Eskiden çok severdim kendisini. İlk kitaplarını çok beğenmiştim ama sonradan kalitesinin düştüğüne inanıyorum. Konular iyi düşünülmüş şaşırtıcı şeyler olmaktan çıktı ve basitleşti. Özgünlüğünü kaybetti ve kendisini tekrar eder oldu. Kızıl Nehirler ve Leyleklerin Uçuşu birer başyapıttır.
İlk kitapları muazzam ölçüde farklı, yaratıcı ve kan dondurucu sahneleriyle ayrı bir lezzet veriyordu bana. Kaiken gibi bir faciadan sonra bu adama neler oldu dedim ama son kitap Lontano ve ardılı Kongo’ya Ağıt ile kendini çok iyi toparladı kanımca. Bütün kitaplarını okumuş biri olarak en iyisi Siyah Kan’dır.
Ve benim için hâlâ polisiyenin piridir.
Dipnot: Acaba konuyu Başka Kurgular yerine Polisiye yapsak daha mı güzel olurdu acaba diye düşünmedim değil?
çocuk denecek yaşta nereden elime geçtiyse siyah kan geçti… gerim gerim gerilerek okudum tabi ki sonra diğer kitaplarını -ilk kitapları- keşfettim onları da bayılarak okudum ama ölü ruhlar ormanı’ ndan sonra pek sarmadı beni
Grange’ın eski havasının kalmadığını düşünenler -ki onlardan biri de benim- gönül rahatlığıyla Maxime Chattam’a bi’ bakabilir. O da DK’dan çıkıyor. Hatta rafta bile yan yana dururlar.
Chattam yaş olarak bize daha yakın. Her kitabı okura bir notla başlar. Bu kimi zaman kitabı yazarken dinlediği müzikler olur, kimi zaman da kitabı yazmadan önce izlediği film. Kitabı müzikle ve filmle beslemesini şahsen çok seviyorum. Birbirinden tamamen farklı zamanlarda, farklı karakterlerle işlediği İnsanın Kötülüğü serisi beni acayip tatmin etmişti. Gaia Teorisi’nde hayatım boyunca okuduğum en iyi seri katil sınıflandırmasını yapmıştı. Canım Chattam. <3
Sayenizde yazarı merak etmeye başladım ama DKden çıktığı için satın almam herhalde ya kütüphanede görmem ya da hediye gelmesi lazım. Doğan Kitap kaliteli yazarlardan uzak dursun lütfen Livaneli ve Murakami’yle birlikte Chattam da dert oldu şimdi
Chattam’ın 3 kitabını okumuştum Kötü ruh - Karanlığın soluğu - Kara büyü çok güzel kitaplardı.
yanlış değilse aynı karakter var 3 romanda da (okuyalı çok oldu çünkü hatırlayamıyorum)
İlk Leyleklerin Uçuşu’nu okudum. Çok güzel bir kitaptı. Gerçekten güzel. Sonra Ölü Ruhlar Ormanı’nı okudum ve hiç beğenmedim. Dedim arada böyle kötü bir kitap çıkması normal, sen okumaya devam et. Bu yüzden Sisle Gelen Yolcu’yu okudum. 5 üzerinden 1 yıldız, zorlasan 2 yıldız ancak alır benden. Bu kitaptan sonra daha da dedim bu yazarı okumam.
Bence de Sisle gelen yolcu yazarın en kötü kitabı ama Siyah Kan’ı seveceğinizi düşünüyorum. Birçoklarına göre Grange’in en iyi kitabı ve ben de katılıyorum bu görüşe. Yukarıda da yazmışlar zaten öneri olarak bu kitabı.
Yazara karşı artık olumsuz bir görüşüm var. Ama Kızıl Nehirler ve Siyah Kan’ın bu kadar iyi olduğunu söylüyorsanız (ki öyle diyorsanız güvenim tam, muhakkak iyidir) okurum bende. Ama daha yazarın başka kitaplarını okumam. (bi kere kara listeye girdi “Sisle Gelen Yolcu” ile. Daha da çıkmaz. )
Merhaba.
Bir kaç sene önce okuduğum için detaylar aklımda kalmadı. Kötü bir kitap olunca herşey aklımdan çıkıyor. Ama beğenmediğim hissi hala duruyor. Tek hatırladığım kadın karakterin ana karaktere çok kolay, sebepsiz aşık olması ve onun için çok zor şeyler yapması, çabalaması. Bana çok basit zorlama bir aşk gibi gelmişti.
Ama zevkler ve renkler tartışılmaz derler. Bana öneren arkadaşım da beğenmişti kitabı. Kitaba kötü demem ise sadece benim bakış açıma göre.