Kitaplara Önsöz Yazmanın Artık Demode Olması

Özellikle klasik kitaplar ya da eski tarihli yeni basım kitaplar aldığımda canımı sıkıyor bu durum. 100 sayfalık bir kitap , 30 sayfası önsöz, içtenlikle verdiğim paraya acıyorum.
1800 lü yıllarda , 1900’lü yılların başı ve ortasında tv, radyo , internet keşfedilmemişken kitaba önsöz yazılması anlaşılabilir birşeydi.

Şu an ise bu demodelik özellikle tüm klasik kitaplarda sayfa israfına sebep olmakta. Bazı önsöz yazarları hadlerini de aşarak kitap hakkında ciddi 'spoiler’larda vermekte , kitap zevkini dibine kadar baltalamakta.

Kitabevleri önsöz basma adetinden neden vazgeçmiyor?
Merak ediyorum.

3 Beğeni

Argümanınızı tam olarak anlamadım. Neyi kastediyorsunuz? Önsözde edineceğimiz bilgileri daha ucuz şekillerde de öğrenebileceğimizi mi, yoksa farklı medya unsurları sebebiyle kitaplardaki önsöz kısmı için eskisi kadar vaktimiz olmadığını mı?

Ben önsöz okumayı seviyorum. :blush: İlk aklıma gelen örnek Frankenstein için yazarının hazırladığı önsöz. Öyle lezizdi ki kitabın kendisi kadar yer etti aklımda. Onu okumasam kitap eksik kalırdı.

Bir de yazarların farklı yıllarda ekledikleri birden fazla önsözü olan kitaplar var. Bence en güzeli de o, çünkü yazarın kitabıyla ilişkisinin nasıl devam ettiği hakkında okura ipucu veriyor.

Spoilerın varlığı konusunda size katılıyorum. Birkaç sayfayı geçen önsözler genelde incelemeye dönüştükleri için onları en sonda okumak daha iyi olabilir. En azından benim tercihim bu yönde oluyor.

Sadece önsöz değil, yazar ve çevirmenin biyografisi, yayıncının notu, çevirmenin notu, teşekkür sayfası… Ne yazıldıysa okuyorum çoğunlukla ama benim de dayanamadığım bazı önsözler oluyor ve onları atlıyorum. Atlarken de şunu düşünüyorum: :joy: sen-de-yalanmissin-dostoyevski_60369

11 Beğeni

Bazı önsözler ilgi çekici olabiliyor ama genelde uzun uzadıya destan gibi yazılanlara sabrım yetmiyor. :slight_smile:

Ben önsözü atlıyorum, kitabı bitirdikten sonra okuyorum. dediginiz gibi spoiler olabiliyor içerisinde. Ancak bence önsözler bir kapanış hissi veriyor, ayrıca fark edemediğim incelikleri de genelde o bölümde buluyorum.

1 Beğeni

20’li yaşların başındayken ben de nefret ederdim bu durumdan ve direkt olarak kitaba başlardım, zira kendi içimde bir “sidik yarışı” vardı “çok kitap okumak” ile ilgili. Sonrasında yaş 30’lara dayanınca zevk alarak okumaya başladım. Yazarla, yazarın o eseri yazarken içinde bulunduğu durumlarla ilgili mükemmel bilgilere rastladım. Tabi genelleme yapamıyorum, zira bazıları cidden boş yapıyor.

Usta ile Margarita meselâ, aynı şekilde Dava, önsözlerini okurken bitmesin istedim. Aynı şeyi akademik eserler için de söyleyebilirim; üniversitedeyken Ahmed Rashid’in Taliban: Militant Islam, Oil and Fundamentalism in Central Asia kitabıyla Stephen Tanner’ın Afghanistan: A Military History from Alexander the Great to the War against the Taliban kitabını okumuştum. On günlük bir süre sonrasında postayla geldi kitaplar, saldırdım resmen, direkt olarak içeriğe geçmek istiyordum, ama önsözler dahilinde verilen bilgiler çok değerliydi benim için.

Hâlihazırda kitabını yazdığı vakit teşekkür edeceği insanlar olan biri olarak bu tarz yazılara çok takılmıyorum açıkçası, ama tabi kişiden kişiye ve eserden esere göre değişebilir.

6 Beğeni

Zaten hiçbir donanımlı okur önsözle karşılaştığında bu duruma sevinmez. Çünkü önsözün içerisinde ne çıkacağını asla bilemez. Şimdi adını hatırlayamadığım bir kitabın önsözünde Sabahattin Eyüboğlu da buna yakın bir şeyler demişti hatta “okur sen önsöz sevmezsin, haklısın ama bunu oku bu başka önsöz” gibi sözlerde bulunmuştu.

Ben de önsöz okumayı severim. Hele şöyle ne dediğini bilen bir önsözse tadı bir başka olur. Ama crusherma burada sen de biraz suçlusun gibi. Gider İthaki’den, Can’dan önsöz okursan tabii yersin tokatları üst üste (tersi durum varsa belirt lütfen). Her zaman söylemişimdir deneysiz bir kimya düşünülemez, daha doğrusu İletişim’siz bir klasik düşünülemez. Bir klasiği özellikle İletişim’den okurum çünkü hem önsöz ve sonsöz bulunur ve hem de bunlar çok özenlidir. İyi önsöz kitabın içeriğine dair pek bir şey söylemezken kötü önsöz kitabın içeriğinden başka bir şey bilmez. Bundan dolayı önsöz okumada kararsız kaldı mı insan, yayınevinin namına değil daha önceki işlerinden kalan güvenirliliğine bakmalı. İletişim elde zaten, Payel de bu konuda çok iyi, İş de beni daha üzmedi. Ha bu saydıklarım da üzebilir belki ama çok nadir olur böyle bir durum. Ama Can’dan önsöz okuyan cidden kendi ayağına sıkmıştır. Adamlar işin raconuna hiç bağlı kalmıyorlar, belki arada.

