Kflirtigrenrn’un Parmak Arası Terlikleri

Kflirtigrenrn’un Parmak Arası Terlikleri (Müthiş özgün fantastik roman, acayip ama, öyle böyle değil)

KZXqY3

Yeni Dünya Günlükleri
1. Rulo
1. Ağıt
1. Ezber
1. Mırıldanma

Asıl adı Kflirtigrenrn. Sessiz harflerin yan yana geldiği o heybetli ismini anmak hem uğursuzluk getireceğinden korktuğumuz için hem de bir hayli zor olduğu için ona Ki (her daim ayrı yazılır, amin) dedik biz sekiz anlatırlar. Bundan sonra Ki deyip anacağımız bu soysuz Kelf (kel elf anlamında) Yeni Dünya’nın tüm gizlerini çözmek için köyünden çıktığından bu yana tam 262 yıl 30 ay ve 4 Salınış geçti.

Geçen zamanda Eski Dünya’nın kurucu tanrılarının Parmak Arası Terlikleri’nin (PAT) biri hariç hepsini buldu Ki. Son terliğe ulaştıktan sonra Yeni Dünya üzerinde yürüyen her canlıya hükmedebilecekti. Çünkü Ki güce sahip olan herkesin istediğini istiyordu: Daha fazla güç.

Ki’nın PAT’lara ulaşmasına engel olmaya çalışan PAT Koruyucuları Birliği şimdiye dek başarısız olmuştu ama bir daha yenilmeyeceklerine emindiler çünkü aralarına Nasıralı Cüceler’in en sonuncusu w katılmıştı. Bıyıklarının şekli ve boyu yüzünden ona w diyorlardı. Nasıralı Cüceler kendilerine kendileri gibi küçük isimler koyarlardı. Nasıralı Cüceler’in alfabelerinde 803,5 (alfabedeki bir harf tam bir sese denk gelmiyordu) harf olduğu için analar çocuklarına isim koymakta sıkıntı çekmemişti. Nasıra’da harflerin 4 boyu vardı ve cücelerin boyuna göre isimlerini belirten harflerin boyu da değişiyordu: w-w-w-W (özgün metinde ilk üç w farklı boyutlardadır, amin.).

w’nin bir planı vardı. Nasıralı Cüceler’in sonuncusu olması dolayısıyla ölmüş veya insanlarla evlenmiş (bir insanla evlenmek cüceler için ölmekten beterdi) tüm Nasıralı… (sanırım bunun için de bir kısaltma kullanmak gerek, NC olsun, ama biz her NC dediğimizde siz Nasıralı Cüceler olarak okuyun, ekleri ona göre getireceğiz, amin) tüm NC’in güçleri w’de toplanmıştı. Bunun büyük bir güç olduğunu düşünebilirsiniz sevgili karilerimiz; lakin hepi topu 722 kişi olan NC’in eti ne budu ne? w’nin kendinde topladığı gücün analizini sunarsak daha iyi anlarsınız: 82’si yaşlı 536 kadın, 92’si yaşlı 101 erkek ve hepsi 131 yaşının altında 84 çocuk.

NC çok uzun yaşarlardı, mesela NC’de ergenlik yaşı 151’dir. NC’in çoğu geç evlenir, uzun ömürlerinin sırrı budur der Eski Dünya’nın bıyıksız alimleri. NC’in gençlerinin çoğu ilk cinsel deneyimlerini, ölmeden birkaç yıl önce gerçekleştirirlerdi.

w’nin planı Eski Dünya’nın yıkıntı ormanları içinde yaşadığı rivayet edilen yaşlı bakire cüceyi bulup onunla tüm PAT KB askerlerini evlendirmekti. Eğer bir erkek cüce bir dişi cücenin evlenirken şahidi olursa, damat öldükten sonra damadın gücü şahit erkeğe geçerdi. w’nin planını PAT KB askerleri bilmiyordu tabi. Onlar w’ye güvenmişlerdi. NC’in sayısını bilmedikleri için w’nin muazzam bir büyü gücüne sahip olduğunu varsaymışlardı. Onun yardımıyla son PAT’ı rahatlıkla koruyabileceklerdi. Ama w’nin planı o yaşlı cüceyi bulup PAT KB askerleriyle teker teker evlendirdikten sonra hepsini öldürüp onların gücüne de sahip olmaktı. Böylece KB gerçekleşecekti, yani Kuvvetler Birliği. w ancak TA (Tek Adam) olunca Kflirtigrenrn’u yenebileceğini düşünüyordu.

