Kara Şövalye ve Kale Komutanı

Öykü Seçkisi'nde okumak için: https://oykuseckisi.com/kara-sovalye-ve-kale-komutani/

image

“Namık Kemal’de bir kız vardı…” “Ney?” “Namık Kemal’de bi kız vardı, dedim…” “Aşkın mıydı?” “Hayallerim, Aşkım ve Sen…” “Ne diyosun sen abi?” “Tokyo Pop…” “Yok Robocop!” Adam gerçek dünyaya döndü ve “Evet” dedi “O da seksenlerden ve kafiyeli. Ama beni anlamadın. Benim bahsettiğim kız doksanlardandı çünkü…” “Kim abi bu kız?” “Kimse değil. Güzel ve gerçek… (DEVAMI…)

4 Beğeni

Murat merhaba;

Yine bol diyaloglu, önce kafa karıştıran ardından berraklaşan değişik ve sağlam bir kurgu okudum senden:slightly_smiling_face:

Öykü bir o kadar gerçek aynı zamanda da sert bir şekilde bitti. Üzdü beni, açıkçası :slightly_smiling_face: Ama iyi ki okudum bu güzel öykünü. Eline emeğine sağlık…

3 Beğeni

Selam Ebuzer,

Beğenmen beni çok mutlu etti.
Özellikle sürrealden gerçeğe geçişin anlaşılması ayrıca memnuniyet verici.
Çok teşekkürler zaman ayırıp bir de yorumladığın için.

Görüşmek dileğiyle… :raising_hand_man:

2 Beğeni

@MuratBarisSari Selam,

Öncelikle ellerine sağlık. Baştan söyleyeyim çok avangart bir öyküydü bu ve ben bunu çok sevdim. Biraz Voight-Kampff Testi gibiydi; okurun gerçekliğini ölçerken zekâsını da sınıyordu. :slight_smile: Biraz tecrübe, güçlü bir hayal gücü ve bolca duygu yüküyle oluşturulmuş bence. Diyaloglar zaten her zamanki gibi çok başarılı. Bu bir yandan gerçeküstü bir yandan çok simülatif bulmacayı çözmeye çalışırken duygulandım, arada kaldım, gittim geldim, mutlu oldum, sonunda çöktüm, sigara kullanıyor olsam bi tane yakardım. :slight_smile:

Çok etkileyici yerler vardı öyküde. Şiirin kendisi çok güzel bir denemeydi ve etkileyiciydi. Başar’ın bu her şeyi bilen ama aslında istediği şeye hiç ulaşamamış, sanki parmaklarının ucu dokunuvermiş ama hep bi eksik kalmış tavrı çok etkiledi beni. Özge ile sinemaya gidiş sekansı ve ardındaki diyalogları da çok sevdim. Yanlış anlamadıysam bu öykü Samsun’da geçiyor. Tabii seni tanımanın da verdiği bir ayrıcalıkla ben bu detayı da çok beğendim. :slight_smile: Ama bir yer vardı ki hem aşırı anlamlıydı hem de içime “evlat acısı” gibi oturdu. Orayı alıntılayarak yorumuma son vereceğim.

Ben çok farklı, çok avangart, yer yer çok hüzünlü ve böyle çok gelişmiş bir VR programında geziniyormuş gibi bir deneyim yaşadım. Bu gerçekten daha gerçek simülasyon tecrübesi için teşekkür ederim. :slight_smile: Bunların devamı gelsin bence. :+1:

:pray: Eyvallah.

1 Beğeni

Selam Kasvet :raising_hand_man:

Söylediklerin çok güzel ve çok değerli, öyküyü okurken deneyimlediğin ruh hallerine sebep olabildiysem ne mutlu bana :pray:

Evet adamımızın böyle bir trajedisi var. Ama daha beteri bir tür bitki olması bu durum karşısında. En azından finale kadar…

“Gerçekten gerçek simülasyon…” bu yorum başlı başına bir sanat eseri olmuş. çok teşekkür ederim Kasvet…

Devamı gelir mi?.. Açıkçası bilmiyorum. Bazen çıkıyor bazen çıkmıyor. :sweat_smile:

“Bendendir” güçlüydü gerçekten.

