Kavaklı Mahalle idi bizimkisi.
Şehrin göbeğinde, kalabalık, yoğun…
Ama bir o kadar gözlerden ırak ve sessiz.
Dört köşesinden kavak ağaçları çıkardı,
sırık gibi uzun, mızrak gibi keskin
ve bir hakim kadar mağrur.
Kavaklı Mahalle’nin şen çocuklarıydık,
her birimiz yeni yetme fidelerdik.
Bir bayram sabahı aktık sokaklara,
sokaklar ki neşeli seslerle doldu.
kollarımız bir gül dalı kadar ince, narin ve
yüzümüzde ayva çiçeği tebessümü vardı.
Ama kavaklarda bir tedirginlik,
araba motorlarında bir kızgınlık,
rüzgarda ölüm sessizliği vardı.
Hakikate olan aşkımız cevapsız kaldı.
Gülüşlerimiz ki dudaklardan öteye geçmedi.
Gerçekleri çaldılar bizden, sakladılar.
Kavaklı Mahalle’nin kavak ağaçları var ya
kökleriyle sardılar tozu, toprağı…
Ceviz ağaçları gibi katlettiler tüm yaşamı,
yok ettiler sevmeyi
yok ettiler dayanışmayı
yok ettiler insan olmanın anlamını
Kör ettiler gözlerimizi,
sokaktaki çocukları kör ettiler.
O masum yaşam taneciklerini sildiler varlıktan.
Kavaklı Mahalle idi bizimkisi.
Şehrin göbeğinde, kalabalık, yoğun…
Ama bir o kadar gözlerden ırak ve sessiz.
Dört köşesinden kavak ağaçları çıkardı.
yaprakları gök boyunca uzanır,
güneş yüzü göstermezdi bize.
Kavaklı Mahalle’nin yitik gençleriydik.
her birimiz genç kavaklardık.
Bir mezuniyet günü aktık caddelere,
caddeler hoş sohbetlerle doldu.
genç bedenlerimiz güçlü mü güçlü,
yüzümüzde ayva çiçeği tebessümü okunuyordu.
Ama kavaklarda bir hüzün,
on yıllık dost yaprakların ayrılığı,
geleceğe korku dolu bakışlar vardı.
Çelmelere takıldı ayağımız.
Daha yaşamın doruğuna varamadan,
Denizleri, dağları ve uzayı göremeden,
Kavakları Mahalle’nin kavak ağaçları var ya
pabuçlarımızdan tutup yere vurdu bizi.
Sahra ortasında bir bedevi gibi,
umutsuz bıraktılar
aç, susuz bıraktılar
bedenden mahrum bıraktılar
Azgın köpekler gibi parça parça ettiler,
kolumuzu, boynumuzu, yüreğimizi alıp götürdüler.
Eskilerden hiçbir şey kalmayana değin.
Kavaklı Mahalle idi bizimkisi.
Şehrin göbeğinde, kalabalık, yoğun…
Ama bir o kadar gözden ırak ve sessiz.
Dört köşeden biz çıkardık.
çocukları korkutmaktan,
gençleri tutsak etmekten,
ve de ölüp gitmekten başka,
hiçbir vasfı kalmamış biz
Kavaklı Mahalle’nin kavak ağaçları.