalgın vuruyordu. Bıkkın görünüyordu, sebebi kuşkusuz önündeki defter idi ya da onunla ilgili herhangi bir şey. Mavi gözleri içe dönmüş, kaşları çatılmıştı. O güzel bebeksi yüzü bu haliyle kimine göre daha çekici görünebilirdi. Şüphesiz o züppe, Nornatama Hanının varisi Dearn burada olsaydı onu iltifatlara boğardı. Kaş çatışı daha da derinleşti. O domuz, kibrin vücut bulmuş haliydi. Bütün o reveranslar, yürüyüşler ve daha aklına getirmek istemediği ‘itibar’ adı altında geçen bütün o şeyler hem onu ürkütüyor hem de iliklerine kadar öfkeye boğuyordu. Bir gün kraliçe olduğunda -olacağından emindi- yapacağı ilk iş Nornatama hanına savaş açmak olacaktı. Masanın dört kıvrımlı ve şerit oyuntularla dolu bacağı cilalı karaağaç sırtını taşıyordu ve birde Lona nın bacağını. Masanın üzerinde Lonanın önünde açık bir defter ve bir mürekkep hokkası duruyordu. Defter tüy kalemden sıçrayan mürekkeplerle beneklenmişti.
Dalgın düşüncelerin arasında gezinirken odaya Pina’ nın girdiğini fark etmedi. Pina uzunca bir kızdı, saçları her kızın isteyeceği kadar dümdüz ve altın sarısıydı. Omuzlarına dökülürken süt beyazı tenini yalayan saçları oldukça uzun ve bakımlıydı. İki kara dipsiz kuyu gözlerine zıt ten rengi ona ayrı bir çekicilik ve otorite katıyor gibiydi. İsmine o kadar çok uymuyordu ki, ona bakan hiç kimse sevimli bir kız göremezdi. Gariptir ki Lona’ nın aksine eğlenceli bir mizacı vardı. Lona onu görüp irkilirken orada kollarını birleştirmiş duruyordu. “Ödümü kopardın, en azından kapıyı çalabilirdin değil mi?” Kardeşi olması bir şey değiştirmiyordu. Sarayda saygı, bir köpek kral olsa ona da dokunurdu. “Dinle, senin şu saygı ile ilgili saçmalıkların beni çok rahatsız etmeye başladı Lona.” Gözleri eski hararetinden kurtularak yumuşayabildiğince yumuşadı ve hüzünlendi. “Tüm gün buradasın ve tek yaptığın saçma defterine saçma şeyler karalamak. Ne yaptığını senin bile bildiğinden şüpheliyim. Bırak gitsin artık kardeşim. Bırak gitsin.” Duygudaşlık bir yere kadardı hayallerini küçümsemek bir yere kadar. Lona, “Yazmak istediğim bir kurgu var kardeşim,” dedi. Son söz üzerine basılarak telaffuz edilmişti. “Ve sen bana hiç destek olmuyorsun. Ve evet saygı konusunda sana bir söylev çekmek isterdim ama buna hiç zamanım yok. Bu kurguyu bitirmemde Tanrı yardımcım olsun.” Hüzünle başını eğip çiziktirmeye devam etti. Pina bir an kararsız göründü. “Bu kurgu güzel olursa elde edeceğin şey nedir Lona?” Lona hararetle başını kaldırdı, şu sıralar duygu geçişleri ani ve ürkütücüydü. “Şöhret elbette ve daha çok ün. Hikayem bütün dillere çevrilecek, krallığımızı bilmeyen çiftçilerin dahi ağızlarından düşmeyecek. Gerçek bir kahramanlık hikayesi ve gerçek bir aşk. Bundan güzel ikili olabilir mi? Pinanın yüzü tekrar hüzünle doldu. “Ah kardeşim Tanrı senin yardımcın olsun,” Lonanın ona gülümsemesini görünce hızla ekledi, “kurgunda değil, sanatın bütün bu zırvalıklar için yapılmadığını anlamanda.”

Yazmış olduğunuz bu bölümü okudum. Betimlemeler bana kalırsa güzel, üzerine düşerseniz daha da iyi olacak gibi… Betimlemelerin güzel olmasına rağmen hikayenin içine giremedim. Sanki bir şeyler eksikti ve hikaye akmadı; hikayenin ruhu yok gibiydi. Naçizane ben kaleminizde ışık gördüm ama biraz daha aydınlanması gerekiyor :slight_smile:

1 Beğeni

Teşekkür ederim. Evet elbette daha çok yazacağım ve bırakmayacağım aynı zamanda okuyacağım da. Umarım kendimi dahada geliştirebilirim.

1 Beğeni