Kalbi Dışarıda Doğan Kızla, Kırk Yıldır Öfkesi Dinmeyen Adamın Hikâyesi

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Kalbi Dışarıda Doğan Kızla, Kırk Yıldır Öfkesi Dinmeyen Adamın Hikâyesi – Aylık Öykü Seçkisi

image

Herkes yalnızdır ve her yalnızlığın bir hikâyesi vardır. Belki bir masal olacak ya da sonuna doğru gerçekliğinden şüphe etmeyeceğin bir hayat hikâyesi. İki toplu iğne başı büyüklüğü kadar önemi olmayan iki uzak diyardan bahsediyorum: Gece saat 00.00’da karanlık bir evin küçük soğuk odasında, 25 yaşındaki Emanet doğum sancısı çekiyordu. Yıl 2019 aylardan Aralık. İstanbul’un -ismi… (DEVAMI…)

4 Beğeni

Selam @Muge_Kocak

Yalnızlığı çok güzel anlatıyorsun ikidir. :sweat_smile: Bu öyküde öfke ve tükenmişlik de destek olmuş. Hüzünlü, anlamlı, memlekete uzaktan bakar gibi, bu mikro evrende kozmik şeyler anlatır gibi… Yine çok başarılı, yine çok gerçek. Üslubun gitgide gerçeküstü, masalsı bir dile kayıyor ama daha ciddi, daha ayakları yere basan alt metinleri anlatıyorsun. Çok güzel yapıyorsun. :+1: Kalemine sağlık. Görüşürüz. :pray:

1 Beğeni

@Muge_Kocak Size içten bir merhaba,

Bu ayki öykünüzün başlangıç cümlesi bana Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi kitabı girişindeki efsane cümlesini anımsattı. Böyle hem spoiler içeren hem hikayenin içine balıklama girebilmenize neden olacak başlangıçları çok severim.

Öyküde geçen konular, iki ayrı ve acılı yüreğin yollarının kesişmesi çok etkileyici olmuş, tüm öyküyü sürüklenerek okudum ve bir itirafta bulunmam gerekirse, bazı öyküler devam ederken sona ne zaman bağlanacak diye beklememe rağmen, sizinki hiç bitmesin istedim. @ulu.kasvet nun yorumuna da bakınca, yalnızlık teması derya deniz ve hepimiz başımızı yastığımıza koyduğumuz her an yalnız değil miyiz? Daha çok öyküler doğacaktır eminim. Kaleminize, yüreğinize ve yaratıcılığınıza sağlık. Ayrıca diğer öykülere yaptığınız yorumlarınızı da takip ediyorum. Doğrudan söylemlerinizi kendime çok yakın buluyorum. Hep böyle gelişerek kalın,

Sevgiler

2 Beğeni

Bir de öykünüzü okurken aklımdan çok çocukça bir şey geçti, paylaşmak isterim: keşke herkesin kalbi dışarda olsa, kiminki temiz, kiminki kara anlayabilsek :slight_smile:

1 Beğeni

Ya ne güzel şeyler yazmışsın. Çok mu yalnız hissettim kendimi acaba :slight_smile:

Bu öyküyü yazma maceram ve esinim / esinlerim çok ilginçti. Bir ara anlatırım :slight_smile: Ama beklemediğim kadar duygusal oldu.

Öyküyü bitirip yolladıktan sonra, umarım okuyucuya sevgiyi ve umudu hissettirebilmişimdir dedim. Ne tuhaf değil mi?

Okuyup yorumladığın için çok teşekkürler. İyi ki tanıdım dediğim yazarlardan birisin.

Görüşürüz :wave:

@Sercesahin içten selamınıza içten bir merhaba da benden :slight_smile:

Çok mutlu etti beni yazdıklarınız. Kalbi dışarıda olan insanlarla tanışırız umarım hep. Anlatmak istediğimin kalbine inmeniz de ayrıca beni mutlu etti.

Genelde öyle olmuyor ama itiraf edeyim bu öykümü özellikle de mavişi çok sevdim. Kırgınlıklarla büyüttüğümüz yaşamlarımız bizi yalnızlığa sürüklüyor olsa da umarım hepimizin hayatından en az bir tane maviş kadar saflık olur :pray:t2:

Yorumlarımı sade bir okuyucu olarak olabildiğince yapıcı yapmaya çalışıyorum. Umarım kimseyi gücendirmiyorumdur.