w bunları düşünürken iyi niyetliydi aslında. Başarıya ulaşmak için her yol mübahtı. Tüm Yeni Dünya’nın kurtulması için bir kaç bin kişinin feda edilmesi gerekiyordu. w’nin, yapacakları yüzünden içi acıyordu ama ne yapsın? Yeni Dünya’nın şarkıları söylenmeye, çocuklar Şek-Şik* oynamaya, ağaçlar meyve kusmaya, toprak yeşilden kırmızıya mevsim mevsim değişmeye, kitaplar insanları okumaya, ajvekin çorbaları kazan kazan kaynamaya, çamur martıları bağıra bağıra çiftleşmeye devam edebilsin diye yapıyordu bunu. Her şeyin bedeli vardı ve w bu bedeli ödemeye hazırdı.

*Şek-Şik: Bir tür çocuk oyunu. 12 çocuk bir daire oluşturacak şekilde yanyana dizilirler. Gözleri bir bezle kapatılmış ilk çocuk (yani gebe) solundaki çocuğa doğru tükürür. Tükürülen çocuk havadaki tükürüğü ağzıyla yakalamalıdır. Bu işlem sırayla saat yönünde devam eder; lakin bir çocuk bilerek tükürmez. Tüm çocuklar tükürmeyi bitirince gebe gözlerini açar ve kendisine yönlenen tükürüğü yakalamaya çalışır. Yakalarsa ağzında biriken salgıların tadına bakarak tükürmeyen çocuğu bulmaya çalışır. Bu oyun Yeni Dünya’nın çocukları için çok kolaydır, çünkü tükürük selamı (birinin tükürüp selam vermesi ve diğerinin tükürüğü yakalaması) YD halkları arasında çok yaygındır. Bu öyle uzun süredir devam eden bir gelenektir ki YD insanlarının ağzında salgı algılama duyargaları (salaldular) oluşmuştur. Oyunun isminin neden Şik-Şek olduğu bilinmemektedir. En kuvvetli tahmin Hassadas adlı yarı insan yarı karpuz bir alim tarafından yapılmıştır: “Eski Dünya dillerinin en eskisi Burmanca’da oyun sırasında yapılan hileye Şike denirdi. Bu kelimeye bir işi yapan anlamına gelen -Şek eki getirilmiş olabilir. Yani hile yapan. Oyunda hile yapanın yüzüne tükürülürdü o zamanlar ve bu, şimdiki gibi selamlaşmadan çok hakaret anlamına gelirdi.”

8 Beğeni

KZXqY3

Yeni Dünya Günlükleri
7. Rulo
2. Ağıt
1. Ezber
9. Mırıldanma

Merhaba, ben sekiz anlatırların en küçüğüyüm, diğerleri uyuyorlar, ben gizlice gelip (parmak uçlarıma basarak sessizce geldiğimi varsayabilirsiniz ama benim parmak uçlarım yok, sizin var mı bilmiyorum) rulolara bir iki cümle yazmak istedim. Ben en küçük olduğum için benim yazmama izin vermiyorlar, yok mürekkebi dökersin, yok kağıdı yırtarsın, yok imla hatası yaparsın diye beni uzak tutuyorlar ilerde kadim olacak bu rulolardan. Ben de gizli gizli gelip bir bölüm yazıyorum. Ne de olsa kocaman kitap, araya bir bölüm sıkıştırırım ne olacak, kimse farketmez. Aha, biri tuvalete kalktı sanırım, ben gideyim en iyisi, yine görüşürüz. Öptüm. KİB (kendinize iyi bakın).

Not: Gelmişken ana hikayeye de bir katkıda bulunayım.

Sonra şey oldu. w terlikleri ele geçirdi ve dünyanın hakimi oldu.

4 Beğeni

Bu kısmı özellikle çok beğendim. Beklentileri dağıtan, normlara uymayan bir yaklaşım olmuş. Felsefik, psikolojik, fizyolojik ve biyolojik açıdan çok derin olmuş. Ellerine sağlık.

4 Beğeni

Teşekkürler yorumlar için, kendimi geliştirmeye devam! Olumsuz yorum yazan/yazacak arkadaşların söylediklerini değerlendireceğim.

