Bir Oğlanın Yaşamı
Kitap başlı başına bir büyüme hikayesi ve yazar bu büyüme hikayesini çok iyi aktarıyor bize. Adeta Cory ile birlikte biz de büyüyoruz. İçerisinde aman aman bi korku, gerilim yok aslında. Hatta tek gizemli olay da kapak da görülen göle uçan araba ama bunlara rağmen kitap kendisini keyifle okutuyor. Açıkçası kitabı okurken kendi çocukluğumdan çok şey anımsadım, kendi yaşadıklarım, olaylara bakış açım ile benzer şeyler de vardı, göle uçan araba yoktu tabi bende. Cory’nin de büyürken olaylara bakış açısı sürekli değişiyor ve bizi de peşinden sürüklüyor. Yer yer Cory çok doğru hareketler yaparken yer yer çocuk olduğu için çok gülünç işler de yapıyor. Kitabın bir diğer güzel kısmı dönemin olaylarını da aktarıyor olması. Bana bu yönüyle Bülbülü Öldürmek romanını anımsattı. Klu Klux klanın faaliyetleri, siyahilere bakış açısı ( iki taraflı olarak) ve Cory’nin babasının tutumu açısından benzerlikler görülebilir. Bradbury ile King etkisi bazı yerlerde çok net hissediliyor. Cory ile üç arkadaşının yaşadıkları maceraların aktarılışı, Cadılar Bayramı Ağacındaki çocukları anımsattı. Kanat açıp uçma ritüeli vs. tam Bradbury tarzı. King etkisi ise üslup olarak kendisini hissettiriyor. Göldeki olay kitapta az yer almasına rağmen kitap boyunca çok etkili kullanılıyor. Biz adım adım ipuçlarını topluyoruz Cory’nin maceraları arasında. Çocuk gözüyle psikolojik çıkarımlar da çok güzeldi, yer yer de güldürdü. Kitabın sonunda ustalara saygı niteliğinde göndermeler ise yazarın beslendiği kaynakları açık ediyor. Karanlık kitaplıkta keyifle okuduğum güzel bir eserdi.
“Senin yaşındayken sihirli bir şehirde yaşadığıma inanmak isterdim. Hicbir kötü seyin yaşanmayacağı bir yer. Herkesin iyi, nazik ve adil olduğuna inanmak isterdim. Çok çalışmanın ödüllendirildiğine ve insanların sözünde durduklarına inanmak isterdim. Bir insanın sadece pazar günleri değil, haftanın her günü iyi bir Hıristiyan olduğuna, kanunların adil olduğuna, politikacıların akıllı olduklarına ve düz bir yolda hiç sapmadan yürürsen, aradığın huzuru bulacağıma inanmak isterdim. Oysa hiç öyle bir yer yoktu. Hiçbir zaman da olmayacak. Ama bunu bilmek, istememe engel olmuyor ve uyumak için her gözlerimi kapatışımda gölün dibindeki adam bana ahmağın teki olduğumu söylüyor.”
Körler Ülkesi
Wells korku konusunda da başarılı. Sıkılmadan okudum tüm öyküleri. Geneli ortalama üstü olmakla beraber ortalama altı öykülerin ortalama altı olma sebebi konunun sıradan olması veya filmlerde daha önceden görmüş olmamdı yoksa Wells yine güzel işlemiş öyküleri. Bazı öykülerin sonu tahmin edilebiliyor ama yine de sıkılmadan okunuyor. 10/9 puanım.
İçindeki öyküler:
-Güve, beni de deli etti öyküdeki güve. Gayet başarılı.
-Pollock ve Porolu Adam
-Duvardaki Kapı, Lovecraft tadı aldım. Adsız Kent yakınlarında bir yer olsa gerek burası.
-Körler Ülkesi, körlerin hepsi Daredevil çıkınca tek gözü olanın kral olması biraz zor oluyormuş körler ülkesinde. Metaforik açıdan da düşünecek olursak cahile laf anlatmak gerçekten zordur aksine cahil kendisine uydurur falan. Güzel öyküydü.
-Sihir Dükkanı, yazarın bu öyküde gerçekten eli hızlı. El çabukluğu ile okuttu öyküyü.
-Denizin Akıncıları, King’in Raft isimli daha uzun versiyonlu öyküsü var. İkisi de güzel.
-Merhum Bay Elvesham’ın Hikayesi, öykü konu olarak ortalama bir öyküydü ama psikolojik durumu aktarması çok iyiydi. Çok iyi vurucu bir cümle nedeniyle ortalama üstüne çıktı.
-Bir Kıyamet Rüyası
-Çalıntı Beden, Poe veya Lovecraft veya başka bir yazardan okudum sanki böyle bir öykü.
-Kırmızı Oda
-Acemi Hayaletin Öyküsü
-Derinliklerde
-Tuhaf Orkidenin Çiçek Açışı
-Örümcekler Vadisi, Hobbit filmindeki örümcekli sahne bu öyküden mi alınmış acaba?!
Koni
Bu seride keyifle okuduğum kitaplar Bir Oğlanın Yaşamı, Sonbahar Ülkesi, Cadılar Bayramı Ağacı, Tuhaf Hava, Cehennemlik Yürek, Körler Ülkesi. Keyifsizce bitirdiğim kitap Dokudünya. Yarıda bıraktığım kitap İtfaiyeci. Başka da kitap okumadım sanırım.