Görüşmek üzere :heart:

1 Beğeni

İçimizdeki Maviş’leri derinlere gömmeye çalışıp, güçlü ve birörnek görünmeye kastığımız bir devirdeyiz, bu yüzden kendi Maviş’imi hatırlattığınız için de teşekkürler :slight_smile:

Yok, yok, gerçekçi ve yapıcı eleştirileriniz/yorumlarınız var. Bu yüzden saygım sonsuz, yanlış anlamayın lütfen beni :pray:t2:

Ben de kupa kartınıza pişti yaparak noktaliyim o zaman :heart: Sevgiler :blush:

1 Beğeni

Merhabalar Müge,

İlk olarak bu öykünün size ait olduğunu isminizi görmeden başlığından anlayabilirim. :blush:

Öyküyü telefonumdan ilk açtığımda başparmağımla aşağı doğru şöyle bir kaydirdim ve eyvah dedim, uzun bir öykü. Ama okumaya başladığımda nasıl bittiğini anlamadım. Dil kullanımı çok başarılı. Benim de sevdiğim büyülü gerçeklik akımı esintileri var öyküde.

Nacizane birkaç küçük eleştiri yapacak olursam kahramanlarin hikayeleri arasındaki geçişlerde biraz tutukluk var gibi. Bir de Emanet, öykünün ilerleyen kesimlerinde Emine olmuş.

Kaleminize ve yüreğinize sağlık, keyifle okuduğum bir öykü oldu. Görüşmek üzere bol selamlar…

1 Beğeni

Merhaba tekrar

Tuhaflık artık benim adımla anılmaya başlayacak neredeyse :slight_smile: Ya gerçekten Emine olmuş Emanet, çok teşekkürler hemen düzelteyim ben bunu hep yapıyorum :slight_smile:

Karakter geçişlerinde hissettiğiniz tutukluk belki öykünün kısalığındandır. Yani öyküyü sadece Maviş ve Ahzene getirmek için, diğerlerini öldürdüm.

Hepsi figürandı sonu hazırlamakta bana yardımcı olan.

Çok teşekkürler tekrar :pray:t2:

1 Beğeni

Merhaba Müge Koçak

Çok güzel bir öykü. Maviş saplanan mızrakları çıkarabilseydi… Ah o yüreğe saplı mızraklar! Ellerinize , yüreğinize sağlık.

1 Beğeni

Selam Müge,

Seçkiye gelince hangi öyküyü okusam diye bakarım. Baştan sona mı, sondan başa mı, adı en çok çağıran mı yoksa rakamlı olan mı diye düşünürüm. Bu kez garantili bir başlangıç yapmak istedim. Ve seninki ile başladım:)

Akıcı bir dil, dokunaklı hikayeler, “yoo hayır uzayda değil bu ülkeden yaşıyorum” farkındalığı, karakter yaratma ve samimiyet. Ben senin öykülerini seviyorum hemşirem. Bunu gönülden söyleyebilirim.

Güzel şeyler söylemek en kolayıdır, zor olan samimiyetle eleştirmektir. Ve bence yazarın ihtiyacı olan şey de budur. Başlıyorum o halde: Bence öykü türü kesinlikle fazlalık ve kalabalık kaldırmayan bir tür. Ne kadar duru, ne kadar yalın ve öz olursa o kadar iyi oluyor öykü. Sözgelimi isim fazlalığı gözüme çarptı. Biz Maviş ve Ahzen ile ilgileniyoruz, kalan isimler ve hikayeler hafızamızda yükten öte değil. Anne, baba, kardeş gibi sıfatlar da yeterli olur bizim için. Tıpkı Ahzen’de yaptığın gibi. Bazı kısımlarda hikaye uzuyor gibi geldi, hatta acaba sadece Maviş ya da Ahzen mi olsaydı hikayenin kahramanı diye düşünmedim değil. Demek ki amaca hizmet etmeyen, hikayenin eksenini döndüren öğeler var. Bunun yanı sıra kolayca halledilebilecek yapısal dil ve imla sorunları var, çok değil. Son okuma kısmının biraz daha özenli yapılması gerekiyor sanırım.