3 Beğeni

Edit: Şu an bu mesajım biraz boş bir mesaj gibi duruyor. @periyodiknesriyat bütün mesajlarını editlemiş, demek ki kendisi ile yazışırken screenshot falan almamız gerek bundan sonra. Herneyse, en azından bazı konularda hatalı davrandığını görmüş sanırım, bu da olumlu bir gelişme bence. Bu yüzden kınamıyorum. Ben yine de mesajımı silmeyeceğim.

Forumda ki diğer tartışmanızı da takip ediyorum. Anladığım kadarıyla bu yazınızı, forumda hikayelerini, yazılarını paylaşan insanlarla dalga geçmek amaçlı kurgulamışsınız. Aklınız sıra laf çakıyorsunuz paylaşımcılara.

Fakat bence yazmaya çalışan insanların özgüvenleri ile bu şekilde oynamak hoş birşey değil. Yazmak güzel birşey, yazmaya heveslenen insanlarda güzel insanlardır nazarımda. Bir eksikleri varsa bile bu bence usturubunca söylenmeli, işi böyle ‘‘bak bende sallama hikaye yazıyorum, aynı sizler gibi’’ tarzına indirgememeli…

Eleştiri mi istiyorsunuz, söyleyeyim; Hazırladığınız bu boş hikaye Terry Prachett’in Çin pazarında satılan imitasyon modeli kadar olur anca (belki o bile şüpheli). Eğlenmek için yazılan şu yazınız bile bol miktarda isim tekrarı ile dolu ve okurken beni bezdirdi, gülemedim. Sonuna kadar okumakta zorladı beni, sırf diğer tartışmanızı okumanın yüzü suyu hürmetine devam edebildim. Hiciv yapmaya çalışmışsınız, ironi yapmaya kasmışsınız ama rahmetli Levent Kırca’nın vefat etmeden önceki son senesi kadar bile olamamışsınız kısaca.

5 Beğeni

Son zamanlarda Kayıp Rıhtım’da okuduğum en iyi hikayelerden birisi. Gerçekten muhteşem bir kurgu ile yazılmış muhteşem bir başyapıt. Diğer yazarları kıskandırdığınız aşikar. Ben bile kıskanmadım değil. Kesinlikle bu kitabın dünya çapında yayılması gerekiyor. Ayrıca 793 bölüm az olmuş, o yüzden hayal kırıklığımı saklamayacağım. Umarım onun üzerine 1000 tane daha bölüm eklersiniz. Yoksa romanınız çok kısa olur.

1 Beğeni

İşi gücü bırakıp, gece gece bu anlamsız yazıya mı kafa yordunuz? O zaman tebrik edelim de hatırınız kalmasın.

Eleştiri yapmak ya da mizah konusunda kendinizi geliştirmeniz gerekiyor. Başkalarına tavsiye vermek kolaydır fakat insan nedense kendi eksiklerini kolay kolay göremez ve bir de çevresinde her yaptığını koşulsuz kabul edip, alkış tutan yandaşlar varsa işiniz daha da zordur.

Eleştiri yaparken kullandığınız dilde sorun var, karşı tarafa olumlu katkı sunmuyor ve tam tersi savunmaya geçmesine sebep oluyorsunuz. Okumadığınız bir kitap hakkında ilk sayfalarına göre yorum yapmış olmanız ise çok büyük talihsizliktir ve yazara saygısızlıktır.

Sizin dalga geçmeye çalıştığınız o genç yazar, nasıl bir emek vermiş olabilir diye hiç düşündünüz mü? Belki günlerce uykusuz kaldı belki de kitabın asıl mesajını en sona sakladı ve tüm bunları kitabın tamamını okumadan bilmeniz mümkün değildir. Kitabın, yazan kişi için manevi bir değeri de olabilir ve acımasızca yerin dibine sokmadan önce sonuna kadar okumanız gerekiyordu.

Size tavsiyem dalga geçtiğiniz felsefe ve psikoloji üzerine çok daha fazla okuma yapmanızdır. Eleştiri yapma konusunda da kendinizi geliştirmeniz gerekiyor. Felsefe okumanın size faydası olacaktır çünkü bir metni okurken, at gözlüğü ile bakmak yerine çok farklı açılardan değerlendirebilmenin yolu felsefeden geçer.

Edebiyat konusunda belki uzman olabilirsiniz fakat eleştiri konusunda sınıfta kaldınız ve bu engeli aşmanız gerekiyor.

