Tefrika no: 1 -----------------------------------------------------------------
İki yanından bezlerle tuttuğu pilav dolu kaynar tepsiyi ivedilikle ahşap yer sofrasına bırakan hancı, doğrulmadan evvel bir kucak yufka dürümünü de bağdaş kurmuş oturan konuklarına sırayla üleştirdi. Dallı güllü yer minderleri üzerinde başköşeye sırtını veren kervanbaşı, dumanı tüten pilav tepsisine ve kenarlara dizili kızarmış bütün tavuklara iştahla bakarak sofra bezini dizlerine çekti. Hancı göz açıp kapayıncaya kadar mutfağa gidip geldi. Bir kap dolusu karlı ayran ile birkaç baş soğanı sofraya bıraktı. Konuklardan biri pos bıyıklarını daldırdığı ayran kabından birkaç yudum alıp yanındakine uzatırken, kurulduğu yerden sofraya eğilen kervanbaşı da kürek misali büküp kaşık yaptığı yufkayı nohutlu pilava daldırdıktan sonra ağzına götürdü ve kaynar falan demeden yanağını şişire şişire çiğnemeye başladı.
“Eksik varsa hoşgör Şahap Ağam.” dedi hancı. “Evvelce haberim olaydı birkaç kuzuyu ateşe kordum. Dar vakitte bunca yetişebildik.”
Kervanbaşı, tepside önüne düşen bir tam tavuğun budunu ayırıp tek seferde ağzına atmıştı. Burnundan soluk vere vere yağlı ağzındaki lokmasını gevreyip yarısını mideye gönderdikten sonra başını hancıdan yana kaldırarak;
“Tek eksik kuş sütüdür.” dedi. “İki buçuk haftadır bayat somun arası küflü keş yemekten imanımız gevremiş idi. Şu sini gözüme sultan sofrasından hallice görünür.”
Hancı, diğer konukların homurdanmasıyla bakışlarını kervanbaşının sofrasından alıp salondakilere çevirdi. Her bir yer sofrasına yedişer sekizer oturmuş kervancı ve kolcuların sabırsızlıkla kendinden yana baktığını gördü. Aynı anda mutfak tarafında hancının ortanca karısı belirdi. Yüzünü yaşmağıyla sıkı sıkıya örtmüş boylu poslu kürt kadını, kemikli esmer ellerinin bez yardımıyla tuttuğu başka bir kaynar pilav tepsisini en yakınındaki yer sofrasına bırakıp hızlı adımlarla mutfağa döndü. Sofradakiler sabırsızlıkla yemeğe başlarken, hancı da karısının peşi sıra mutfağa seğirtti. İkinci tepsideki pilava tavukları bütün değil, parça parça koyduğundan yetip yetmeyeceğinin hesabına düştü. Her ihtimale karşı kümesten birkaç tavuk daha alıp almamayı düşündüğü sıra ocağın başındaki ilk karısına gözü takıldı. Kadın, sırtı dönük vaziyette pilav kazanını karıştırıyordu. Titreyen omuzlarından ve kısık sesli hıçkırıklarından ağlamakta olduğu anlaşılıyordu. Hancı;
“Kes ağlamayı be kadın!” diye karısını payladı. “Şimdi koyverme sırası değildir. Ben korkmam mı sanırsın? Hem korkar, hem üzülürüm ama elimden bir şey gelmez. Çaresiz uyacağız tembihlenene.”
Ortanca karısı iki tepsi daha çıkarıp hazır etmişti. Sessiz sessiz ağlayan diğer kadının önünden kaynar pilav kazanını ıhlaya tıslaya yüklenip eşiğe bıraktı. Tahta kaşıkla kazandaki pilavı iki tepsiye sıvarken, en küçük gelin de kalan tavuklarla birkaç çulluğu ateşten almakla meşguldü.
Çok geçmeden salona geri döndüler. Aç acına bekleşen diğer konukların sabırsız bakışları altında iki tepsi etli kaynar pilavı, iki ayrı yer sofrasına daha bırakıp çekildiler. Hancı gene kaybolup bir an sonra belirdi, bu kez sacdan aldığı sıcak yufkaları katlanmış öbekler halinde sofraların arasına bırakıp mutfağa döndü.
Kervancılar menzile yatsıdan sonra varmıştı. Develeri hanın ön avlusuna ıhtırmış, atları da sayvanın altındaki yalağın az gerisinde uzanan ahşap dayaklara bağlamışlardı. Denkleri çözüp yüklerin bir kısmını iç avluya, kalan kısmını üstü kapalı ara avluya sıralarken hancı da apar topar kestiği bir düzine tavuğu ateşe koymakla meşgul olmuştu. Üç karısından en genç olanı, kervancılar doluşmadan salona sofra kurarken, ortanca ile az daha yaşlı olanı da iki kazanda pilav kaynatmaya koyulmuştu. Kervancılar işlerini bitirip iç avludaki tulumbadan çektikleri suyla ellerini yüzlerini yıkadıktan sonra sofrada yerlerini almış, birkaçı da hayvanları doyurmak için dışarıda kalmıştı. İçeridekilerin yemesi bittikten sonra sıra onlara gelecek, yerlerini alacak arkadaşları da avluda hayvanlara göz kulak olmaya devam edeceklerdi. İçeriden gelen kokular şimdiden iştahlarını kabartıp ağızlarını sulandırmaya yetmişti.
----------------------------------------------------------------------------- (devamı yarın)