Kalbi Dışarıda Doğan Kızla, Kırk Yıldır Öfkesi Dinmeyen Adamın Hikâyesi

Çok teşekkür ederim kutlamanız için. Oyun yazmaya ben biraz balıklama daldım diyebilirim. Yürürken öğrendik aslında. Öznur Babur’la bu sitede tanışmıştık. İkimizde birbirimizin kalemlerini sevdik ve birbirimizi görmeden yazı dostluğu kurduk. Bu sitenin öyle bir verimli toprağı da var. Sizinle zaten Kiltablet’te buluşuyoruz. Belki birlikte daha farklı çalışmalara da imza atarız. Sevgiler.

1 Beğeni

Muge😊
Yine çok güzel, karmaşık; ama oldukça anlaşılır bir öyküydu. Nasıl başlayıp, nasıl bittiğini anlayamayacagim kadar hızlı; ama dozunda bir akışı vardı.
Aslında iki çocuğun yaralarını gördük. Bence ikisi de 15’inde öldü. Ahzen için o kötü günden sonrası pek yaşamak sayılmazdı çünkü.
İyi ki bizlerin kalbindeki mizraklar, Maviş gibi görünür değil diye düşündürdün bana.
Kalemin çok iyi. Tarzın iyice oturdu. Tek bir şey kafamı karıştırdı yine, belki öykünün başında aciklama vardı kaçırdım. Emanet, neden Emine’ye evrildi?
Iyi ki Secki’ye geldin. Yolun açık, kalemin daim olsun Mugecigim❤

1 Beğeni

Bana “İyi ki Seçki’ye gelmişim” dedirtenlerden birisin Gaye’cim. Yaptığın yorumlar, beni geliştiren eleştirilerin ve güzel arkadaşlığın için ben kadar teşekkür etsem azdır.

Değindiğin noktalar, bana bu öyküyü yazmama neden olanlar. Ve kalbi dışarıda metaforunu da yaratırken düşündüğüm bu oldu. Ya herkes bir gün kalbini savunmasızca diğerlerine açmak durumunda kalırsa…Neyse fazla romantizme kaçmadan, Emine konusunda şunu söyleyebilirim; yapacağımı yine yapmış ve isimleri birbirine karıştırmışım :joy: Bir Müge klasiği

Kalemin tükenmesin; sen hep yaz ve ayrıca hep çiz :slight_smile:

1 Beğeni

Merhaba,

İki anti-kahramanın hayatını olabildiğince sade ve akıcı bir dille aktarmışsınız.
Maviş, Ahzen ve diğerlerinin kırık yaşamlarına misafir olmak içimizi acıyla doldurdu.
Kaleminize sağlık.

Önümüzdeki ay seçki için hazırlayacağınız öyküyü merakla bekliyorum. :blush:

Görüşmek üzere, sevgiler…

1 Beğeni

Çok teşekkürler okuyup yorumladığınız için.
Önümüzdeki Seçki konusu beni biraz zorlayacak :slight_smile: Eğer yazarsam şimdiden yenilgiyi kabulleniyorum demektir :slight_smile:

Kolay gelsin sevgiler

1 Beğeni

Kaleminize, yüreğinize inanıyorum ben. Eminim yine güzel öykülere imza atacaksınız . :+1:

Sevgiler

1 Beğeni

Açıkça ve samimiyetle söylemek istiyorum ki eğer seçkide bu konulardan bahseden öyküler olmasa asla bu tip konuları okumuyorum. Sanırım gerçek hayattaki sıkıntılar hayatım boyunca hep duvarım oldu. “Benim hayatımda zaten yeterince varlar bi de kurguda katlanamam.” kalkanı da olabilir bu. O yüzdendir ki öyküne konu olarak bir yorum yapamayacağım. :slight_smile: Fakat elbette böyle öyküler yazılmalı. Dertlinin derdi dile getirilmeli, görünmeyen, duyulmak istenmeyen duyurulmalı. Bunun için de senin gibi cesur kalemlere ihtiyacı var edebiyatın Müge. Var ol!
Bu öyküye biraz daha şekilci yorum yapacağım o yüzden. Her nedense anlatım bana biraz hızlı geldi. Sanki bir an önce sona ulaşayım ve kızın kalbinden mızraklar bir bir çıksın istemiş olabilir misin? Bu bana ara ara oluyor çünkü. Elbette bir kısa öykü olduğundan bir şeylerin hızlı olması doğal ama burada sanki okurun gözüne batan bir hız vardı. Doğdu, büyüdü, kalbine şu şu nedenlerden mızrak saplandı sonra Ahzen onları çıkardı hop bitti, gibi olmuş. Bence kalbi dışarda doğan Maviş’in hikayesi bu kadar hızlı geçilecek bir şey değil. Maviş’in ne hissettiğini bir okur olarak daha çok hissetmek isterdim. Ahzen ismini daha önce Ahsen diye duymuştum ve kadın adı olarak biliyordum demek ki Ahzen diye erkek adı da oluyormuş. Güzel oldu, öğrendim. Dediğim gibi konu, kurgu en azından bana göre güzel fakat hız kahramanlara haksızlık etmiş diyebilirim. Bu durum aynı zamanda Ahzen’in psikolojisini aktarırken de mevcuttu. Hatta Ahzen çocuğun elini gerçekten bıçakladı mı yoksa sadece düşündü mü diye de düşündüm. Burada da bir kafa karışıklığı yaşadım. Ama o belki sadece bende öyle olmuş da olabilir. Diğer okuru bilemem :slight_smile: Kalemini çok sevdiğimi bir kere daha dile getirmeliyim Müge. Daim olsun öykülerin!

1 Beğeni

Senin açıklığını ve samimiyetini seviyorum Merve’cim. Yorumların her zaman beni düşündürüyor, tekrar öykülerime bakmamı sağlıyor. Bunun için ne kadar teşekkür etsem azdır. Buraya yorum yapan, yapmayan, okuyan her bir kişinin düşüncesi çok değerli bana göre. Zaman çok değerli ve öykümü okumaya ayrılan zamana da ben çok saygı duyuyorum.

Konu kısmında haklısın, nereyi açsak bunaltıcı haberler. Ben de gerçeklerle masalları, gerçek üstüyü karıştırmayı seviyorum, ne bileyim elim kalemim oraya kayıyor. Bir sonraki tema için yetiştirebilirsem bence farklı olan bir şey deneyeceğim ama bakalım :slight_smile:

Anlatım konusunda haklısın, hızlı çekim anlattım. Yani -kendimce- içeriği yeterince dikenliydi ben de bunu dallandırıp budaklandırarak dağıtmak istemedim. Bir de galiba bazen - iyiliği ve kötülüğü tartışılır elbette- “doğdu, su içti, vuruldu, öldü vs vs” gibi keskin anlatımları, kesik cümleleri seviyorum.

Bazen ilk yazdıklarımla şimdikileri kıyasladığımda arasında oldukça fark görüyorum, kimbilir bu anlatımım da değişip başka bir şekle girecek bir gün.

İsimlerden Ahzen Osmanlıca’da çok hüzünlü, gamlı, kederli demekmiş. Maviş de, Mavi renk de melankoli, hüzün ve depresyonun rengi. O yüzden ikisi birbirine uydu diye düşündüm.

Ahzen bıçaklamadı, bıçakladığını resmetti, nefes alıp vermesi, kese kağıdı, bali gibi ayrıntılar onun psikolojisine yapılan göndermelerdi. Aynı şekilde, dilencinin de parktaki kadını öldürdüğünü resmetti. Belki çok açıklayıcı olamadım.

Sevdiğim bir dizinin bugünkü bölümünde, kalbi göğüs kafesi yerine karnında bir yerlerde atan bir kız vardı. Doktorlar ameliyatla göğüs kafesine yerleştireceklerdi ancak kalp büyük olduğu için ameliyatın mümkün olmadığını söylediler kıza. Kızın o an dile getirdiği duygular, bana Mavişi çağrıştırdı. İşte, tesadüf :slight_smile:

Tekrar çok çok teşekkür ediyorum. Umarım seni bir an önce burada görürüz okuruz Merve! Desteğin için çok teşekkürler :heavy_heart_exclamation:

1 Beğeni