Kıskançlık yönünüzü de törpülemeniz faydalı olacaktır. Kim bilir belki de genç yaşta yazdıklarınız çok ağır eleştiri almış olabilir fakat bu durumu bahane ederek, her genç yazara bu kompleksinizi yansıtamazsınız. Yazdıklarınız baştan sona yaşa odaklanılmış bir eleştiriydi ve ön yargılıydı.

3 Beğeni

KZXqY3

“w terlikleri ele geçirdi ve dünyanın hakimi oldu.”

Merhaba ben 8 anlatırların en büyüğü ve ruloların başyazarıyım. Yukarıda alıntıladığım cümleyi önemsemeyin, kuzenim yazmış.

Hikaye şöyle devam etti:
Hani w’nin planı yaşlı cüceyi bulup Parmak Arası Terliklerin Koruyucuları Birliği askerleriyle teker teker evlendirdikten sonra hepsini öldürüp onların gücüne de sahip olmaktı ya. Böylece Kuvvetler Birliği gerçekleşecekti güya. w ancak TA (Tek Adam) olunca Kflirtigrenrn’u yenebileceğini düşünüyordu demiştik ya. Hiçbiri olmadı.

w, cadı cücenin yanına gidip onu Koruyucuları Birliği askerleriyle görüşmeye ikna edeceği sırada cadı cüce w’yi büyüsüyle etkiledi ve kendisinin Raishwarya Ai* kadar güzel bir kadın olduğuna ikna etti.

w bu güzellik karşısında her zaman yanında taşıdığı büyükannesinin yüzüğünü (evet w büyükannesini her zaman yanında taşırdı. Bir gün “anneanne senin benim başımın üstünde yerin var, seni yaşlılığında çok rahat ettireceğim” şeklinde bir söz vermiş ve bu sözünün arkasında hep durmuştu. Çünkü Nasıralı Cüceler yaşlılarına çok hürmet ederlerdi. Özellikle ayağı çok nasırlı olanlar en çok hürmet görenlerdi. Nasıralı Cücelerin isimleri de buradan geliyordu zaten. Nasırlı olmak Nasıralılar arasında çok gezmiş, görmüş anlamına gelirdi. Nasıralı dilinde “bilge” sözcüğü asla geçmezdi. Bilge kişilere nasırlı kişi derlerdi. Hatta şöyle bir anasözleri vardır: Bir hasırım olsun yatacak, bir de nasırım üstüne basacak. Yaşlı olup sözü sayılmayanlar hayıflanırdı, mor çimenlerin üzerinde, çıplak ayaklarıyla, elektriklerini alsın diye dolaşırlarken: Nasırımız yok ki sözümüz dinlensin.) çıkarıp cadı cücenin önünde eğilerek ona evlenme teklif etti.

Teklif şöyleydi:
Ey beni eksenimden sapıtıp içime deryalar salan güzel. Ey Yeni Dünya’nın penkuri yemişlerinin kızıllığının kaynağını dudaklarında saklayan dilber. Yürür müsün sen? Yoksa yeryüzünü mü öpersin? Bakar mısın yoksa bakışından mı süzülür dünyanın güzeli, iyisi? Konuşur musun, yoksa sesin sesliğini unutur da bir kuşa mı dönüşür, hani masallarda anlatılan, kanat çırpışları nice kuşun ötüşüne denk ak perika kuşlarına?

Düştüğümde kanayan yaram, kalktığımda göğe sevdamsın. Aşk diye bildiğim dağların hepsi toza döndü gözlerin gözlerimi bakmak için seçtiğinde. Elim ayağım oldu, diz çöktüm; başım içi boş bir teneke gibi kendi uğultusuna kaldı. Gerçekle bağım koptu. Ben neyim, kimim, hangi evrendeyim bilmiyorum? Dünya dediğim bir gezegende bizim harflerimizden bambaşka harflerle yazılmış hikayelerin birinde İnsan dediğim bir varlığın diğerine uzattığı ve ikisinin de “tuzluk” dediği ak yağmurlar salan garip bir nesneyim belki? Ya da aşığım düpedüz. Ah, deliriyorum belki de. Neyse. Sana elimin izini sunuyorum, sana yolculuğumun gücünü, ailemin gizini sunuyorum, sırtımdan düşmeyen anneannemin şifasının süzüldüğü yüzüğü sunuyorum sana. Bir de bu aciz cücenin yüreğini. Ben bir yalnız w, sen evrenin saadeti c? Var mısın wc olmaya? Var mısın efsanelere konu olmaya? Kabul et, he de! Lütfen, n’olur!