Velhasıl düş dünyan, meselesi olan hikayelerin benim favorim Müge. Hepimiz daha iyi yazmaya, daha iyi işler çıkarmaya çalışıyoruz. Eleştirilerim de sonraki eserlerin için belki yol gösterici olur. Sevgiler…

1 Beğeni

Merhaba @Nurdan_Atay

Güzel sözleriniz ve zaman ayırıp okuduğunuz için çok teşekkürler. Beğenmeniz beni mutlu etti. Bu vesileyle sizi tebrik de etmek istiyorum. Oyun yazma konusunda hiç bilgim yok ama kolay bir iş olmadığını düşünüyorum. Siz bir de bunu ödülle taçlandırmışsınız. Umarım bir şekilde en kısa zamanda okur ya da izleyebiliriz.

Görüşmek üzere

Merhaba hemşire @nyphe :slight_smile:

Bu Seçki’nin bana kattığı en güzel şeylerden biri de, görmesem de güzel insanlar tanımam oldu. Sen de bunlardan birisin. Öykünün olmadığını da farkettim :slight_smile: Ama bildiğim kadarıyla zaten sen çok üreten bir insansın bu nedenle zamansızlığın kabul edilebilir bir neden. Umarım bir an önce tekrar okuyabiliriz seni.

Öykülerim hakkında söylediğin sözler beni çok mutlu etti. Dün akşam okudum yorumunu ve uykuya da bu yorumla daldım :))

Cevaplamadan önce de söylediklerini tekrar düşündüm, öykümü tekrar okudum gibi gibi.

Öncelikle yazılarımı eleştirmek için hiiç açıklama yapmaya gerek yok çünkü ben kendimi daha acımasızca eleştiriyorum ve emin ol her yorum benim için çok değerli gelişmemde bir basamak. Bu yüzden teşekkürler.

Karakterle ilgili söylediklerini tekrar gözden geçirdim, her ne kadar okuyucuyu gereksiz detaylarla sıkmak istemesem de, Surhan ve Emanet bir şekilde önemliydi oluşturduğum yapıda. Bu yüzden adlarını koymayı tercih ettim, biraz gölgeden çıkartıp Mavişi yaratıp sonra yokettim. Ama özellikle Maviş hakkında biraz daha anlatımı yoğunlaştırabilirdim haklısın. Şu haliyle öykü 1700 kelime civarı, bana göre uzun. Diğer detaylarla öyküyü daha da uzatmak istemedim.

Aslında son okumaları çok yapan biriyim. Yani öyküyü nadasa bırakıp, dinlendirip tekrar okurum. Ama sanırım yazar körlüğü oluşuyor bazen. Mesela çok basit olmasına rağmen Emine’yi görmemişim. O nedenle imla hataları ya da yapısal hatalar bulmuş olabilirsin. Ve bunları paylaşırsan aklına geldikçe, ben de düzeltirim.

Bu arada Murakami’nin Mesleğim Yazarlık kitabını okuyorum. Okumadıysan tavsiye ederim. Okuduğum bölüm tam da senin işaret ettiğin kısımlarla ilgili.

Yorumların için çok teşekkürler
Kalemin dert görmesin

Sevgiler

Not: ne kadar uzun bir cevap yazdım :slight_smile:

1 Beğeni

Ne güzel de yazdın:)

Kitap önerini dikkate alacağım, en kısa zamanda okuyacağım. Görüşmek üzere…

1 Beğeni

Merhaba.
Gecekondular, köyler, varoşlar… Bu mekanlarda geçen öyküler her zaman kendine çekmeyi başarmıştır beni. Bunda o mekanların havasını bolca ciğerlerime doldurmuşluğumun da etkisi büyük tabi. Ben yazılanların biçimselliğinde çok ciddi hatalar olmadığı sürece takılmıyorum. Öykünüz bir solukta bitti.
İki yalnızlığı bir çatı altında yok etmeyi başarmışsınız. Kaleminize sağlık. Severek okudum diyebilirim.

