Karanlık işitir, karanlık görür

Kalemimi nasıl iyileştirebileceğim hakkında ve yaptığım hatalar hakkında yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar.

Elleri zar zor duvarı bulduğunda zaman duygusu çoktan yitip gitmişti. Ara sıra dolandığı yerlerin üstündeki boşlukta süzülen karartılar o yürürken sırtına dokunuyor, onu sindiriyor gibiydiler. Adımlarını yavaş ve dikkatli seçmeyi sancılı bir süreç ile öğrenmişti. Tek ayak ile yürümek ona mistik bir hava katıyorsa bile farkında olduğunu sanmıyordu. Ayağında yeterince güç kalmamış olmalı ki elleri çıplak bir gürültü ile yere çarptı. Bu silik yerde ne yaptığını bilmiyordu fakat yürümenin ya da sürünmenin eninde sonunda onu bir yere getireceği ile ilgili garip bir düşüncesi vardı. Kan damlaları gittiği yolda kesik çizgiler bırakıyor sonra zemin tarafından emiliyordu. Şüphesiz garip bir yer. Elleriyle kendini ileri doğru sürüklerken zemin dümdüz olmaktan çıkıp keskin kenarlı bir hale büründü. Bu yer ondan ne istiyordu? İleride, karanlığın bile duyu organları ile hissedilebileceği yerde küçük, mini minnacık bir huzme belirdi. Onu gördüğünden tam olarak emin olamıyordu. Ta ki huzme her bir saniye kat be kat genişleyip onu sonsuzluğa çekene kadar. Burada uğultudan başka bir şey yoktu. Bedenini hissetmiyordu. Gözleri olup olmadığını bile bilmiyordu. Ellerine bakmaya çalıştı ama onları göremedi. O kadar hafif hissediyordu ki sanki bütün yüklerinden kurtulmuştu. Bütün o uğraşlardan, uğruna ölebileceği şeyden. Uğruna ölebileceği bir şey olduğunu biliyordu ama ne olduğunu hatırlamıyordu. Zihni uğultuyu yakaladı ve onu yoğurdu. Saf boşluk ayaklarının altına zemin yığarken anılar tekrar beynine doluştu. Çok fazla anı. Bir ruhun sahip olamayacağı kadar çok. Birden ellerinin yukarıda tam anlamıyla inşası bitmemiş boşluğa uzandığını ve küçük öbekler topladığını gördü. Çok küçüktüler ama hepsi dev bir yığını oluşturuyordu. Hepsini tek tek seçti ve anılar daha da kuvvetli şekilde zihnine akmaya başladı. Küçük bir kızken kraliyet ailesi üyesiydi. Hayır bir çiftçinin kızıydı, hatta bir erkek arkadaşı bile vardı. Ama o zaman nasıl bir teknede kız arkadaşıyla birlikte balık tutuyordu ki? Anılar zihnini balon gibi şişirdi ve ebedi dinginlik tekrar onu sarmaladı. O bir ruhtan fazlasıydı. Birden fazla ruh ve birden fazla yaşam. Hepsi ama hepsi oydu ama hiçbiri aynı zamanda o değildi. O ne bir kız ne bir erkekti

1 Beğeni