Okuduğun ve bu denli detaylı yorumladığın için, daha ötesi söylediğin her şey için sana çok çok teşekkür ederim.

Görüşmek dileğiyle…
Kendine iyi bak :raising_hand_man:

1 Beğeni

Sevgili Murat, :blush:

Öykü senin kaleminden dökülen, benim sevdiğim tarzda bir öykü yine. İncelikli detaylar, kadın - erkek ruh hallerine derinlemesine bakışa ek olarak bu kez Dali ve tablosunun aromasını da katmışsın ve okuyucuyu bahsettiğin gibi sürrealden reale sürüklemişsin. Başlangıç ve bitişin bu kadar keskin uçlarda olması da modern çağda hepimizin kendisini zaman zaman içinde bulduğu bir durum. Bu yüzden öykün sağlam bir şekilde iz bırakıyor. Kalemine sağlık derken, sevdiğim ve bana ilham veren birkaç yeri özellikle belirtmek istiyorum:

“Özge gülümserken, tren yanlış makastan girmişti bile… İkilinin –çift olacak olmalarına rağmen henüz çift olmamışlardı çünkü- gerçeğe dönmek istemeleri komikti bir bakıma. Gerçek sonuçta galip gelecekti çünkü. Ama bunu anlamak için zaman gerekecekti. Ve de acı… Çünkü kaç kere yaşanırsa yaşansın daha önce… Umut diye bir şey vardı.”

“Sakinleşmesi, kanatlarına sığınan Özge’nin başını omzuna koyması ile oldu. Güzel bir yüktü o baş ve göğsüne dayanan o sırt. Ama ağırdı da…”

Bu cümleler şahsım adına farklı ilhamlara yelken açtıracak cinsten. :slight_smile:

“Komşuların hangi sese irkildiği bu aşamada bilinemezdi. Özge’nin fırlattığı ve içinde Başar’ın ona aldığı ilk ve tek çiçeğin bordoya dönen kurumuş naaşının bulunduğu vazonun duvara çarparak kırılma sesi de olabilirdi bu…”

Buradaki kurumuş gül metaforunu da çok beğendim. :slight_smile:

Ayrıca öyküdeki Özge’nin cesur duruşunu da bir kadın olarak takdir ettim. (söylemezsem olmazdı :smiley: )

Eline emeğine sağlık Muratçım. Bol bol yaz. :pray:

Sevgiler,

Sena

1 Beğeni

Selam Sena :raising_hand_man:,

Öncelikle beğenmen ve sürreal, real geçişinden bahsetmen beni çok mutlu etti. Tabi temanın kendine has etkileri oluyor. Temayı öylesine yerleştirirsek sorun değil ama etrafında bir şey kurarsak o zaman bayağı değişiyor iş.

Beğendiğin kısımlara gelince; esasen sürrealizm bu hareket alanını sağladı bana. O açıdan temaya çok şey borçluyum. Psikolojik yapısı da ayrıca yardımcı oldu. Eh, biraz dramatikti ama aşırıydı da yer yer tabi. Sonuçta öykü… :grinning:

Okuduğun ve yorumladığın için çok teşekkür ederim. Söylediklerin için de keza…

Gelecek seçkilerde görüşmek dileğiyle.
Hoşça kal.

1 Beğeni

Murat merhaba :innocent:

Epey hoş bir öykü bu. Karmaşık, diyalogların başarıyla yedirildigi ve merak uyandırici bir ivmeye sahip, sağlam bir hikâye.

“Adın ne?” Bölümü ayrıca güzel🙂

Ellerine sağlık. O zaman daim ol, sevgiyle😇

1 Beğeni

Hikaye adına söylenecek pek çok güzel şey var, halihazırda zaten üstteki yorumlarda bunların çoğundan bahsedilmiş, ben ise en sevdiğim yerlerden bir kaçını şuraya bırakmak istedim:

Adam kadını kafeden çıkana kadar izledi ve kendi kendine; “Ben olsam, birisi seyrederken bu kadar kendine güvenli yürüyemezdim” dedi. Ve ekledi “Ve THX-1139’un seri numaran olmadığını da biliyordum. Hem bir film referansı, hem de 2018 için çok kısa bir seri numarası olurdu…”