Eskilerden bir şiirimi öykünüzün depreştirmişliğiyle şuraya bırakayım o zaman :slight_smile: Sevgiler…

GECEKONDU
Bir gecekondumuz olsa
Kaçaksa kaçak
Allahına kadar yasak
Bu artı birli zindandan
Aşk bitmeden kurtulsak

Kursak sobamızı salonun ortasına
Kaçmasak, dağılmasak soğuk odalara
Donma korkusuyla kıçlarımızın
Saatlerce dursak göz göze
Farkına varsak suçlarımızın
Ağlasa sobada ısınan güğüm
Çatlasa üzerindeki kestanem
Çıksak bu labirentten birtanem

Çocuklar uyusa yorgan altlarında
Gecenin ilerleyen saatlerine sözleşsek
Buluşma yerimiz sobalı oda
O alev alev yansa
Biz eşlik edip közleşsek
Yokluk içinde yokluk olsak
Bir geceye konduğumuz olsa

1 Beğeni

Merhaba Müge,

Çok güçlü bir öyküydü bu. Ayakları çok sağlam yere basan bir öykü. Dil kullanımı zaten çok başarılı. Çok sakin çok doğal bir anlatım. Ama bir sohbet kadar konuşma kadar düz de değil doğal derken. Çok ayarında çok dozunda bir sanat.

Sürekli çok demişim gerçekten iyi bir özet bu. “Çok” bir hikayeydi.

Bununla birlikte ben bunu masal olarak almak istiyorum tüm yere sağlam basışa rağmen. Maviş’in böyle doğduğuna ve böyle ölmek istediğine inanmak istemiyorum.

Ve ciddi bir sosyolojik alt metine işaret etmesine rağmen Ahzen umurumda değil.

Eline emeğine sağlık…

1 Beğeni

@Arokan

Saman ayırıp okuduğun ve hem güzel yorumunu hem de şiirini paylaştığın için teşekkürler. Gecekonduda hiç yaşamadım, yaşayan biri de yoktu çevremde. Ama yaşayanlara, o çevreye, sobalara, tek göz evlere aşinayım. Köyde hiç yaşamadım, doğuya da hiç gitmedim ama gözlemlerim, dinlediklerim vs vs var. Bunlar benim süzgeçimden geçirdiklerim, ya da onlara takılanlar. Şiir çok yakın olmadığım ama okur olarak yakınlaşmak istediğim bir tür. Fırsat buldukça okuyorum ama öykü ve roman kadar değil. Bu nedenle paylaşımın için tekrar teşekkürler. Eline sağlık

@MuratBarisSari

Ben de çoklu bir yanıt vereyim o zaman :slight_smile:
Çok mutlu olduğum beni çok “çok” hissettiren bir yorum olmuş. Sanat demişsin bu da çok olmuş gerçekten :slight_smile: Öykünün başında da demiştim belki bir masal belki gerçek. Kimimize göre. Aslında itiraf etmem gerekirse, yazdıktan sonra gündemde gelişen olaylardan dolayı öykümden rahatsızlık duydum. Yanlış anlam yüklenilmesinden. Ama sonra neden yazdığımı tekrar hatırlattım kendime.

Masal ve gerçek bir dili karıştırıp kullanmak istemiştim, galiba olmuş

İşte böyle

2 Beğeni

“Dörtnala gelip Uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim!”
Batı’sından Doğu’suna her yerini görmek, gezmek gerekir memleketin. Eminim ki bu yazınsal olarak da çok büyük katkı sağlar yazara ya da şaire. Çok gezen mi çok okuyan mı derler ya hani. Çok okuyarak elbette daha hızlı ve daha fazla bilgi edinebiliriz ama bunu sanata dönüştürmek bence görmekten ve hissetmekten geçer.

Şiirle, öyküyle, romanla, siz hep edebiyatla kalın. Çok teşekkür ederim.

1 Beğeni

Merhabalar,

Kaleminize sağlık. Hüzünlendirdiniz biraz ama olsun tabi. :slight_smile:

Görüşmek dileğiyle.

1 Beğeni

Okuyup yorumladığınız için teşekkürler. Evet biraz hüzünlü oldu.

Hoşçakalın

1 Beğeni