Acaba cadı cüce bu teklifi kabul etti mi? Onu da gelecek parşömene anlatacağız. Şimdilik hoşça kalın. Daha çocuğu okuldan alacağım. Hadi görüşürüz. Kuzenime de dikkat edin. Yazdıklarını boş verin, kendince takılıyor işte.

*Güzellik tanrıçası. Nasıralı Cücelerin inanışına göre bir bebek doğduğunda burnu Raishwarya Ai’nin on birinci ayak parmağına (bu tanrıçınanın sağ ayağında altı parmak vardı, biz on birinci derken serçe parmaktan sonra yer alan o şirin şeyden bahsediyoruz) benziyorsa çocuk ilerde çok güzel veya yakışıklı olacak. Yok sol ayağının herhangi bir parmağına benzerse burun, çocuk aşırı çirkin olacak. Kalan parmaklardan birine benzerse çocuğun burnu, güzelliğinin ortalama olacağını tahmin etmişsinizdir.

1 Beğeni

Bu metinlere neden bu kadar güldüm ben yahu. Ama özgün değilsiniz sayın @periyodiknesriyat, tükürük oyununu bizim mahalledeki Trolloclar buldu ilk. ^^

1 Beğeni

Hikayeler tamamlandı mı acaba, Storytel’de seslendirmesi var mı? Son zamanlarda okuduğum sıkıcı birkaç kitabın üstüne ilaç gibi geldi, tamamını okumak veya dinlemek isterim. :slight_smile:

Şuna güldüm:

Şuna daha çok güldüm:

2 Beğeni

Hahah, bu yazının varlığından yeni haberdar oldum. Öncelikle benim de okurken oldukça eğlendiğimi belirtmeliyim, yer yer biraz kör göze parmak olmuş ama güzel detaylar yakalamışsınız, saygılar.

Yine de ben bu şekilde ağır eleştirel bir yaklaşımın pek doğru olmadığını düşünenlerdenim. Günün sonunda edebiyat, hangi dalda daha çok muz olduğunu işaret etmek için ortaya çıkan bir iletişim şeklini eğip büküp “profound” şeyler anlatma çabasıdır. Fantastik edebiyat bunu da bir adım öteye taşıyıp yapay bir dünyada profound şeyler anlatma çabasına girmektir; yani başka bir deyişle, delilik.

Böyle bir çabaya girince başarılı olma ihtimaliniz çok çok düşük. Çünkü öncelikle anlatacak profound bir şeylerinizin olması gerekiyor, ki gerçekçi olalım; çok az kişinin var. İkincisi bunları anlatacak kadar dile hakim olmanız gerekiyor, ki yine gerçekçi olursak ilk gruptan bile daha küçük bir azınlık yeterince hakim. Bunları birleştirirseniz çoğu deneme objektif bakarsak gülünç olmanın ötesine geçemiyor. Ki bu durum profesyonel yazarlar için bile geçerli oluyor bazen.

Bana kalırsa, okuyunca gülünç bulduğumuz “beceriksizlik” eserleri aslında birilerinin okyanusta boğulmasıdır. Bir ölçüde saygıyla yaklaşmak gerektiği kanısındayım. En kötü ihtimalle gülünç bir eser yazan birisinin dünyası küçüktür, nasıl bir belaya bulaştığının farkında bile değildir. O durumda bile kişinin bu durumun farkına varabilmesi için ortaya sonradan kendi okuyunca bile belki de utanacağı gülünç bir şeyler atması bence faydalı bir tecrübe.

Burada aslında neden ağır eleştirel/alaycı yaklaşıma pek katılmadığıma geliyoruz. Bence alaycılık yolu seçilirse karşınızdakinin vermesi muhtemel 2 tepki var: birincisi yılmak, ikincisi kendini eleştiriye tamamen kapatmak. Bence iki sonuç da kimse için iyi değil, o yüzden bu yaklaşıma pek katılmıyorum.

Bence doğru olan, vaktiniz ve ilginiz varsa yapıcı eleştirilerde bulunmak, aksi halde görmezden gelmektir. Görmezden gelinmek de hoş değildir elbette, ama azimli kişi görmezden geline geline görmezden gelinmeyen şeyler yazmanın da bir yolunu bulacaktır.

1 Beğeni