Ama Özge ona ulaştı… Sadece bir mesajla hem de; “ Beni suçlama, ben sana çekmecelerimi sadece onları doldurman için açmamıştım Başar. Onlara bakmanı ve temizlemeni de istemiştim. Ama haklısın da… Senin çekmecelerin kapalıydı. Sen yok sanıyorsun ama aslında sadece kapalılardı. Çocuğu aldırdım. Ama onu yemiş de değilim. Ne düşüneceğini bildiğim için söylüyorum. Bir daha beni arama ve sorma lütfen. Hoşça kal…

Birkaç yıl sonra, Başar, artık Başar Abi olduğunda ve yanlış kaynamış bir kemik kadar gerçek olabildiğinde gördü Özge’yi.

Sona doğru Başar Abi’nin cebinden çıkardığı kağıt da yazanlarda oldukça hoştu. Tabi Başar Abi’nin dediği gibi biraz takıldım ama nihayetinde şiir yarışması değil bu :slight_smile:

Güzel bir akışa sahip zekice bir hikayeydi bu ama ne yazık ki bir Menekşe değildi… bu bir sitem değil kesinlikle, sadece bir istek, senin kaleminden bir tarihi kurgu okumak oldukça iyi gelirdi.

1 Beğeni

Selam Gaye :raising_hand_man:

Çok teşekkürler. Beğenin beni çok mutlu etti.

“Adın ne?” konusunda; isimler ile ilgili bir eleştiriydi sanırım ilk yorumun. Buraya geliş güzel. :+1: :fist_left:

Sen de daim ol, gelecek seçkilerde görüşmek dileğiyle…

Selam Tuğrul,

Beğendiğin kısımlarla ne kadar uğraştığımı düşününce, mutlu oldum.
Başar Abi’nin şiiri serbest stil oldu biraz. O yüzden takılmak doğal :wink:

Tarihsel kurguya çok takılıp uzaklaşmıştım. Belki dönmenin zamanı gelmiştir. Gerçi Dali iyi bir fırsattı ama… Neyse önümüzdeki maçlara bakıcaz…

:raising_hand_man:

Sevgili @MuratBarisSari öykülerine bakarken yerli öykülerinden buna denk geldim. Severek okuduğum öykünün bazı yerlerinde güldüm bazı yerlerinde düşündüm. Öykünün uzun öykü formatında olması ve asıl konuya hakim olamadığım için bazen kurgudan kopuyordum. Bu konuda beni mahzur görürsen sevinirim. Bence ruhsal ve fiziksel betimlemeler konusunda mekan betimlemesine odaklanırsan okurlar kendi o ortamın bir parçası olarak görür. Kalemin daim olsun. Başar’ın evlat acısı karşısında yazdığı not onu vurduymaz biri olarak gösterse o mektup bizi düşüncelere sürükleyip bize hayatın asıl anlamını buldurmaya çalışıyor. Bazen hayat karşısında Başar kafasında olmayı yeğleriz…

1 Beğeni

Selam @BledaKai

Okuduğun için çok teşekkürler öncelikle. Başar net sorunlu :sweat_smile:

Ve evet öykülerim genelde mini novelladır.

Ama bir nokta var ki hem güzel yakalamissin hem de yakın çevremde bilinir; ben asla tasvir yazamam. Biomda bile yazdım :grinning_face_with_smiling_eyes:

Tekrar teşekkürler. Daha eskilerde yerli öykülerin de var. Oku demiyorum ancak “yerliyse varım” dediğin için “Aydın” sanırım en yerli ve minimal oykumdur.

:raising_hand_man:t2:

1 Beğeni

Elbette okurum çünkü kayıtsız şartsız davranış karşısında kayıtsız şartsız kalamazdım. Etik olan budur. Yabancı karakterli öyküleri yazmakta serbestsin. Bizim biri yada ikisini sevmemiz sizi etkilemez. Bana uzun novela gibi geldi. Türk konuşmaları öyküne renk katmış. Betimleme konusunda arkadaşlarınla paslaşabilir. Ben de öyle yapıyorum. Cinsel birliktelik olmadan çocuk olması, insanın aklına kadın, Başar’ı aldattığı imajı geliyor. Takdir senindir.

1 Beğeni