İnsanlar sosyal bir varlık ve toplum içerisinde olmaya ihtiyaç duyar ancak yine de kendimizi bazen onlardan soyutlarız ve hiç kimsenin bizi anlamadığını düşünürüz ya da kendimizi yalnız ve değersiz hissederiz.
Peki ne zaman kendimizi çok değerli hissederiz?
Çocuklarım durduk yere gelip sarıldığında, öptüğünde.
Daha önce yapılmamış bir şey yaptığımda. Komik bir resim, ellerimle masaya vurduğum bir ritim, bir espri bir söz. Diyorum ki bende de bir şeyler var, değersiz değilim.
Benim için bu sanırım problem çözmek. Profesyonel anlamda da olur, özel yaşamda da olur, genel.
Bu Y kromozomumun bana yüklediği bir eğilim mi, toplumun (erkek, sayısalcı) biçtiği normu fazlaca mı sahiplendim, küçükken aferin almanın kolay bir yolu olduğunu farkettiğimden mi böyle bir mekanizma geliştirdim bir noktada, yoksa wageslavery olayını fazla mı ciddiye aldım açıkçası emin değilim. Sanırım bunların bir lineer kombinasyonu. Çocuk sahibi olmayı ezelden reddettiğimden bünye otomatik bunlara sarmış da olabilir.
Bu konuyu ben de düşünmüştüm evet.
Ama bu hissin ucuz bir şey olmadığı kesin, ancak toplumsal ya da biyolojik ciddi güdülerle devreye giriyor gibi, değil mi?
O niye ya? Biz hatalı bir iş mi yaptık?
Ahahaha, hayır hocam tamamen kişisel bir tercih.
Literally insan meydana getirmek ve tamamen sorumlu olma fikri bana açıkçası korkunç geliyor biraz🙄
Beklentilerle altlı üstlü bir ilişkim var. Kastın altında kalınca değersiz, üstüne çıkınca değerli, dışına çıkınca huzurlu hissediyorum.
Birilerine herhangi bir şekilde yardımım dokunduğunda.
Yalnız olduğumda / bırakıldığımda.
Kar yağdığında! Şu an yağıyor. Bugün içimden çok kez geçirmiştim keşke yağsa diye ve biraz önce pencereden kar tanelerini görme şerefine eriştim.
Sabah uyandığımda, çoğunlukla kendiliğimden uyandığımda. Bir günü daha geride bıraktım ve bir diğerini de harcamaya başladım diye düşünüp hayatımın değerini hissediyorum.