Hani geçenlerde arka kapaklarda çok fazla sürprizbozan olduğundan yakındık ya; bu yazı sürprizbozan değil. Hakikaten kitabın konusu. Ve zaten tüm bunları daha ilk on sayfada anlıyorsunuz. Belirtmek istedim. <3
İyi olduğunu biliyordum. Kesinlikle düşünülmeden alınabilir bir eser. Bu sözü de öyle kolay kolay demem. Kurgusu filan çok güzel. Yaratıcı bir dünyası var.
Carol Gömülmeden’i anca bugün bitirebildim. Bunun sebebi kitap değil kesinlikle benim tüm zamanımı tez yazmaya ayırmış olmam ve ne kadar istesem de bu süreçte roman yerine sadece makale okuyup tez yazarken bir yandan da deneyleri tamamlamaya çalışmamdır.
Kitaba gelecek olursam. Daha önce de bahsettiğim gibi ilk yüz - yüz yirmi sayfası arka kapakta yazdığı için kadın ne zaman komaya girecek. Şimdi komada, kanun kaçağına ne zaman haber edecekler? Ettiler, bunun peşine kiralık katili ne zaman peşine takacaklar derken buldum. Aslında spoiler olması canımı sıkmasa da bu bilgileri bilmesem daha çok keyif alırdım gibi geliyor. Gerçi olayların oluş şekli keyifliydi. Son 50 sayfasına kadar güzel bir western yol hikayesi bir yandan da korku gizem var diye okuduğum kitap şahlandı. Son 20 sayfasında ise uçuşa geçti. @Asli_Dagli dediğiniz kadar varmış. Diğer Malerman kitapları da artık listemde. Özellikle sonuna kadar Moxie Carol’u kurtaracak diye bekledikten sonra aslında yolucuğunun beyhude olması ve Carol’u annesinin kurtarmış olması çok hoşuma gitti. Kitabın başında ve ara ara bununla ilgili ip ucu verdiğini anladığımda daha da hoşuma gitti. Yani nasıl bir anne beş yaşındaki kızını canlı canlı kutuya kitler ki.
Kitapla ilgili beğenmediğim şey de spoiler sayılmaz ama Cennetteki cehennem aşkına ve domuz boku kalıplarının çok fazla olması. Bize ait bir şey olmadığı için alışamadım bir türlü
Bir de burası kesin spoiler beğenmediğim değil de anlamadığım konu Kokuşma’nın tam olarak ne olduğu bana IT kitabındaki ismini hatırlayamadığım palyaço gibi geldi keşke hakkında daha fazla şey öğrenseydik.
kitabın ilk 220 sayfasıyla sonraki bölümleri arasında çok ara vermek zorunda kaldım. Kokuşma tam olarak nedir? Hakkında illetin sebebi olduğundan başka ne biliyoruz?
Buradaki amaç bu ifadelerin hiçbir kültüre ait olmamasıydı zaten. Hikaye Western gibi görünüyor olsa da dikkat ettiyseniz bahsedilen mekanlar kurgu; kitapta yıl olarak herhangi bir dönemden de bahsedilmiyor. Yazar bu kitabı okuyan kimselerin, “Amerika’da geçiyor,” demesini istemedi. O nedenle yarattığı alternatif düzlemin de kendine ait küfürleri, nidaları, deyimleri var. Haliyle zaten okuduğunuzda size tanıdık “gelmemesi” gerek.
Bu konuyu çok açıklığa kavuşturmuyor. Bence Ölüm’ü nasıl bir karakter olarak değerlendiriyorsak Kokuşma’yı da öyle değerlendirmemiz gerek.
Haklısınız sadece 2 ifade olması belki bana acayip geldi bilmiyorum ama sorun o da değil çünkü bizde de tüm küfürler tek bir fiile ve uzva ait. Belki çeşitlenseydi daha iyi olurdu. Tek derdim bu olsun benim de.
Son olarak niye her kasabada duruyor bu adamlar diye düşündüğümde karakterin birine bu kanun kaçakları aprql olur çok çabuk dikkatleri dağılır dedirtmesi ve Rinaldo tam ex machina okarak görevini tamamladığında nasıl kurtuldun sorusuna tam açıklayacakken vazgeçip sihirle diye cevap vermesi beni benden aldı.
Selamlar.
Başlığa bakarken genel olarak Malerman kitaplarının epey bir sevildiğini fark ettim ki forum genelinde de çok seviliyor. Özellikle Carol Gömülmeden kitabından o kadar bahsedildi ki merak ettim.
Aslında ilk çıktığında Kafes’in ön okumasına bakmıştım, ilgimi çekmişti. Ancak korku türünde çok fazla eser okumadım, hiç bile olabilir ve genel olarak, belki çok saçma olacak ama okursam fena tırsacağımı hissediyorum. Kitaplar genel olarak nasıldır, benim gibi korku edebiyatıyla fazla deneyimi olmayan bir forumdaşınıza önerir misiniz?
Öncelikle (kim ne derse desin) bence Kafes bir korku romanı değil. İğne üstünde oturtan türden bir gerilim. Yazar bunu oradan buradan üstünüze hayaletler fıytırtarak değil de en temel duyularımızı kullanarak veriyor. İnsanların göz bağıyla yaşadığı sürprizbozanını yemişsinizdir zaten. Ona dayanarak şunu söyleyeceğim. Betimlemeler öyle kuvvetli ki siz de görmeyi unutup dokunuyor, kokluyorsunuz. Kitaplardaki betimlemeler çoğunlukla görme duyusuna hitap eder. Fakat burada o duyumuz elimizden alınıyor ve insanı geren de bunun beraberinde getirdiği bilinmezlik. Kafes’ten başka gerilim yazmadı:) Carol Gömülmeden western + paranormalimsi + yol öyküsü. Teftiş distopya. Kırmızı Piyano savaş temalı thriller (ki bunda da duyma duyusunun üzerine gidiliyor).
Eh, Kafes’te görme duyusu kullanılmıyorsa bana pek yabancı olmayacaktır.
Söylediklerinize dayanarak Kafes ve Carol Gömülmeden kitaplarını okumaya karar verdim, Teftiş distopyaysa o da tamam. Sepete ekleyeyim.