Yoksa sen de seviyorsun önsözleri aslında ama kötülerini sevmiyorsun. Mesele de burada işte. Umarım bazı yayınlar artistlik yapacağına azıcık racon öğrenirler de okurlar böylesine mağdur olmaz.

9 Beğeni

Defalarca basılmış bazı klasikleri sattırmanın en kolay yolunu, artık klasik olmuş bir yazarın kitabına o sıralar popüler olan başka bi yazardan birkaç sayfa yazı koparmakta bulan birtakım yayınevleri var.

“Başkan şu kitaba önsöz çak da kapakta adını Dostoyevski’nin altına yazalım.”

İyi fikir. Çünkü neden olmasın.

Bazı önsözleri okuması hem keyifli hem de yol gösterici olabiliyor. Okur her kitabın değerini ilk bakışta kavramakla yükümlü değil. Kimi yol gösterici işaretler bu süreci hızlandırabilir. Tüm deryayı kendi keşfetmek isteyene de, okumaya işaretli yerlerden kazıyarak başlayana da saygı duyuyorum.

Fakat seni sevmiyorum iki sayfalık Tolstoy övgüsü. Sen çakalsın çünkü. Biz burada çakalları sevmeyiz.

10 Beğeni

Bir kitap hakkında öncesinde bilgim varsa ya da güvendiğim bir okurdan tavsiye aldıysam önsöze gerek duymuyorum, kitap beklentilerimi karşılamazsa ya da beni arada bırakırsa ve basımı beğendiysem önsöze bu şekilde geri dönüyorum. Dönem kitaplarında genellikle sonradan okumak yukarıda da bahsedildiği gibi kaçırdığımız ayrıntıları sonradan da olsa görmemize yardımcı oluyor. Onun haricinde bir bağlılığım yok.

1 Beğeni

Ben basılı bilgiyi tercih ederim ve kitap hakkında ne kadar çok bilgi edinirsem benim için o kadar iyi. Önsöze karşı değilim ama bazıları spoiler içeriyor ilk defa kitabı eline almış okuyucu buna dikkat edemez yayıncıların bunu kontrol etmesi lazım. Kitap sonuna eklenebilir böyle olanlar.

1 Beğeni

Bu konuda benim şahsi fikrim kitabın kendisinde bir önsöz varsa benim için değerlidir. Yazar veya derleyenin yazdıklarını veya nasıl yazıldığına dair olanları okumayı seviyorum.

3 Beğeni

Bence önsöz yazmak bir gelenek değildir. Gerekliyse yazılır, gerekli değilse yazılmaz. Bazı eserlerde önsöz yazma ihtiyacı gerçekten de hissediliyor. Elbette kötü yazılmış önsözler vardır. Aslında spoiler dolu önsözlerin ismini değiştirip sonsöz yapmalılar ve kitabın sonuna koymalılar. Bunun yapıldığını da gördüm. Bu biraz da editörlerin ve yazarların ne kadar işlerinin ehli olduğuna bağlı bir şey.

5 Beğeni

Kesinkes katılıyorum buna. İlk aklıma gelen ve her yerde söylediğim kötü ön söz örneği Can’ındır: Orwell’in 1984’ü. Ön sözde, kitabın en son cümlelerinden birini söyleyerek sürprizbozanların büyüğünü veriyordu. Semenderle Savaş’ta da bahsettiğin incelemeye varan bir çevirmenin ön sözü mevcuttu ve yazar ile Platonov’un ön sözlerini sayfa olarak geçerek abartmıştı.

Tuncay Birkan’ın Godot’yu Beklerken’in ön sözünde dediği bir şey var, çok hoşuma gider, çünkü doğrudur bir nevî:

Önsözler aptalcadır halbuki, gereksizdir, hele çevirmenin önsözleri hiç çekilmez; hayranlık ifadeleri, malumatlar, bir sürü yarım yamalak yorum yapıp sonra da 'asıl yorumu okuyucuya bırakıyoruz’lar… Budala çevirmen-önsözcü cılız bir sesle, boğazını temizleyip “bakın, ben de buradayım, gönüllü ulak benim, ama önce ben de bir şey söyl…” diyedursun, işini bilir okur onun üç-beş sayfasını atlayıp 'esas’a, 'saded’e, kitaba geçmiştir bile: “Yapacak hiçbir şey yok.” Doğru, yok gerçekten.

Ön sözlerin ehemmiyetini, Kral Arthur’un Sarayında Connecticutlı Bir Yankee ve Frankenstein okurken anladım. Olmasa çok eksik kalacak elzem tarih bilgisi veriyorlar. Okur, kitabı sadece zevk almak için okuyorsa, bu bilgileri araştırmadan kitaba dalar, ama derinlemesine çözümlemek isteyen kimseler ancak araştırır da belki binbir güçlükle bulur. Manidâr ön sözler, kısmen bu yükten kurtarıyor bizi. Yazarın ve çevirmenin esere dair yazdıkları ilgi çekici bence.

2 Beğeni